Le Pen’in başdanışmanından Erdoğan’a kritik uyarı

Sinan Baykent

ABD’nin Suriye’deki Şayrat Hava Üssü’ne müdahalesine Avrupa ülkeleri destek olurken Avrupalı milliyetçiler tepkiyle karşıladı. Aydınlık, Avrupa’daki milliyetçiler arasında önemli bir yer tutan Fransız Ulusal Cephe’nin Onursal Genel Başkanı Jean Marie Le Pen’in Başdanışmanı Elie Hatem’le ABD ve İsrail planları özelinde dünyanın ve Türkiye’nin baş döndürücü gündemine dair konuştu. Elie Hatem’in Sinan Baykent’le yaptığı söyleşi şöyle:

İDLİB PROVOKASYONU İSRAİL’İN İŞİ

| Geçen hafta İdlib’de yaşanan olaylar ile ilgili görüşünüz nedir?

Bulunduğu her cephede zaferler elde eden Esad niçin ulusal ve uluslararası kamuoyunu kışkırtacak bir operasyon yürütme gereği hissetsin? Esad’ı kişisel olarak çok iyi tanıyorum. Kendisi ne hayalperest bir maceracı ne de Trump gibi çömez bir siyasetçidir. İdlib saldırısı devlet içinde kümelenmiş casusların işidir. Söz konusu operasyonun maksadı Esad’a karşı uluslararası kamuoyunda bir şüphe doğurmak ve ABD’yi müdahaleye sevk etmekti. Böylelikle Suriye ordusu zayıflatılacak, Rusya’nın Suriye’de üstlendiği rol sorgulanacak ve DAEŞ tekrar cesaretlendirilecekti. DAEŞ’i en başından beri kimlerin pohpohladığını bilirseniz -ki bunların başında İsrail gelir- o halde İdlib provokasyonunun kaynağını da doğru bir şekilde tespit edebilirsiniz.

| Kampanya boyunca Rusya’yla teröre karşı işbirliğini savunan Trump nasıl ve niçin böylesi bir tuzağa düşebildi?

Trump’ın ekibi birbirleriyle benzeşmeyen akımların temsilcileriyle dolu. Bunlardan bazıları genelde İsrail’e, özelde ise Başbakan Netanyahu’ya göbekten bağlılar. Suriye rejimine kökten karşılar. Diğer yanda da ABD müdahaleciliğine son vermek isteyen bir temsilciler yığını var. Bunlar Trump’ın seçim kampanyasından bu yana onunla beraber olanlar. Bu ekip diğer ulusların egemenlik haklarına riayet edilmesi gerektiğini düşünüyor. ABD’de pek çok iktidar merkezi var. Birinci merkez Başkan ve ekibidir yani Beyaz Saray. İkincisi Pentagon’dur. Üçüncüsü Pentagon dışında kalan çoğu emekli askerler -ki bunların çoğun Trump’ı destekliyor. Dördüncü merkez Kongre, beşincisi ise Senato’dur. Altıncı merkez de istihbarat örgütleridir. Bu altı merkez de çeşitli lobilerin baskısı altında. Dış politikada dansa öncülük eden lobi, Siyonist AİPAC’tır. Trump, damadı Jared Kushner’i Ortadoğu danışmanı yaptı. Kushner görebileceğiniz en ateşli İsrail destekçilerinden birisidir ve Netanyahu’ya da çok yakındır. Keza Pentagon’da da İsrail taraftarları çoğunlukta. Bütün bu bilgiler bize şunu gösteriyor: ABD’nin gerçek siyasal başkenti Tel Aviv’dir.

ABD’YE FAYDASI YOK

| Siz ABD’de adına “Establishment” denilen yapının Siyonizmle birlikte Trump’ı Suriye’de kıskaca aldığını ima ediyorsunuz o halde, doğru mu?

Kesinlikle. Zira Suriye kararının ne ABD’ye ne de Trump’ın imajına bir faydası var. İddia ediyorum ki ne Senato’da ne Kongre’de ne de Trump’ın kendi ekibinde bu kararla ilgili sağlam bir mutabakat var. Ben hâlâ ümitliyim. Neyle ilgili? Söz konusu müdahalenin Trump’a “rağmen” yapılmış olabileceğine dair ümitliyim.

TRUMP’I EHLİLEŞTİRME

| Amerika’da sistem Trump’ı bir şekilde ehlileştirmeye çalışıyor olabilir mi?

Bu çok isabetli bir tespit! Zira Suriye’ye müdahalenin Suriye’nin çok ötesinde sonuçları oldu. ABD’de İdlib’in bir Rus kışkırtması olduğu iddia edilmişti. Trump bu iddiaların hemen akabinde harekete geçince muhtemel bir ABD-Rusya yakınlaşmasına da çomak sokuldu. Birkaç haftadır Rusya’yla İsrail’in arasının açık olduğunu da eklemeliyim. Rusya ile İsrail arasındaki gerilim ABD’nin bir anlamda “göreve çağrılmasıyla” İsrail lehine dönmüş oldu. Bu siyasal Yahudiliğin çok bilindik ve klasik bir metodudur.

SAİNT-PETERSBURG VE İDLİB ZİNCİRİN SIRALI HALKALARI

| Rusya-İsrail geriliminin İdlib provokasyonuna ve dahi Saint-Petersburg’daki terör saldırılarına bir etkisi olmuş olabileceğini düşünüyor musunuz?

Saint Petersburg, İdlib ve ABD müdahalesi zincirin sıralı halkalarıdır. Petersburg faili yakalandı ancak önemli olan bu maşayı kullanan eli veya elleri belirlemektedir. Pek çok Rus gözlemci saldırının MOSSAD izleri taşıdığını ima etti. Aynı gözlemciler siyasal Yahudiliğin kontrolündeki Çeçenler veya Müslüman Ruslar üzerinden böyle bir manipülasyon yapılabileceğini aylar öncesinden belirtmişlerdi.

ABD ERDOĞAN’I ZORA SOKAR

| Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye konusunda Trump’a neredeyse açık çek verdi. “Biz üstümüze düşeni yaparız” dedi ve Putin’i eleştirdi. Bu çıkışı nasıl yorumlarsınız?

Erdoğan çok hassas bir siyasal süreçten geçiyor. Geçen yılın yaz aylarında olan darbe teşebbüsünü unutmamak lazım. Üstelik yaklaşan bir referandum var. Bölgede Rusya’nın gücünü dahi dengesizleştiren olaylar yaşanırken Erdoğan’ın yalnızca yeni müttefiki Rusya’ya yoğunlaşmayı reddetmesini anlayabiliyorum. Erdoğan yeni müttefikinin yanısıra geleneksel müttefiki ABD’yle de ilişkileri geliştirmek istiyor olabilir. Fakat unutulmasın ki Amerikalılar Türkiye’yi bir günde topyekûn bir istikrarsızlaştırmaya sevk edebilirler. Rusya’nın sahip olduğu etik ise buna izin vermez.

HALİFELİK ÖNÜNDEKİ ENGEL

| Sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye yaklaşarak risk mi aldı?

Erdoğan önce ne istediğini bilmeli. Erdoğan’ın bir halifelik rüyası var, bunu bilmeyen kalmadı. Suriye rejimi bu projenin önündeki tek cüsseli engel. Sünni bir halifeliğin talep edilmesini, istenmesini anlayabilirim. Ancak bilinmelidir ki bu olursa, Osmanlı İmparatorluğu günlerindeki gibi Türkiye’nin liderliğinde olmayacak. ABD, İngiltere ve İsrail kendilerine bir oyuncak arıyorlar.

| ABD’nin Suriye müdahalesinin akabinde İspanyol Falanjistlerinden Fransız vatanseverlerine kadar muhtelif pek çok Avrupa milliyetçisi Trump’a tepki gösterdi. Türkiye’de ise MHP lideri Bahçeli müdahaleyi çok olumlu bulduğunu açıkladı. Yanılan sizinkiler mi yoksa bizimkiler mi?

Maalesef bazı Türk milliyetçileri büyük fotoğrafı görmekte zorlanıyorlar. Milliyetçilerin Osmanlı nostaljisini anlıyorum ve yadırgamıyorum. Her ülkede milliyetçiliğin mazisi, referans noktaları ve duygusal bağlılıkları vardır. Ancak bugün açıkça söylüyorum ki Osmanlı’ya dönüş projesi çok güçlü bir yabancı manipülasyondan ibarettir. Bu siyasal Yahudiliğin Türkiye’ye kurduğu hissî bir tuzaktır. Zira böyle bir proje çerçevesinde Türkiye asla eski günlerine dönmeyecektir. Önemli olan Türkiye’deki milliyetçilerin siyonizme direnmeleri, oynanan oyunları görmeleri ve her şeyden önce kendi ülkelerini düşünmeleridir. Türkiye’nin içine çekildiği tuzakların birçoğu bu kriterler yerine getirilmediği içindir, bunu da Türkiye’deki milliyetçi dostlarıma ifade etmek isterim.