Haber/ Engin YAVUZ

Efemçukuru köylülerinden Nurettin Balcı, “Üzümlerimiz zarar görmedi ama koca orman gitti. O ağaçların gölgesinde yeniden dolaşmaya bizim ömrümüz yetmez” dedi.

Tırazlı'dan Beyler Köyü'ne, Efemçukuru'ndan Çatalca'ya yaklaşık 100 kilometrekarelik alanda ne varsa kül eden yangınla ilgili olarak bölgede yaşayan herkesin fikri aynı: Bu alanı tasarlayarak, bilerek yaktılar.

Gazete 9 Eylül ekibi olarak Güzelbahçe'den yola çıkap 54 saatte kontrol altına alınabilen en büyük yangının kül ettiği ormanlardan kalanları görmeye gittik. Kavacık, Efemçukuru, Tırazlı, Beyler ve Çatalca köylerinin arasında kalan ve ufka kadar kömür karası olmuş alanı saatlerce dolaştık.

Yanık kokuları arasında felaketin boyutunu kendi gözlerimle görünce “Şiddetli rüzgara karşın başarıyla mücadele verdik Yanan alan 500 hektarla sınırlı kaldı” diyerek İzmir'in yaşadığı en büyük doğal felaketi önemsizleştirmeye çalışan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geldi aklıma. Sonra Victor Hugo'nun o meşhur cümlesi: Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar. Dört yanıma baktım dikkatle, bütün vadilere, irili ufaklı tepelere... Son olarak Mayıs ayında geçmiştim buralardan... Yemyeşildi. Şimdi ne yöne baksanız ufka kadar orman yoktu.

Kastamonu'dan, Akhisar'dan, Gördes'ten, Kütahya'dan arazözlerin yeni bir parlama ihtimaline karşı nöbet tuttuğu alanda ilk durağımız, bölgenin en lezzetli sofralık kara üzümlerini üreten Efemçukuru'ydu. Köy meydanında oturduk, bölgeyi herkesten iyi tanıyan köylülerle konuştuk. Köy çevresinde 700 hektar bağın, kesilmeye hazır 600 ton kara üzümün yandığı iddia ediliyordu, sorduk.

Koca orman gitti

Üreticilerden Nurettin Balcı köy çevresinde 700-1000 hektar arasında üzüm bağı olduğunu ancak 10 kişinin bağı dışında hiçbir bağın zarar görmediğini söyledi, şöyle dedi:

“Üzümümüz kurtuldu ama koca orman gitti. Bir daha da bu ormanı görmeye bu köyde yaşayan kimsenin ömrü yetmez. İki günde ne kadar orman varsa yandı ve herkes seyretti. Yıllar önce köyün arka tarafında bir orman yangını çıkmıştı, sonra gelip ağaç diktiler, kızım ortaokula gidiyordu. Kızım üniversiteyi bitirdi, orası hala orman olmadı. Bana göre devlet bu yangına müdahale etmedi, müdahale ettiyse de beceremedi. 240 tane arazöz gelmiş öyle dediler. Arazözde tek personel var. Su sıkacak hortum tutacak adam yok. Gözümüzün önünde orman kavruluyor, su sıksana diyoruz, talimat almadım diyor. Arazözlere hep köylerin gençleri yardım etti. Ancak kim yaktıysa çok iyi planlamış. Rüzgarın en hızlı olduğu günü seçmiş, yangın nereye ilerlerse daha çok zarar verir, hepsini hesaplamış. İstedikleri gibi oldu. Ormanlar bitti, ormanlarımızı elimizden aldılar. Kızılçam ormanları, armutluklar, cevizlikler, zeytinlikler gitti kül oldu. Yanan alan öyle bakanın iddia ettiği gibi değil. Doğudan batıya 14 kilometre, kuzeyden güney 12 kilometrelik bir alan hesap edin, o kadar yer yandı işte... Yangının kül ettiği binlerce hektar arazide yüzmilyonlarca liralık rant var şimdi. Ağaçlar kesilecek, arazi yangının izlerinden arındırılacak, dikime hazırlanacak.”

Köy sakinlerinden İbrahim Uysal ise yangının Efemçukuru'na zarar vermesinin Tüprag'ın yangın ekibi tarafından önlendiğini söyledi. Uysal, “Bütün personeli seferber ettiler. Yangın ekipleri eğitimliymiş. Alevlerin önünü kestiler” diye konuştu.

Üzüm zarar görmedi

Uysal'a üzümlerin ne zaman toplanacağını sorduk, şöyle dedi:

“Bir hafta sonra kesim başlayacak. Burada ovalardaki üzümler daha erken, tepelerdeki üzümler daha geç kesilir. Bu yıl 4 bin ton üzüm bekliyoruz. Biz yangından hiç zarar görmedik, bizim derdimiz üzümün fiyatıyla. Bizim ürettiğimiz üzüm doğrudan İstanbul'a gidiyor ama 10 yıldır üzümü hep aynı fiyattan satmaktan şikayetçiyiz. 60 liralık gübrenin fiyatı üç ayda 130 lira oldu ama biz üzümü hala aynı fiyattan satıyoruz.”

Güçlü yağmur şart

İzmir'in yaşadığı en büyük doğal felaketle ilgili olarak emekli yangın mühendisi Ege Orman Vakfı Genel Müdürü Metin Gençol'un da bilgilerine başvurduk, şunları söyledi:

“Yangının etkili olduğu alanda, yanan ağaçların yüzde 40'ı kızılçamlardan oluşuyor. Bölgede temizlik başladığında yanan kızılçam ağaçları da kesilecek, ancak bu ağaçların bulunduğu araziye dokunulmayacak. Yangın sırasında küllere karışan kızılçam kozalakları küllerinden yeniden doğacak, filiz verecek, birer kızılçam ağacına dönüşecek. Geri kalan alan da temizlenip, sürülüp dikime hazırlandıktan sonra muhtemel kasım ayından sonra değişik türlerde fidan dikimi yapılacak. Her iki işlem için de bölgeye iki-üç kez güçlü yağmur yağması beklenecek...”

Bölgedeki büyük yangınlar:

22 Temmuz 2008 Yeniköy 700 hektar

10 Ağustos 2009 Ömür 1.090 hektar

24 Ağustos 2011 Orhanlı 100 hektar

30 Ekim 2012 Beyler 20 hektar

3 Ağustos 2016 Orhanlı 460 hektar

7 Temmuz 2019 Kavakdere 50 hektar

19 Ağustos 2019 Ürkmez 30 hektar