Kuzey Irak... Almanya... 2 kritik oylama, 2 ekonomik fotoğraf...

24 Eylül 2017 Pazar

Bir yandan ve ilişkilerin gün geçtikçe gerildiği, en büyük ekonomik ortağımız Almanya’da seçim, öte yanda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin uluslararası baskıya karşın yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu... Her ikisi de Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Ve her ikisi ile Türkiye’nin ilişkisinde, siyaset ne yazık ki ekonominin önüne geçmiş durumda. Peki, bu iki bölgenin ekonomisi ne durumda? Küçük bir fotoğraf...

Merkel’li Almanya ile yola devam mı?
Almanya, 10 yıl önce Avrupa’nın hasta adamı olmaya doğru yol almaya başlamıştı. Artan işsizlik, rekabet gücünün düşmeye başlaması, tökezleyen bir eğitim sistemi, yaşlanan nüfus, kamu harcamaları bile AB limitlerinin ötesine geçmişti. Bugün ise Avrupa’nın hatta dünyanın en güçlü ülkelerinden biri. Bugün Almanlar sandığa gidecekler ve büyük olasılıkla Alman Şansölyesi Merkel 4. kez seçilecek. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Siyasi istikrarı besleyen bir ekonomik başarı var ortada. 2008 krizi unutuldu bile. Ekonomisi sekiz yıldır kesintisiz büyüyor. İstihdam, ihracat, vergi gelirleri rekor kırıyor. İşverenler ekonomiden memnun. İleri düzeyde yenilikçi ve ihracat odaklı olan Alman ekonomisi geleceğini “Sanayi 4.0.” üzerine kurdu. Almanya araştırma-geliştirme (Ar- Ge) alanına yılda yaklaşık 80 milyar Avro yatırım yapıyor.
Almanya ülkeler arası kıyaslamada, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük ekonomisi ve ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dünyanın dördüncü büyük ekonomisi durumunda. Alman ekonomisi sahip olduğu yüksek rekabet gücünü ve içinde yer aldığı küresel ağı, ileri düzey yenilikçi gücüne ve ihracat odaklı olmasına borçlu. Otomotiv sanayisi, makine ve tesis üretimi sanayisi, kimya sanayisi ile tıp teknolojisi gibi yüksek cirolu sektörlerde elde edilen yıllık cironun yarısından epey fazlası ihracat gelirlerinden oluşuyor.
Türkiye ile başta Alman vatandaşlarının tutuklanması olmak üzere politik nedenler yüzünden temmuz ayında Türkiye politikasını yeniden şekillendireceğini açıklamıştı. Turizmden yatırımların askıya alınmasına kadar bir dizi ekonomik önlemlerin sonuncusu önceki gün açıklanan “Hermes kredileri”ne ilişkin oldu. Alman hükümeti Türkiye’de faaliyet gösteren Alman firmalarına yönelik Hermes kredi ve yatırım garantilerini 2017 yılında 1.5 milyar Avro ile sınırlandırma kararı aldı. Türkiye için Hermes garantileri hacmi 2015 yılında 2.1 milyar Avro iken, 2016 yılında 1.1 milyar Avro’ya düştü. 2017 Ağustos sonu itibarıyla sekiz ayda sadece 350 milyon Avro’luk Hermes garantisi verildi. Almanya’nın bu tutumu Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Türkiye’de yaklaşık 6 bin 800 Alman şirket faaliyet gösteriyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 37 milyar Avro tutarında. Türkiye, Almanya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında 15’inci sırada yer alıyor. Almanya 2016 yılında Türkiye’den yüzde 6.1’lik artışla 15 milyar 400 milyon Avro’luk ithalat gerçekleştirmiş, Türkiye’ye 21 milyar 900 milyon Avro’luk ihracat yapmıştı. Almanya, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı konumunda bulunuyor. Almanya, 2016 yılında Türkiye’nin ihracatında birinci sırayı alırken ithalatında Çin’in ardından ikinci sırada yer aldı.
Türkiye Ekonomi Bakanlığı’nın web sitesinde yer alan verilerine göre 2016 yılında Türkiye dış ticarette ihracatının yüzde 9.8’si olan 14 milyar dolar değerindeki kısmı Almanya’ya yaptı. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre 2002-2017 yılları toplamında Almanya en fazla doğrudan yatırım yapan 6. ülke konumunda bulunuyor.

IKBY’nin altyapısını Türk şirketleri kurdu ama...
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi son 10 yıl içinde çok ciddi yatırım aldı. Bunların önemli bir kısmı altyapı yatırımları oldu ve başı Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri çekti. Bölgede 1300 Türk şirketi faaliyet gösteriyor. Havaalanları, hastaneler, okullar ve tabii petrol ve doğalgaz hatları... Iraklı Kürtler, Türkiye’nin güneydoğusundan Akdeniz’e ulaşan boru hattından günde 550 bin varil petrol ihraç ediyor ve gelirinin büyük bölümünü böyle sağlıyor.
Ancak 2014 yılından beri, eşzamanlı olarak hem petrol fiyatlarının düşmesi hem de IŞİD saldırıları ve Suriye’den kaçan mültecilerin sığınması nedeniyle bölge derin bir ekonomik krizin içine gömüldü. Yaklaşık 4.5 milyon nüfus var ve bunun 1.5 milyonu devletten aldığı maaşla geçiniyor. Altyapı harcamalarının ödemelerini zamanında yapamıyor, kamu çalışanlarının ücretlerini ödemekte zorlanıyor. Bağdat yönetiminden gelen bütçe de kısılmış durumda. İşsizlik ve yoksulluk diz boyu. Üniversiteler kuruluyor ama mezunlarının önemli bir kısmı işsiz. Bağdat yönetimi ile IKBY arasındaki sürtüşme yabancı yatırımcıları da etkilemiş durumda. Irak Petrol Bakanlığı’nın Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi ile anlaşma yapan yabancı şirketleri kara listeye alma kararının bunda büyük etkisi var. Gazprom’dan, Chevron’a, Exxon Mobil’den Total’e kadar birçok şirketi etkiliyor bu durum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları