Kumpasçı matbuat ve HDP’nin kararı

Freni patlak kamyon misali baş aşağı giden düttürü bir süreçteyiz. Yandaş medyanın cılkı çıkmış. Gazeteci İsmail efendi ile Binİmam, Taksim’in göbeğinde The (Dı) Marmara Otel’de gizlice buluşmuşmuş. Bu görüşme esnasında BinAli’ye kumpas kurulmuşmuş. Aslında kim kime tuzak, kumpas kurmuş bilemiyoruz. Oturumdan önce Binİmam, BinAli’nin soruları İsmail’den istediğini iddia etmişti. İsmail ve BinAli, Binİmam’ı yalanladılar. Ardından, oturumun yapılacağı günün erken saatlerinde İsmail’in Binİmam ile The Marmara Otel’de buluştukları ve burada al takke ver külah ile hoş olmayan acayip ve tuhaf (alengirli) işler için film hazırladıkları iddia edildi.

İsmail, The Marmara Oteli'ni, görüntüleri illegal bir yöntem kullanarak sızdırdığı için mahkemeye vermiş. Binİmam, İsmail ile buluşma gizli bir görüşme değildi demiş. 3-4 dakika sürdü demiş. İsmail oturumun formatı ile ilgi önce BinAli ardından Binİmam ile görüştüm demiş. BinAli benimle görüşülmedi, “Bu gayri ahlaki görüşmenin Binİmam ve danışmanlarıyla gizlice yapılmış olması felakettir” diyor. The Marmara Oteli mi kumpas kurmuş? İsmail, Binİmam’a mı kumpas kurmuş? BinAli mi her ikisine kumpas kurmuş?

CUMHURBAŞKANININ DUYURUSU

Görüntüler her türlü etiği, ahlakı, müşteri güvenliğini ve özelini ayaklar altına alan otel tarafından birilerine servis edildi. Cumhurbaşkanına bu buluşma ve görüntüler ile ilgili bilgi verilmiş olunmalı ki, Erdoğan “yarın medyada çok önemli şeyler göreceksiniz” açıklaması yaptı. Ardından tüm medyası, tek kalemden çıkmış başlıklarla, İsmail ile Binİmam arasında yapılan “gizli ve kumpas içerikli” görüntüleri ilk sayfadan vererek neşretti. Kim doğru konuşuyor? Çamur kim? Çamura bulaşan kim? Onunla oturumun formatını konuşmaya gittim ne demek? Bu eşeği hep birlikte büyüttünüz ve birlikte gömdünüz Beyler. Hepiniz oradaydınız ve hepiniz suçlusunuz. Sistem makam ve maddi çıkarı esas kılmış. Bu sistem de ahlaksızlık, kumpas, fitne ve fesat egemen olmuş.

1991’de TRT’nin yayınladığı, Ecevit, Demirel, Erbakan, Yılmaz, İnönü ve Perinçek’in katıldığı seçim açıkoturumunu yeniden izleyin ve bu sistemi çamurlaştıran siyaset ve medya azıcık ar kalmış ise utansın. Nezaket, tartışma adabı ve eleştiri kültürü öğrensin. İsmail, “Beni nasıl buldunuz. Programı iyi yönetim mi” diye soruyor yahu. Medya kime kaldı ya haram? Yandaş medyada da muhalif medyada da tetikçi, iftiracı, fitneci ve kumpasçı elemanlar ile, zihniyetle dolu. Seçiminiz de sisteminiz de medyanız da batsın. Sizi zemzem suyu bile temizleyemez.

'GARANTİ VEREMEDİ'

Görünen odur ki 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçimi HDP oylarına talip Sayın Binali Yıldırım ve AKP sultası bu amacına ulaşamadı. Kaynaklar bunda en büyük etkenin HDP tarafından istenilen “tatmin edici” garantilerin AKP tarafından verilmemiş veya verilememiş olmasını gösteriyor. Yıllar sonra Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi, Öcalan’ın açlık grevlerini yanlış bulması ve sonlandırılmasını istemesi, Binali Yıldırım’ın Osmanlı’da “Kürdistan” ifadeleri ile konuyu bayat temcit pilavı gibi ısıtıp sunmasının ardından Demirtaş’ın serbest bırakılabileceği iddialarına Kandil son noktayı koydu.
Aslında Kandil, PKK ve HDP’nin üzerindeki hegemonyasını da tescil etmiş oldu. Demirtaş da, “zorla güzellik olmaz” diyerek AKP ile bu seçimde beraber olamayacaklarını deklare etti. Tahminim odur ki, üstakıl AKP iktidarının sonuna gelindiğini, Erdoğan’ın sıkıştığını ve İstanbul seçimi sonrasında Temmuz ayında Türkiye’nin suyunun ısınacağını, dişlerini sıkmaları halinde hem FETÖ, hem PKK hem de HDP'lilerin serbest kalacaklarını telkin etmiş ve inandırmış olmalı.

AÇIĞA ÇIKAN PROTOKOL

Bu sebeple tüm imkanlarını seferber edecek genelde CHP ve özelde Binİmam için çalışacak. CHP ile HDP arasında yapılan ‘Batıda belediyeleri birlikte yönetme’ protokollerinin açığa çıkması bu işbirliğine en bariz örnektir. Erdoğan sultası da içte ve dışta çıkarı için herkesi kullanma ve iktidarını sürdürme politikaların tükendiğini idrak edemiyor. Geçici ve taktiksel işbirliği ile iktidarı devam ettirmenin artık mümkün olmadığını göremiyor. Bu politikaların mimarı Sultan Abdulhamit’in başarılı olamadığını okuyamıyor.

KÖKLÜ KARAR ZORUNLULUK

Erdoğan sultası köklü kararlar almak zorunda. Ve bu kararlar kaderini tayin edecek. Eğer Avrasya meyilli tavrı gerçeğe dönüşür, S-400’ü yerleştirir, İdlib düğümünü Şam ve Moskova ile çözer, Fırat’ın Doğusuna Şam, Moskova ve Tahran ile birlikte hareket eder, Doğu Akdeniz’de iyi konumlanır ve ittifaklarını Lübnan, Suriye, Rusya ve Çin ile hayata geçirirse bir ihtimal yaşamını uzatabilir. Bu hasıl olursa, HDP ve CHP yönetimleri ve üstaklın felaketi olur.