Sık sık yaptığım seyahatlerde, çevreye karşı çok duyarsız bir toplum olma yolunda hızla ilerlediğimizi gözlemlemekteyim . Modern toplumlarda her geçen gün yükselen çevre duyarlılığı maalesef bizde tam tersine işlemektedir.

Dün akşam Yalova’dan çıkıp Bursa istikametine doğru giderken Güneyköy üzerinden Orhangazi ‘ye doğru rampa aşağı inişte Orhangazi’nin yürek parçalayan bir kirliliğin pençesinde kıvrandığına bir kez daha şahit olmamın üzüntüsünü yaşadım. ( Dönüş yönünde de Yalova üzerinde kirlilik oluşumları görülmektedir.)

İznik gölü çanağının etrafı dağlarla çevrilidir, batı yönünden Bursa istikametine açılan Karsak Boğazından bir tünel gibi açılan geçitten Gemlik’e ulaşmaktasınız. Şayet havada gerekli esinti yoksa Güneyköy istikametinden bakıldığında kentin yaşadığı kirlilik tüm boyutları ile çıplak gözle görülmektedir. Rüzgarlı havalarda bu kirlilik , batı yönünde Karsak Boğazından ve İznik gölü üzerinden de doğu istikametine doğru dağılmaktadır. Ülkemizin en önemli tatlı su kaynaklarından biri olan İznik gölü bu kirlilikten dolayı can çekişmektedir. Tamamen sanayi kaynaklı bu kirlilik bacalardan ve atık sulardan oluşmaktadır ve bu kirlilik her şeyiyle İznik gölü içinde toplanmaktadır.

İznik gölü ile ilgili yapılan bilimsel yazılarda göl dibindeki canlılığın, oksijen yokluğu sebebiyle tükenmiş olduğunu ve İznik gölü su analizlerinde ağır metallerin çok yoğun bir şekilde artmakta olduğu söylenmektedir. Çok zengin balık ve su canlılarının yaşam sürdüğü bu antik göl maalesef bizim ellerimizde heba olmuştur. Bölgesel olarak kuraklığın pençesine sürüklendiğimiz bu yıllarda hayat kurtarıcı rolü üstlenebilecek dev bir su kaynağımız vurdumduymazlık ve vahşi kapitalist sanayileşmenin eliyle yok edilmektedir. Yaklaşık 2.500, 3.000 yıllık geçmişe sahip medeniyetlerin varlık sürdüğü bu harika göl ve çevresi son 40 yıl içinde yapılan sanayi tesisleri marifetiyle katledildi. Bu tesisleri buraya inşa eden Türkiye’nin anlı şanlı holdingleri bölgenin kirletilmesinin önüne geçecek tedbirleri almayı ihmal etmişler ve netice olarak bu günkü duruma sebep olmuşlardır.

Yol boyunca bu düşünceler içimi kemirdi durdu , biz Marmara Denizimizi de aynı şekilde mahvetmedik mi ? Dünyada eşi benzeri olamayan bir iç denizi resmen kuruttuk. Zamanında bin bir çeşit balığa yataklık yapan Marmara Denizi şimdi dev bir foseptik çukuru oldu. Çocukluğumdan hatırlarım, Yalova’da tuttuğumuz balık çeşitleri saymakla bitmeyecek kadar çoktu. Şimdi balığa çıkan arkadaşlarıma soruyorum denizden ne çıkıyor diye, 3 bilemedin 4 çeşit balık türünü sayabiliyorlar. 1980 li yıllarda Uskumru, Kolyoz, Plamut, Kofana, Lüfer, Sarıkanat, Çinekop, Sardalya, Hamsi, istavrit, Mecan, Kırlangıç, Mırmır, Kalkan, Dil balığı, Zargana, Mezgit, Kefal, Çarpan, Fenerbalığı, Camgöz, Levrek balığını oltamın uçunda şahsen ben gördüm….Ben arada sırada balığa çıkan amatör balıkçıydım ve bu balıklar o kadar bol çıkıyordu ki bunu benimle akran olan bütün Yalova’lılar bilir. Bu işi meslek olarak yapan balıkçılar bunların dışında ismini bilmediğimiz dünya kadar değişik türde balığı tutuyorlardı. O dönem balıkçılardan Marmara Denizinde zıpkınla nasıl Kılıç Balığı yakaladıklarını ağzımız açık dinlerdik. Sadece bir nesil sürecinde bütün bu zenginlik yok oldu gitti. Düşünsenize Marmara Denizinde bu zengin yaşam hiç abartısız binlerce asırdır devam etmekteydi… Sanayileşmenin ülkemizdeki tarihi sadece 50 yıl civarında, bilinçsiz sanayileşme resmen katliama sebep oldu.

Bizler ne kadar bencil ve akılsız insanlarız, bizden sonraki nesil olan çocuklarımızı ve torunlarımızı bu zenginliklerden mahrum bıraktık. Ne uğruna bu tahribata göz yumduk ? bu kıyımı çocuklarımıza nasıl anlatacağız bilemiyorum. Bizim nesil bu işte tam sorumludur. Bizim yaşıtımız olan tüm meslek

sahipleri bu vebalin altındadır. Yanlış yapılan işlere susarak onay verdik… Vebalin en büyüğü de makam , mevki sahibi olmuş yöneticilerin sırtındadır.

Bari bu günden sonra elde kalan değerlerimizi korumak için el ele verelim, Yalova için en büyük tehdit Ormanlarımız üzerindedir. Ormanlara ve 1. Sınıf tarım arazilerimize ve elde olan su kaynaklarımıza sahip çıkalım. Havamızı kirleten bacalara gereken müdahaleleri yapalım . Bir seferlik rant uğruna bu değerlerimiz feda etmeyelim. Yalova Eğitim, Sağlık ve Turizm yatırımları ile gelişsin diyelim … Organize Sanayi Bölgelerini Yalova’ya istemeyelim…