Ama bunun ifadede kolay, uygulamada zor olduğu ise aşikardır. Zira Kudüs temsil ettiği siyasi emellerin, iktidar oyunlarının fevkinde, kendi mekansallığının üstünde bir büyük değere sahiptir. Ki, bu değer herkes tarafından onun hakkında yeni bir şey söylemeyi, yazmayı gerektirmeyecek şekilde teslim edilmiş bulunsa da, bu söz konusu değer önceden yazılanların yeni yorumlarını, değerlendirmelerini kendiğinden kıymetli hâle getirdiği için, Kudüs hakkındaki sözler, yazılar her şart ve durumda sürecektir.
Eldar Hasanoğlu ile Nuh Arslantaş hocalarımızın gerek akademik çalışmaları, gerekse mezkur mekanla kurdukları sahih gönül bağları itibariyle, Kudüs hakkında yazabilecek olan çok sınırlı sayıdaki isimlerin başında yer aldıkları malumdur. Her ikisi de hem İbranice ve Arapça dil bilgisine, hem mekanın fiili olarak keşfine, hem de Tevrat / Tora, Talmut vb. Yahudiler’ce kutsiyet taşıdıkları kadar, aynı zamanda İsrailloğulları’nın tarihi olarak ilk kaynak niteliğini hazi bulunan metinlere… vakıf olmaları bakımından okurlarında haklı bir güven oluşturmuşlardır.
Kısa bir Giriş yazısıyla başlayan kitap, Kudüs’ün Coğrafi Özellikleri; Eski Dünyada Kudüs: Uru-Şalim; Yahudi Geleneğinde Kudüs; Hıristiyan Geleneğinde Kudüs; İslam Geleneğinde Kudüs; İslami Dönemde Kudüs’ün Siyasi Tarihi; Kudüs’te İslam Mirası adlı ana başlıkları ve bu başlıklar altında Kudüs’ün taşıdığı sair isimlerden, vakıflarına… kadar açılan çok detaylı alt başlıkları ihtiva ediyor.
Onu telaşsız bir şekilde okuyabilmemin verdiği cesaretle, mezkur muhteviyatı esasında Kudüs: Vahiyle Kutsanan Şehir’in Osmanlı Türkçesi dahil yerli telif olarak şu ana kadar yazılan eserlerin en iyisi olduğunu peşinen iddia edebilirim. Ama yine de bana göre önemli olan birkaç hususa işaret etmek istiyorum:
Öncelikle kitaba ad olan tamlamadaki vahiy ve kutsal kelimelerini, bizleri de şu ya da bu oranda etkisi altına alan Hıristiyan kültürü nedeniyle artık kanıksıyor gibi görünüyor olsak da, hâlen biraz kekre bulduğumuz, popüler kaygıyla kerhen kullandığımız bir vakıadır.
Bu sebeple, kıymetli yazarlarımızın vahiy ve kutsal kelimelerini, bu ayrımı ortaya koyan bir bilgilendirmede bulunmaksızın, lafzındaki genelliğe hükmederek kitap başlığına taşımalarının önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Ama son tahlilde kitabın kıymetiyle ilgili yukarıdaki hükmümde ısrarlıyım.
Yazarlarına ve kitaplaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.