Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2437.04
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Mart 2021

Makbul Seçmen Sendromu…

Son İBB seçimlerinde Ak Parti’nin kaybetmesi, rakibi olan CHP’nin kazanmasını netice vermişti. Cümleyi özellikle bu şekilde kurdum, zira bu millet hiçbir dönem CHP’ye hizmet beklentisi ile oy vermedi.

Hatta İBB başkanlığını verirken bile, belediye meclisinde çoğunluğu büyük bir irade ile Ak Parti’ye bırakmıştı. Seçmenin verdiği güçlü bir mesajdı bu aslında.

Yarım asırlık Türkiye tarihine baktığımızda seçmen gerektiği yerde çok güzel mesajlar vermiş ve hizmet edeni, gönlünü alanı, değerini bileni hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır.

Bazen tepki, bazen destek oyu vermiştir.

Elbette kemik seçmen dediğimiz, ne olursa olsun oy verdiği partisini değiştirmeyen seçmenlerde vardır. Her partide bu tür seçmenler az veya çok olmuştur ve olacakta elbette.

Kemik oy desteği veya oranı çok çok önemli bir faktör olsaydı eğer, CHP’nin her dönem iktidarda olması gerekirdi muhtemelen, ama o iş öyle olmuyor.

Türkiye’de iktidarı belirleyenler bu seçmenler değil, yüzergezer oy diye de adlandırılan, mevcut duruma göre oylarının rengini belirleyen seçmenler aslında.

Bu yaklaşımla oy kullanan seçmenlerin ekonomi, sağlık, ulaşım, sanayi, savunma, tarım, eğitim alanlarında hizmet veya vaade göre oy verecekleri partiler değişebilir.

Misal, patates ve soğan bir evin temel ihtiyaçlarından biriyse ve bu kalemde ciddi bir artış oluşuyorsa, buradan seçmen kaybedilebilir…

Bir sebeple oy veren vatandaş, başka bir sebeple oy vermekten vazgeçebilir.

Hiç kimse, vatandaşın oy tercihi üzerinden vatandaşa hakaret etmek gibi bir lüksü yoktur, olamaz.

Partilerin görevi daha çok gönül kazanmak ve iktidar sorumluluğuna talip olmaktır. Ak Parti yıllardır bunu en iyi yapan parti olduğu için halen iktidarda ve son 20 yıldır girdiği tüm seçimlerde birinci çıkmasının altındaki sır da bu aslında.

Son günlerde çok sık farklı söylemlere şahit olmamdı bu yazıyı yazmama sebep.

Maltepe’deki çöp toplanmaması problemine atıfta bulunarak ‘’geberin İstanbullular’’ diyen.

‘’Adamlar çöpten davalarına sahip çıkarken, İstanbul’un kaybına sebep olan küskünleri unutamam’’ diyen.

‘’Patates, soğana İstanbul’u sattınız, yağ fiyatlarına memleketi satarsınız’’ diyen.

‘’Adamlar tecavüzcülerine sahip çıkıyor, niye kongrelerdeki kalabalıkları eleştiriyorsunuz’’ diyen.

‘’Ak Parti’nin böyle seçmeni yok. FETÖ’cüler çöpe dökünce zamlanan patates soğan için bile trip atan seçmenimiz var’’ diyen.

Ve daha nicesi…

Partiler kapris yapamaz ama seçmen yapar, partiler seçmene küsemez ama seçmen küser ve önemlisi partiler seçmene hesap soramaz ama seçmen hesap sorar.

İşte bu gerçeklik Türkiye’de her dönem yeni partilere görev verdi. Dün tek partili dönem sonrası Adalet Partisini iktidara taşıyan halk, 80 darbesinden sonra da Anavatan partisini iktidara taşıdı. En nihayetinde son 20 yıldır Ak Parti ve Erdoğan’ı iktidarda tutuyor.

İktidarlar memnun ettikleri seçmen kadar güçlüdürler…

Ve hiçbir parti taraftarının, başka bir seçmeni oy tercihinden dolayı tahkir etmeye hakkı yoktur. Bu söylem faydadan ziyade partiye zarar veren bir söylemdir.

Yıllardır bidon kafa, göbeğini kaşıyanlar, koyunlar gibi hakaretlere maruz bırakılan seçmen, bu söylemlerin sahiplerine iktidar yüzü göstermemişlerdir.

İktidar isteyen parti, müşteri velinimettir düsturu ile değer bilen bir esnaf gibi çalışmak zorundadır. Her oy, her destek iktidar hedefleyen bir parti için değerlidir, değerli olmak zorundadır.

Yanlış anlaşılmasın! İlkelerden, hakikatlerden vazgeçilmeden, dikleşmeden dik durmaktır aslında söylemek istediğim.

Velhasıl-ı kelam,

Makbul seçmen yoktur.

Kabul gören, ikna eden, her vatandaşına eşit mesafede olan, halkını kucaklayan, hizmet eden, yüreğini koyan ve bunları yaptığı için iktidar olan parti vardır…