Mahpuslar F Tipi'ni anlatıyor: Cezanın cezasını çekiyoruz

Cezaevlerinde korona virüsü sürecinde birçok hak ihlali yaşadığı yönünde açıklamalar ardı ardına geliyor. F Tipi cezaevlerinde kalan mahpuslar bu durumu daha da ağır yaşadıklarını söylüyor: "Cezanın da cezasını çekiyoruz..."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Korona virüsünden en çok etkilenen kesimlerden biri de mahpuslar oldu. Özellikle F Tipi cezaevlerinde kalanlar ağır sorunlar yaşıyor. Kırıkkale, Edirne ve Bolu F Tipi cezaevlerinde kalan mahpuslar F tiplerine özgü tecrit uygulamalarını ve hayatlarına yansımalarını anlattı.

'ZATEN CEZALANDIRILIYORUZ YETMİYOR'

Kırıkkale F Tipi Cezaevi'nde kalan Çetin Çekiç, şunları söyledi: “Salgın cezaevinde bir silah gibi kullanılıyor. Kırıkkale F Tipi'nde yaşadığımız birkaç örneği anlatmak istiyorum. Devletin her yetkilisi virüs nedeniyle 'tedbir alın' çağrısında bulunuyor. Bizim de üçer kişilik odalarda olmamıza rağmen tüm faaliyetlerimiz durduruldu. Spor, sohbet, atölye... 24 saat odalarımızda ve küçük avlumuzda kilitliyiz. Dışarıdan bakınca insanlar, 'Ne güzel tedbir alınmış' diyebilirler. Ancak işin içyüzü çok farklı. Çünkü gece gündüz, sabah akşam, yedi gün yirmi dört saat arama sistemi getirildi. Yani bir yandan pandemi adı altında hücrelere kapatılıyoruz diğer yandan yedi gün yirmi dört saat odadan odaya dolaşılıp tüm eşyalarımıza ve her yere temas ediyorlar. Ayrıca bunu tahrik ederek yapan memurlar da var. Sürekli bir hücredeyiz ve başka kimseyle temasımız yok. Peki neden böyle yapıyorlar? Tahrik etmek, rencide etmek, hepimizi hasta etmek için mi? Bu çok büyük bir sorun. Yine hasta olan arkadaşlarımız hastanelere götürülmüyor. Gerekçe: Pandemi var! Doğru pandemi var, peki kalp sorunu olan, tansiyon hastası olan, kronik rahatsızlığı olan bir insanın pandemiden ya da o hastalıktan ölmesi ne fark eder? Bu şekilde pandemi bahane edilerek insanlara 'öl' deniliyor. Sudan sebeplerle aylarca hücre cezası veriliyor. Aylarca avluya çıkamıyoruz ya da ayda sadece bir saat çıkabiliyoruz. Nereden bakarsanız bakın bir sorun yumağı içerisindeyiz. Cezalandırılıyoruz, yetmiyor cezanın da cezasını çektiriyorlar. Bir yandan korona virüsü bahane edilerek tüm haklarımız alınıyor bir yandan da bilinçli olarak hastalığın yayılma yolları açılıyor. Önemli olan acı ortaya çıkmadan müdahale etmek. Birçok arkadaşımız cezaevlerinde öldü. Burada salgın artarsa ne olur? Bu sağlıksız ve daraltmış ortamda katliama dönüşür...”

'TÜM DÜNYA OKUMAYI TEŞVİK EDERKEN BİZİMKİLER YASAKLIYOR'

Bolu F Tipi Cezaevi'nde kalan Rahim Akalp ise, “Burada karantina adı altında tecrit uygulanıyor” diyerek F Tipi cezaeviyle ilgili şunları anlattı: “Bütün Türkiye bizim gibi yaşasaydı şimdi tek bir vaka bile olmazdı. Burada birçok arkadaşımız ve gardiyan korona virüsüne yakalandı. Bu süreç sonra birçok gazete yasaklandı. Yeni Yaşam tümden yasaklandı. Kitaplar verilmiyor. Hiçbir mektubumuz yerine ulaşmıyor. Hiçbir dergiye ulaşamıyoruz. Tüm dünya okumayı teşvik ederken bizim Adalet Bakanlığımız herhalde çok okuduğumuz için kitabı, dergiyi, gazeteyi yasaklıyor. Bu tam bir kara mizah. Hastaneye gitmek işkenceye dönüşüyor. Hele bu zamanda ilaçlara ulaşmak imkansız hale geldi. Bütün başvurularımız sonuçsuz kalıyor. Hastaneye ulaşmak zor olduğu için hastalıklarımız ilerledi. Karantinada olanlara temizlik malzemesi verilmiyor. Biz ağırlaştırılmış müebbetler için bu durum daha da zorlaştı. 20 dakikalık telefon görüşme hakkımız 10 dakikaya düşürüldü.”

Edirne F Tipi Cezaevi'nde kalan Baysal Demirhan da hem cezaevinde hem de hastaneye gidiş gelişlerdeki tecride dikkat çekti. Demirhan şunları söyledi: “Tecridi hem saldırı hem tehdit hem de psikolojik baskı için kullanıyorlar. Bu saldırının amacı özellikle siyasi mahpusları kişiliksizleştirmek. İdeolojik, kültürel, sosyal, ekonomik, felsefi ve buna yön veren politik düşüncelerimizden arındırma adıyla tecrit işkencesi uygulanıyor. Burada bizi 'hasta' ya da toplumdan uzaklaştırılması gereken 'sakıncalı' kişiler ilan ediyorlar. Ailemizden aldığımız üç kuruş parayla sınırlı bir yaşam içerisindeyiz. Bir de inceleme, araştırma olanaklarımızı kısarak her şeyi yasaklıyorlar. Örneğin haber almak, bilgi almak hakkımız bile engelleniyor. “

'DIŞ DÜNYAYLA BAĞLANTILARI KOPUK'

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği çalışanı Ezgi Yusufoğlu da özellikle pandemi döneminde artan hak ihlallerinin altını çizdi. Yusufoğlu şunları söyledi: “Pandeminin başından bu yana ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslardan özellikle sağlığa erişim ve dış dünya ile iletişimde hak ihlallerine ilişkin birçok başvuru aldık. Halihazırda oldukça uzun süre 23 saate varan sürelerle tek başına hücrelerde tutulan mahpusların birçoğunun kronik hastalıkları bulunuyor ve bu onları Covid için riskli konuma getiriyor ancak kronik hastalıklarının düzenli tedavisini görmekte, hastaneye sevklerde, ilaç takibi konusunda birçok sorun yaşandığını ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların mektuplarından öğreniyoruz. Bunun yanında hâlihazırda tecrit altında olan ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların dış dünya ilişkisinin çoğu zaman geciken mektuplar, askıya alınan görüşler ve hastane sonrası karantina prosedürü sebebiyle neredeyse tamamen koptuğu da en çok bahsedilen sorunlardan biri. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpusların hapishane içinde sosyalleşmeleri pandemi öncesinde de diğer mahpuslara kıyasla oldukça az olduğundan bu sürecin etkilerinin onlar için daha da ağır olduğunu söylemek mümkün.”

'SORUNLAR ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILIYOR'

Yusufoğlu son olarak şöyle devam etti: “Hak ihlallerine ilişkin başvuru yaptığımız mekanizmalardan biri olan İl İnsan Hakları Kurulları ve İl Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları'nın da bazı illerde başvurularımızı fiilen işleme almamaları sorunları çözümsüz bırakıyor. Örneğin hak ihlali iddiasıyla en sık başvuru aldığımız kurumlardan biri olan Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan hak ihlalleri için Bolu İnsan Hakları Kurulu’na yaptığımız başvurular Bolu Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu'na yönlendiriliyor. Ancak Bolu Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu da başvurularımızı Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla alacağını ancak başvuruların sonuçlarından sivil toplum derneklerini bilgilendirmeyeceğini belirterek işlemsiz olarak bize iade ediyor. Bu uygulama Bolu F Tipi'nden bize başvuran mahpusların şikâyetlerinin ve sorunlarının çözümsüz kalmasına sebep oluyor.”

ŞİKAYETLER RAPORLAŞTIRILDI 

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, cezaevlerinden gelen şikayetleri de bu ay raporlaştırdı. Söz konusu raporda mahpusların şikayetleri şöyle sıralandı:

- Ağırlaştırılmış müebbet mahpusları aileleriyle görüşemiyor, diğer mahpuslardan farklı olarak telefon hakları bu süreçte artırılmıyor.

- Ağırlaştırılmış müebbet mahpusların havalandırma saatleri azaltıldı, günde bir saat havalandırmaya çıkarılan mahpuslar yeterli temiz hava alamıyor.

- Spor, sohbet, atölye gibi etkinliklerin iptal edilmesi sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet mahpuslar havalandırma saatleri dışında sosyalleşemiyor.

- Pandemi sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet mahpusların daha çok çamaşır yıkadığı, havalandırmaya 1 saat çıkabildikleri için bu eşyaları odalarında kurutmak durumunda olduğu, bu nedenle solunum yolu sorunları ve romatizmal sorunların arttığı belirtiliyor.

- Tek başına tutulan ve ortak alanlardan diğer mahpuslar gibi faydalanamayan, sosyalleşme imkânı olmayan mahpusların aileleriyle görüşmelerinin de asgariye inmesi tecrit koşullarını artırıyor.