1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Maçoğlu: Toplum yaptığınız her şeyin farkında

4 Nisan 2019

O Türkiye’nin ilk komünist Belediye Başkanı. Yönetim modeli kadar seçim kampanyası da mevcut siyasetten farklı oldu. DW Türkçe’ye konuşan Fatih Mehmet Maçoğlu, başarı sırrının “halktan uzak durmamak” olduğunu söylüyor.

https://p.dw.com/p/3GGNB
Türkei Mehmet Fatih Maçoğlu, erster kommunistischer Bürgermeister
Fotoğraf: DW

DW Türkçe: Türkiye’nin ilk komünist belediye başkanısınız. Türkiye’nin mevcut siyasi ortamında Tunceli'de bunu nasıl başardınız?

Mehmet Fatih Maçoğlu: Bu yaşadığımız şehirde sosyalist bir anlayışın çok örgütlü olduğunu söylemek isterim. 1970’lerden beri özellikle Kaypakkaya geleneği, Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar… Bu sosyalist gelenek 1970'lerden bu yana, Dersim’deki siyasal anlayışı biraz daha örgütlü hale getirdi. Birincisi bu. İkincisi, Ovacık modeliyle de beraber bu biraz daha pekişerek Dersim halkının vicdanında yer edindi. Bu anlamıyla da Dersim'de aydınlara, bilime olan inanç bu süreçte bizim burada iktidar olmamıza büyük bir katkı oldu.

Rakipleriniz CHP ve HDP'ydi. Ovacık’taki yönetim anlayışınız çok benimsendi ancak kent geneli için geçmişe baktığımızda zor rakipleriniz vardı. Sizi onlardan ayıran ne oldu?

Halkla buluşmak, programı iyi anlatmak…Bir de galiba bizim Ovacık Belediyesi'nin toplum tarafından bilinirliği biraz etkili oldu. Bundan kaynaklı da halkın kapısına gittiğimizde bize söyledikleri, ‘şefafflıktan, halkla beraber yaşamak, kravat takıp bürokrat olmamak, halktan uzak durmamak' bunlar da etkili oldu. Şunu hiç unutmayın; toplum yaptığınız her şeyin farkında. Yapacağınız her şeyin de farkında. Onun için dünü, bugünü ve yarını iyi görüyoruz. Demokratik bir yarış yaptık. Bu yarışta belli ki halka bir parça kendimizi ve programımızı daha iyi anlattık. Dersim halkına da teşekkür ederim.

"Şeffaf ve sorgulanabilir olabilme anlayışını yerleştirdik"

Ovacık'ı hiç bilmeyenler için... Neler yaptınız orada?

Ovacık’ta yaptıklarımız hakkında yazdığımız çizdiklerimizle aslında dünyanın birçok yerinde ve Türkiye’de farkındalık yarattık. Biz Ovacık’ta üretim alanlarının genişlemesiyle köylünün, işçinin aslında doğaya geri dönmesi, kendi temel ihtiyaçlarıyla buluşması ve bu ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir alanın üretime açılmasını sağladık… Toplum üzerinde bir kooperatif örgütleme gelişti. Bu anlamda Ovacık aslında üretimle birlikte kooperatiflerin, halkın örgütlülük alanı oldu. Ovacık sosyalist bir anlayışı, özellikle şeffaf olabilme, sorgulanabilme, halkla iç içe olma, halkla birlikte yaşayabilme kültürünü geliştirdi. Birçok şeyin satılmadan, birçok şeyin mümkünse yoksula, ihtiyacı olana destek verilmesiyle aslında sınıfsız ve sınırsız bir dünya hedefinin küçücük de olsa bir destek kültürü gelişmeye başladı.

Mesela belediyelere olan güven gelişti. Vatandaş bir sıkıntı yaşadığında, belediyenin küçük de olsa bir destek sunacağını biliyor. Ve bir de eğitim meselesi. Çocukların dışarıda okuması, bursların verilmesi, 150 çocuğa burs verilmesi, bilişim sınıfları kurularak bilimsel eğitime destek verilmesi, ekonomik sıkıntıları olan öğrencilere kitap, defter destekleri gibi şeyler. Ama bunları yaparken de insanların hakkının korunması, doğanın kirletilmemesi, ökolojik dengenin korunmasının göz önünde bulundurulması da bizim siyasetimizin bir parçası haline geldi.

Peki bunu kent geneline uygulamak mümkün olacak mı? Bunun farklı zorlukları olmayacak mı?

Çok daha rahat olacak. Çok daha rahat. Küçücük bir belediyenin bütçesel sorunlarıyla boğuşmasından ötürü müdahale edebildiği alanlar sınırlı olabiliyor. Biz Ovacık'tan bile dört-beş ilçeye müdahale edebildik. Şimdiyse daha büyük, daha güçlü bir belediye için çalışacağız. Tahıl, bakliyattan hayvancılık ve arıcılığa kadar tüm alanlara dokunacağız ve destekleyeceğiz. Bizim yapmamızdan çok köylüyü üretime katıp onlara mazot, hayvan, tohum desteği sağlayacağız. Ürettiklerini alıp pazara götürme, ürettiklerinin tam hak ettiği karşılığını alabilmeleri önemli. Eğer üretici elindekini satamıyorsa zarar ediyor. Türkiye’de üreticilerin en çok sıkıntı çektiği durum bu. Biz bu konuda da çok güçlü bir destek sağlayacağız. Tüketim kooperatifleri kurarak, kendi ofis ve marketlerimizi açarak büyük şehirlerde bu tarz alanları geliştireceğiz.

"Biz, tüm insanlara eşit davranırız"

Komünist Başkan’ın Tunceli hayali

Siz farklı kesimler tarafından takdir görüp, seviliyorsunuz. Her ne kadar partinizin adı dillendirilmese de, buna muhafazakar kesim de dahil. Nasıl hissediyorsunuz?

Biz emek-sermaye çelişkisinin emek tarafındayız. Alevisi Sünnisinin, sağcısının solcusunun, dindarın dinsizin, Müslüman’ın ve Müslüman olmayanın değil, emek ve sermayenin çelişkisine göre konumlanıyoruz. Biz sınıfsız ve sınırsız bir dünya anlayışı örgütlüyoruz. Bizde insan ayrımı olmaz. Biz tüm insanlara eşit davranırız. Sadece yoksul ve yoksul olmayana eşit hizmet, eşit söz söyleme hakkı veririz ama ayrıca yoksula da gücümüz oranında destek veririz.

Tüm bu başarınızda kendi mizacınızın, kişisel duruşunuzun da bir etken olduğunu düşünüyor musunuz?

Esas güç programdır, programı uygulamaktır. Elbette her insanın buna mutlaka bir katkısı olur. Güleryüzlülük, sempatiklik, elbette katkı sağlar. Ama dediğim gibi önemli olan programdır. 

Ovacık beldiyesini CHP'li Mustafa Sarıgül'e devir teslim ettiniz. Ovacık’ta kurduğunuz model devam edebilecek mi?

Tabii tabii… Belediye yapmasa bile biz kooperatifler üzerinden orayı örgütledik. Artık halk kendisini kooperatifle örgütledi. Halk kendi üretim alanlarını, tüketim ve üretim kooperatiflerini ve bir de kültürel değerlere dair alanlarını örgütleyip, güçlendirdi.

"Yaptıklarımızın milyonlarca kişide karşılığı var"

Yönetim modelinizin Türkiye geneline de uygulanabileceğini söylemiştiniz. Türkiye siyasetinde bunu yapmak, üstelik Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile yapmak mümkün mü?

TKP ya da başka bir siyasal, sosyalist anlayış farketmez. Biz Dersim Demokratik Halk Dayanışması olarak 15 yıldır örgütleniyoruz. Siz eğer bir program dahilinde, ülkey iyi tahlil ederseniz ve buna göre program yapar halka da anlatırsanız, birçok yerde mümkün olur.  Dersim bir model kent olacak. Dersim bunu bu dönem başardığında, bu model güçlendiğinde bunun şehir örgütlenmesi güçlenecektir. Bugün MHP, AKP ve CHP'den birçok belediye başkan adayı ‘Ovacık modelini yapacağım, bu meseleyi önemsiyorum' demeye başladı. Demek toplumdaki alttan üste basınç netleşiyor. Yani halk kendi üretim alanlarını genişletmek istiyor; işçisinin, çiftçisinin desteklenmesini istiyor. Artık rant, ihale ve özelleştirmeden çok kamusal hizmetin güçlenmesini istiyor. Esasen yapmak istediğimiz budur. Mehmet gelsin, Kemal ya da Cemal yapmış hiç önemli değil. Önemli olan bu programın halk kitleleri tarafından yapılmış olması. Bunun da Türkiye’de bir karşılığı var. Olmasa milyonlarca insan bunu takip etmezdi, milyonlarca insan tepki göstermezdi.

Tüm bunları hayata geçirmek için gerekli mazbatanızı yarın almanız bekleniyor. Mazbatasını isteyen ancak henüz oy sayımları nedeniyle alamayan belediye başkanları var. İstanbul’daki durumu nasıl görüyorsunuz?

Evet, yarın alacağım. Bugün saat 17.00 itibarıyla Türkiye yasalarına göre artık son. Salı günü saat 15.00’e kadar itiraz süresi vardı; ondan bu yana da sayımlar yapıldı. Çok fazla şey değişeceğini düşünmüyorum. Saat 17’e kadar bitirmeleri durumunda herkes mazbatasını alacak. Kimse kimsenin hakkını gasp edemez. Bu tür durumlar, halkın iradesini yok saymak olur. YSK'nin açıklamasına göre yeniden sayımda çok az sandık kalmış.

Gezal Acer

© Deutsche Welle Türkçe