REKLAMI GEÇ

 “KRİZ DEME BANA, İLENİRİM* SANA!”

25 Ağustos 2015 Salı

“Ekonomik verilerin tamına yakınında iyileşme varken, Türkiye ekonomisi için çizilmeye çalışılan karamsar tablo kasıtlı bir manipülasyondur.” 

Tüm ülke, üzerinde durduğu sırat köprüsünden geçmekte zorlanırken, Ekonomi Bakanı sıfatıyla Zeybekci yukarıdaki demeci patlatıverdi.

Devamında ise kur artışına değinerek “kur ve faizdeki yükseliş Türkiye’nin gerçeklerini kesinlikle yansıtmıyor… yaşanan dalgalanmanın çok büyük bir kısmı yurtdışı etkiler kaynaklı” açıklamasıyla sorumluyu işaret etti. Sanki ‘yurtdışı kaynaklı’ olması hükümet ve Bakanlık sorumluluğunu azaltırmış gibi!

***

Bakan Zeybekci bir alem doğrusu. Geçen hafta kur artışından yola çıkıp kriz eleştirisi yapanlara “kefen parası bulamayasın inşallah” demişti. Anlaşılan kriz dediğinizde hazretin hafakanları kabarıyor.

Haksız da değil. Henüz birkaç hafta önce manşetlere düşen haberde, Bakan Bey’in Boğaz da birkaç katlı yalı satın aldığı yazıldı. Hem de sudan ucuz, 4 milyona. (Rakama inanabiliyor musunuz? Nedense benim inanasım gelmedi.)

Demek ki kriz falan yok.

Olsaydı daha bir yıl kadar önce 16:9’dan 1.6 milyon liraya alıp sattığı dairelerin parasıyla bir yıl sonra bu yatırımı yapabilir miydi?

Ne demişti o daireleri satarken, “dolar kurunu hesaba katarsak, satışta zarar ettim.” Yani bir yıl önce tam bu günlerde satışını yapmıştı ve o günden bu güne dolar kurunu hesaba katarsak zararını fazlasıyla karşılamış görünüyor. Satış yaptığı günlerde 2.175 ortalamada bulunan dolar, şimdi 2.90’ı geçti. Hesaplayıverin aradaki farkı!

Hani kriz vardı? Hani kriz vardı?

***

Güneydoğu yangın yeri. Her yer; kent kent, mahalle mahalle, sokak sokak çatışma alanı…

Kurdaki artış, toplumsal yoksullaşmanın tahammül sınırlarını çoktan aştı, yüzyılın rekoruna koşuyor.

Enflasyonun yarattığı yoksullaşmaya bir de devletin tepesindekilerin ölçüsüz savurganlıkları, savaşın harabiyetini katlayan mali giderler, çalışanlara verilmeyen haklar ekleniyor.

Geleneksel demokratik yönetme biçiminin terk edilip adeta ‘pederşahi’ erkin zorbalığına mahkum devlet ve hükümet yönetiminin kontrolsüzlüğü önlenemiyor.

Toplumsal ve siyasal kutuplaşma, neredeyse bir iç savaşın tüm unsurlarını elektromanyetik bir fiziki çatışma merkezine doğru hızla sürüklüyor.

Gelen şehit ve çatışma haberleri ile tüm ülke insanı yaralı bir yürek feryadıyla ağlıyorken, o peder-şah ve avanesi tabloyu elleri ovuşturarak izliyor.

Siyasetin merceği ise bu tabloya uzak bir görüntü fotoğrafı çekip yayınlıyor her gün. Medya medya, çarşaf çarşaf…

Bir de Başbakan’ın tüm acılarla adeta alay eden o sırıtkan fotoğrafları;

Bir de bakanlarının gözümüze baka baka söyledikleri yalanlar!

Bir de yandaş medyanın mürekkep havuzunda her gün yeniden boğulup giden adalet ve insanlık…

***

İşte bu tabloya bakıp kriz var diyebilirsiniz.

Ama Zeybekci’ye göre yok.

Ona göre krizin ölçütü nedir o da belirsiz ama kış ayalarında kendi ikrarıdır, Keynes’in kitaplarını yakmıştır. Dolayısıyla Keynesyen devletçi ekonomik kriz ‘dırdırı’na katlanamaz.

Yine birkaç gün önce ne diyordu, “Kriz gelmez arkadaşlar. Allah aşkına ben söylüyorum.”

‘İhtiyaçtan’ yalı almış bir Bakan için söylemesi çok kolay.

Ama bizler için yemek ve hazmetmek o kadar kolay değil!

* İlenmek: Beddua etmek, lanetlemek.

Not: Yazılar ile ilgili hukuki sorumluluk yazarların kendilerine aittir

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı