Ligler nasıl başlamalı?

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) "şimdilik" diyerek aldığı kararla maçları oynatmak istiyorsa, liglerde yer alan tüm takımların antrenman ve kalan lig maçları süresince kampa girmesini ve temas ortamından uzak durmalarını şart koşmalı. Çünkü antrenman sonrası evlerine dönen futbolcular, teknik kadro, malzemeciler, masör ve kulüp çalışanları asla virüsten korunamazlar. Bu da virüsün bir kişiye bulaşması sonucu bütün takımın karantinaya alınması demektir.

Bunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu, antrenmanlara başlayan kulüplerden gelen pozitif test sonuçlarıyla açıkça ortadayken, yapılması gereken tek şey bütün takımların lig boyunca kampa alınmasıdır. Yoksa kimse yanlış anlayıp gücenmesin ama yaradana sığınıp virüsten duayla korunmanın imkanı yok. Tek çare yaradana sığınıp önlem almak. Yani iki ay boyunca evlerine gidemeden kendilerini kampa alan sağlık görevlileri gibi temas ortamından uzak kalıp lig boyunca kampa girmek... Ayrıca oynanacak maçlara da uluslararası organizasyon düşüncesiyle yaklaşarak maçları ya tek bir şehirde ya da birbirine yakın birkaç şehirde oynatmak, uzunca bir seyahat süresi yaşanmasının önünü kesmek...

DEVRİM NİTELİĞİNDE KARARLAR ALINMALI

Birkaç hafta önce köşemde, "Krizi fırsata çevirerek kulüplerimiz borç batağından kurtulabilir. Salgının yarattığı krizi fırsata çevirmenin başrol oyuncusu da TFF olmalıdır" demiştim. TFF kulüplere para kazandırmak için, "Ben dedim ve yaptım" mantığıyla yaptırım gücünü kullanarak ligi erken başlatmak istiyorsa devrim niteliğinde kararlar almalıdır. Devrim dediysek öyle hemen korkmayın, devrim güzeldir. Örneğin Kurtuluş Savaşımız ve sonrasında Mustafa Kemal Atatürkümüz öncülüğündeki kurucu meclisin desteğiyle alınan kararlarla kurulan cumhuriyetimiz de devrimle oluşmuştur. Bu yüzden TFF de salgının doğurduğu krizi devrim niteliğinde alacağı kararlarla fırsata çevirerek kulüpleri borç batağından kurtarırken ülke futbolunu da kalkındırabilir.

TFF'nin ilk yapması gereken şey, Kovid-19'u yenmek için sağlık çalışanlarıyla oluşturulan Bilim Kurulu örneğinde olduğu gibi, Amatör Lig dahil olmak üzere her ligden ve futbolun içinden gelen kişilerle Futbol Bilim Kurulu oluşturmaktır. Futbolun içinden gelen her türlü kişi kavramını biraz açacak olursam, sadece son elli yıldır ülke futbolunun zirvesinde yer alan kişilere değil, biraz da futbolun yokluklarını yaşayan insanlara başvurulması gerektiğidir. Çünkü futbolumuz son elli yıldır başta olanlarla ancak anlık başarılara ulaşmış, şahıslar varsıllaşmış, bununla birlikte ülke futbolunu kalkındırıp başarının sürekliliğinin sağlanacağı kalıcı temel unsurlar ise atılamamıştır. Bir de damdan düşenlere sormak gerekir, o yüzden önerim, ülke futbolunu kurtarmak adına oluşturulacak Futbol Bilim Kurulu'nun içinde futbolumuzun eziyetini çekenlerin de yer alması gerektiğidir.

Birkaç hafta önce köşemde yayımlanan "Türk futbolunda kulüpler borç batağından nasıl kurtulur?" başlıklı yazımda, "TFF alacağı yaptırım kararlarıyla kulüplere lige katılım şartları getirmeli" demiştim. Bu şartlar, profesyonel kulüplerin lige katılması için en fazla 4 yabancı oyuncu transferine izin verip, altyapısından en az 4 oyuncu çıkarıp, amatör liglerden de iki oyuncu transfer yapma zorunluluğunun getirilmesiydi.

AKLIN YOLU BİR

Altyapıdan oyuncu çıkarma zorunluluğu noktasında, yaptığı açıklama sonrası Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'la fikir birliğinde olduğumuzu görünce doğrusu çok sevindim. Sonuçta aklın yolu bir ve doğru da tektir. O yüzden kulüplerimizin borç batağından çıkması için yabancı oyuncu sayısına kısıtlama gelmeli, salgının yarattığı krizi fırsata çevirmek için kulüplere altyapılarından ve amatör liglerden oyuncu transferi şartı getirilmelidir. Bu zorunluluk, kulüplerimiz ve ülke futbolunun kurtuluşudur.