Kurucu başkan bana kızmış...

"Eleştiri yapmanızı ağır da olsa yadırgamadım . Gruba büyük emek veriyoruz , görüşlerinizi önemserim ,o iletide verdiğim yanıtlar karşı tarafın samimi olmadığı üzerine kuruludur. İddianıza göre; Bir baltaya sap olamadık (!) grup kurduk . Ne yapalım, eğlenelim bari hep beraber. Siz de 2017'den beri üyesiniz, gelin moderatör olun lütfen "

(Facebook'taki Eski Bursalılar Burada grubunun kurucusu Kemal Müezzinoğlu'nun önceki günkü yazıma yanıtı.)

**

Meseleyi özetlersek;

Gruptaki bir paylaşıma yaptığım yoruma karşılık, grubun kurucu başkanından mesleki onuruma hakaret yedim.

Yorum kısmını kapattığı için de cevap yazamadım.

Bunun üzerine;

Sosyal medyanın kontrolsüz ve suistimale açık bir platforma dönüştüğüne dair bir yazı kaleme aldım.

**

Bana, yorumlarımı -meslek ahlakı dışında- maddi kazanca dönüştürmeyi yakıştırdığı için kendisini bu iddiayı ispata davet ettim.

Şayet bunu yapmazsa 'müfteri' olacağını belirttim.

**

Kurucu başkanın bana yanıtı önce özel mesaj olarak geldi.

Mesajı okuyunca da 'Ben öyle demek istemedim ama özür dilemeye de dilim varmıyor' gibi bir anlam çıkardım.

**

İftiralarla karşılaşma ihtimali yüksek bir meslek yaptığım için de bu mesaja 'eyvallah' deyip konuyu kapatmıştım.

Neticede...

Çiğ yemedik ki karnımız ağrısın!

**

Ancak...

Kurucu başkan hem söz konusu köşe yazımı, hem de bana yolladığı mesajı grubundan paylaşıp altına da şu yorumu iliştirmiş...

"Süleyman Turunç bey,  grubumuz sayesinde daha çok okunan bir yazar olacak. Olsun, bizim hasedimiz yok"

**

Oldu mu bu şimdi başkan?

Başkan diyorum çünkü 'kurucu' titri tek başına, sizin gruptaki gücünüz ve etkinize az kalır.

O yüzden yanına da 'Bir topluluğun başındaki kimse' anlamına gelen sıfatı eklemek lazım.

**

Şimdi başkanım...

Zanlımca beni grup üyelerinin önüne atıp, üstüne bir de okur sayımın sayende artacağından dem vurarak bir 'itibar suikastı' planlamışsın.

Gelen yorumlara bakarsak kısmen de başarmışsınız.

**

Olsun, 'iyi-kötü' kim ne yazdıysa başım üstüne.

Hatta hoşuma da gitti bir bakıma...

Bir kaçı dışında, bu tip tartışmalarda seviye ve üslup bakımından özlediğimiz lügatlar karşıma çıktı.

**

Ancak...

Ben, ilk kez bu denli eleştiri aldığın ve bundan dolayı öfkelendiğin söz konusu yazımdaki her harfin arkasındayım.

Çünkü...

"Gazetene reklamı hak ettin yorumlarını göster reklamı al" diyerek hem kul hakkına girdin, hem de yasal olarak bir suç işledin.

**

Gelelim yazıma grupta yapılan eleştirilere;

Öncelikle...

Bir ideolojim olmakla birlikte, hiçbir siyasi partiye aidiyet duygum bulunmuyor.

Neden herkesi bir kalıba sokma peşindesiniz?

Balkanlardaki kardeşlerimizle bağlarımızın devlet kanalıyla sürmesini istemekte nasıl bir hükümet yandaşlığı sezdiniz?

**

Ayrıca...

Grup üyelerinden bazıları; izanlarını küçük gördüğümü yazmış.

Mevzuu inanın bu grup özelinde değil!

Ben; toplumu bütünüyle etkisi altına alan zihinsel bir dijitalleşmeden bahsediyorum.

Asıl beni üzen; insanlarımızın birileri tarafından -isteyerek veya istemeyerek- kutuplaşma girdabına sokulmasıdır.

**

Son olarak...

Kurucu başkanı hukuk yoluyla tehdit ettiğim söylenmiş.

Aksine...

İftiraya başvurarak, gruptakilerin düşüncelerini baskı altına almasının bir yaptırımı olduğunu bilmesini istedim.

Bence bu sayede çok daha demokratik bir yönetimle grubunu büyütecektir.

Farkında mısınız bilmem ama...

Yazılarıma para almadığım gibi ufak yollu da olsa ücretsiz basın danışmanlığı yaptım.

**

Hadi...

Yazıyı da tiyatrocu Enis Fosforoğlu'ndan duyup, sevdiğim bir sözüyle noktalayayım:

‘Önce doğru oyna, sonra güzel oynarsın.’