"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kuvvetin şe’ni tecavüzdür

Mehmet ÇETİN
21 Mayıs 2022, Cumartesi
On İkinci Söz’ün, Kur’ân’ın kudsî hikmeti ile felsefe hikmetinin kıyaslanarak yapılan değerlendirmede kuvvetin analizi, bütün zamanlara olduğu gibi günümüze de ışık tutar.

Kişinin özel hayatından, toplum ve devlete hükmettiği alanlara kadar Kur’ân’î bir terbiyenin esas alınması anlatılır.

Kişinin özel hayatındaki kuvvet, Kur’ân ahlâkı ile terbiye edilmezse hem kendi hayatını ve hem de hükmettiği hayatların saadetini ortadan kaldırıp azaba dönüştürür.

Bediüzzaman, kuvvetin şe’ni tecavüzdür, der. Kuvvetin tabiatında tecavüz vardır. Kuvvet, rakibe hayat hakkı tanımaz. Özellikle bulunduğu makam ve konumun kuvvetini de ele geçirerek diğer kuvvet sahiplerini bir şekli ile ortadan kaldırıp ya da esir ederek hâkimiyetini ilân eder. Kuvvetin hükmettiği zeminlerde hak ve hukuktan bahsedilemez olup, istibdat hükümferma olur. Müstebit bir ortamda hürriyet şartlı, kısıtlı ve göstermelik olur ki menfaatperestliğin bir yüzü olan riyakârlık ortaya çıkar. Diğer taraftan kuvvetliye dayanan kişi, müstebit olana tarafgirliğinin gereği onun her hâlini tevil ederek savunur. Bu ise yalanın, menfaat gereği, doğrunun yerine konulmasıdır.

Cemaat ve cemiyet için de aynı kıstaslar söz konusudur. Bir cemaat; artan genişlemelerle kuvvet kazandıkça diğer cemaatlere bakışları değişir. Kendilerini tâbi olunan, diğerlerini tâbi olan makamında görür. Bütün alanlarda söz ve gayret sarf ederek, hüküm sahibi olmaya çalışır. Her şeyi ve hatta kutsal sayılan değer ve kişileri tevillerle lehinde konuşturarak, kullanır. Kazanılan kuvvet, hâkimiyet kazanma gizli hırsıyla asıldan kopmaya yönlendirir. Genişleyen hâkimiyet, bir başka hâkimiyet ile çatışmaya girince de kıyamet kopar.

Bulunduğu cemaat ve cemiyetin içinde iktidara oynayanın da tuzağı kuvvettir. Hükmetmeye giydirilen masum ifadeler, kudsî kaynaklardan getirilen gerekçeler diğerlerinin ikna olmasını sağlarken o da- esasında nefsinin maskarası olarak- basamağını yükseltir. Yükseldikçe, tabana alçaldığının çoğu zaman farkına varmadan kuvvetin sihri, onun basiretini bağlayarak tek adam olmaya kilitlenir.

Kuvvet, gaye edilirse sonuçları acımasızdır. Kuvvet hangi tarafta kullanılırsa kullansın tabiatıyla sonuç aynıdır. Zira kuvvetin gereği, tecavüz ederek hâkimiyetini güçlendirmektir. Yanlışa yönlendirmeye meyilli olan kuvvet, Kur’ân ahlakı ile terbiye edilip disiplin altına alınmalıdır. Kuvvetin iradeye değil, iradenin kuvvete hâkim olmasıyla kuvvet hakka kullanılmalıdır.

Müslüman ve hassaten Nur Talebesi, kuvveti hakta bilerek, kuvvetin yanında değil, doğrunun yanında durur ve destek olur. Hakka taraftarlık, ittifaka götürür. Fazileti önceler, dayanışmaya vesile eder. Adalet, hukuk, meşveret ve hürriyetin yükseltilmesine yardımcı olur. Asayişi muhafazayı netice veren her hareketi destekler. Soğukkanlılığını muhafaza ederek düşmanlığa fırsat vermez. Ehl-i imanı birbirine bağlayan manevî bağlara kuvvet verir. Kemiyete değil keyfiyete ehemmiyet verir, kalitenin yükselmesini esas alır. Şahs-ı manevinin her şartta temsilini vazife bilir. Demokrasinin kaliteli olması için demokrat duruşunu sürekli zinde tutar. Günlük fırtınalarla sarsılmayıp sadakatini muhafaza eder.

Okunma Sayısı: 1772
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    21.5.2022 14:34:19

    Yani, iman bunu iktiza ediyor ki: • Tahakküm ve istibdat ile başkasını tezlil etmemek ve zillete düşürmemek... Ve zalimlere tezellül etmemek. • Allah’a hakikî abd olan, başkalara abd olamaz.

  • Ramazan çalışan

    21.5.2022 08:54:59

    Evet, büğünkü medeniyet beş menfi esas üzerine bina edilmiştir.Bu menfi esaslardan biride, kuvveti dayanak noktası olarak kabul etmesidir.Oysa "Kuvvetin şe’ni tecavüzdür" yani fıtratında tecavüz vardır. Bu felsefe hakkı değil, kuvveti esas alır alkışlar ve teşvik eder. Bunlara göre kuvvetli kuvvetinden dolayı zayıfı ezebilir, onun hak ve hukukuna tecavüz etmesi normaldır.Buna karşı İslam da "Hüküm hakkındır, yani haklı olan kuvvetlidir, kuvvet haktadır." der. Fakat ne yazık ki, kuvveti elinde bulunduran zalim, kendi prensibini uyğularken, elinde adaleti olan müslüman ise, kuvvetli olmadığı içn adaleti uyğulayamıyor. Demek ki, adaleti uygulama adına, kuvvetide elde etmek gerekiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı