Hava Durumu

Kutsal bir meslek : Kalaycılık

Baş döndüren teknolojik adımlar bazı sanatları adeta yok etti, bitirdi.  Kalaycılık mesleği de zamana yenik düşerek tarih kitaplarında yerini almak üzere. Baba mesleğini 57 yıldır ayakta tutan Ahmet Sevim, ateşle arkadaş olduğunu, işini elden ayaktan düşesiye kadar yapmaya devam edeceğini söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 22.09.2017 10:04
Haber Güncellenme Tarihi: 22.09.2017 10:04
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursahayat.com.tr/
Kutsal bir meslek : Kalaycılık

Bilal KAYAALTI 

Zamana direnen kalaycılık mesleği ustalarından biri olan Bursalı Ahmet Sevim, modern çağın getirdiği yeniliklerle unutulmaya yüz tutan kalaycılık mesleğini yaşatmaya kararlı olduğunu dile getirdi.  Meslekte çırak ve kalfa bulamadığından yakınan Sevim, ne olursa olsun, kültürümüzü yaşatmaya devam edeceğini belirti. Emektar sanatkar Ahmet Sevim, mutfak eşyalarında alüminyum, emaye, çelik ve teflon kullanılmasıyla bakır eşyaların rafa kaldırıldığını, hurdacıya gittiğini ya da süs eşyasına dönüştürüldüğünü vurguladı.

NE KALFA NE ÇIRAK VAR

Maharetli elleriyle  binlerce bakır tencereyi, kazanı, tabakları, tavaları, kova ve sinileri kalayladığını kaydeden  Ahmet Sevim, 12 yaşından bu yana kalaycılık mesleğini icra ettiğini belirtti. Sevim mesleğinin bitme noktasına geldiğini şu sözlerle açıklık getirdi: "Bu iş bizim baba mesleğimiz. Çekirdekten yetiştik. Yaklaşık 57 yıldır bu işle uğraşıyorum. O zamanlar önce yıkama ve temizlemeyle başladım. Sonra yavaş yavaş kalaylamaya geçtim. Şu an Bursa'da bu mesleği yapan birkaç kişi kaldık. Şehrimin farklı semtlerinde bu işi yaptım. Seyyar kalaycılık yaptığım dönemler oldu. Gelişen teknoloji ve hayat şartlarına rağmen işlerimiz fena değil. Çırak yetişmeyince mesleği devam ettirecek kimse de kalmadı. O nedenle meslek de yok olma tehdidi altında. Bu yüzden de devlet bizi vergilerden muaf tutuyor. Yani aslında bu mesleği devam ettirdiğimiz için devlet bize destek veriyor. Çırak, kalfa yetiştirmek isterdim ama maalesef yok. Anne babalardan ricam, çocuklarını boş zamanlarında sanatkarların dükkanlarına götürsünler. Paranın nasıl kazanıldığına şahit olmalarını sağlasınlar. Kalaycılık kutsal bir meslek, bu işte alın teri var, kandırmak, aldatmak, üç kağıt yok" dedi.

AKSESUAR OLARAK KULLANILIYOR

Şehir kesiminden yoğun bir talep gördüğünü de sözlerine ekleyen Sevim, "Bu iş, bizim kültürümüzün mesleği denilebilir. Kırsal kesimin daha çok ürün kalaylattığı düşünülüyor ama şehir kesiminden de yoğun bir talep var. İnsanlar evlerinde aksesuar olarak kullanmak istedikleri eski eşyaları getirip burada bize emanet ediyor, biz de onları kalaylayarak kendilerine teslim ediyoruz. Bizim alan biraz daha bulaşık yıkamak gibi bir iş. Müşterinin getirdiğini, farklı malzemelerle temizleyip kalaylıyoruz. Çok teferruat isteyen bir iş olduğu için insanlar yapmak istemiyor ama benim amacım gözümü kapatıncaya dek bu işi yapmak" diye konuştu.

TARİF EDİLEMEZ TAT

Bakırda pişen yemeklerin lezzeti farklı olduğunu söyleyen Sevim, "Uzmanların da belirttiği gibi alüminyum, kanser ve alzheimer gibi hastalıklara neden oluyor. Bakır kaplarda ise böyle bir riziko yok, rahatça kullanabilir" dedi. Bugüne kadar bakır tencerede pişen yemekleri yediğini söyleyen Ahmet Sevim, "Bakır tencereler alüminyum ve çelikten daha lezzetli. Bakır hem sağlıklı hem de yemeklerin tadını tarif etmek mümkün değil. Bakır tencerede ve odun ateşinde pişen yemeğin tadına bakın, bir de çelik tencerede pişen yemeğin tadına bakın. Bakır kabı hiçbiri tutmaz. Bakır çaydanlıkta içtiğin çayın bile tadı farklıdır" şeklinde konuştu.

YORUCU MESLEK

Kalaycılığın gençlerin  isteyerek yapacağı  bir meslek olmaktan çıktığını  ifade eden 69 yaşındaki Ahmet Sevim, "Ben babamdan bana kalan kalaycılık mesleğini büyük bir aşkla yapıyorum. Babamın bana bıraktığı mirasa sahip çıktım ama benden sonra gelecek ne yazık ki kimse yok. Yorucu bir meslek kalaycılık. El emeği gerekiyor. Bütün gün ateş karşısında bir şeyler yapmaya çalışıyorsun. Hele yazın daha zor oluyor. Ancak alın teriyle kazanılan paranın da keyfini tarif edemem. STK'ların kaybolan mesleklerimizle ilgili çalışmalar yapması gerekiyor. Sanatı ve sanatkarın yaptığı işleri bilmeyen yeni nesil, bu sayede bazı şeylerin farkına varabilir. Zaten sivil toplum kuruluşlarının görevi kamuoyunu aydınlatmak, doğru bilgilerle donatmak, projeler üretmek olmalı" diye ifadeler kullandı.

BİZİM EVDE BAKIR KAPLAR VAR

Mutfağına bakır kaplardan, tencerelerden başka bir şey sokmadığını kaydeden Ahmet Sevim, "Toprak kaplarda ve bakır kaplarda pişirilen yemeğin tadı, lezzeti diğer kaplarda pişirilen yemeklerden daha iyidir. Önce alüminyum çıktı, peşinden paslanmaz çelik kaplar çıktı. Kalay parasından kaçmak için herkes bu kaplara yöneldi. Kısa sürede alüminyumun sağlıksız olduğu anlaşıldı. Şu anda çelik ve cam eşyalar kullanılıyor, ancak dediğim gibi hiçbir kabın bakırın yerini tutması mümkün değildir. Ben evimin mutfağına bakırdan başka hiçbir eşya sokmadım. Ölene kadar da bakırdan başka eşya kullanmayı düşünmüyorum "dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.