Koronavirüs üzerinden siyasi mücadele…

A -
A +
Dünyayı kasıp kavuran ve büyük bir küresel ekonomik buhranı tetikleyen koronavirüs, sağlık ve ekonomi dışında, uluslararası ilişkiler bakımından yeni bir mücadeleye kaynaklık edecek gibi görünüyor…
 
 
Evet, yeni koronavirüs, İngiliz Kraliyet Sarayı'ndan sonra, başbakanlık konutuna da sıçradı ve bizzat Başbakan Boris Johnson'ı pençesine aldı… Aynı saatlerde Kremlin Sarayı'na da ulaştığı yolunda, teyit edilen haberler geldi. Daha önce de Beyaz Saray’da, Mike Pence’ın ofisinde zaten boy göstermişti!.. Dünyanın en önemli üç adresinde varlığını kayda geçiren virüs, her gün binlerce ölü bedenle birlikte, dünya ekonomisini de fena hâlde örseliyor. Ama esas bundan böyle, dünya siyasi dengelerini köklü biçimde değiştirebilecek bir uluslararası mücadeleye kaynaklık edeceği de kesinleşmiş bulunuyor… Dünyanın en büyük üç devletinin yönetim merkezlerinden, bunun işaret fişeği atılmış bulunuyor. Öncelikle bu üç merkezin patronlarının siyasi durumuna bakalım. Tam da ikinci defa seçilmeyi, rakip partideki aday zaafı sayesinde garantiye almış gibi görünürken, virüs salgını yüzünden bütün hesapları altüst olan ve hiç beklemediği biçimde eleştiri oklarına hedef olan Trump, çareyi Çin’e salvo yapmakta arıyor. Israrla “Çin virüsü” ifadesini kullanan Trump’a, derhâl kendi Dışişleri Bakanı'ndan destek geldi. Pompeo, Çin’i virüs konusunda dünyayı kandırmakla ve hastalık hakkında delilleri yok etmekle suçladı. Çin, Trump’ın “Çin virüsü” tanımlamasına şiddetle karşı çıkarken, bu meselenin siyasileştirilmemesini istiyor. Ancak ok yaydan çıktı bir kere. Cumhuriyetçi bir senatör ve bir temsilciler meclisi üyesi, Kongre’ye tasarı sunarak, Çin’in bu konudaki sorumluluğunun soruşturulmasını istedi. Sorumluluk ise, dünyaya verilen büyük ekonomik zarar ve Amerikalılar da dâhil binlerce insanın ölümü… Çok çok ağır suçlama!..
2022 yılındaki Komünist Parti kongresinde, başkanlık koltuğunu sınırsız biçimde garantiye alan Şi Cinping, yönetimdeki tartışmasız otoritesi ve gücüne rağmen, koronavirüs olayında; zamanında ve yeterince organize olamama ve salgının genişlemesini engelleyememekten ötürü, parti içinde dikkat çekici biçimde eleştirildi. Yönetimde daha alt kademelerdeki bazı isimleri tasfiye ederek, şimdilik tehlikeyi savuşturmuş görünen Cinping, bakalım dışarıdan ve özellikle Amerikan cenahından gelen taarruzlara nasıl karşı koyacak? En az üç hafta boyunca, bu virüs salgınını dünyadan sakladığı artık kesinleşmiş görünen Çin’in, küresel ölçekte hedef olacağı ve bu konuda suçlamaların yalnızca ABD ile sınırlı kalmayacağı kesin. Nitekim İtalya eski Başbakanı Matteo Salvini, Çin’in salgını örtbas ederek insanlık suçu işlediğini söyledi. Salvini bu salvoları yaparken, Çin hâlihazırda, salgın konusunda İtalya’ya en büyük tıbbî desteği veren ülke durumunda… Fakat İtalya’nın derdi çok büyük. Hâlen ABD’nin ardından en fazla vakanın açığa çıktığı ve dünyada en fazla ölümün vuku bulduğu, sağlık sisteminin tamamen çöktüğü ülke aynı zamanda. Öyle ki, bazı hastaları Almanya’ya göndermek zorunda kaldı… İşte böyle bir ortamda, bütün dünyayı hayrete düşürecek şekilde, askerî araçlar konvoyuyla İtalya’ya giriş yapan Rusya sağlık ekibi, bir anda tartışmaların ilgi odağı oldu. Aslında kendi ülkesinde hiç de rahat olmayan ve virüs salgınını daha yeni yeni yaşayan Kremlin Yönetimi, her şeye rağmen küresel nüfuz siyaseti ve bunun için fazlasıyla dikkat çekici atraksiyonlar yapmaktan kaçınmıyor.
Rusya lideri Putin, bir taraftan dünya petrol fiyatlarının dramatik biçimde düşüşü (düşürülmesi) sebebiyle, çok ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya. Üstüne üstlük bu koronavirüs belası bütün dünya gibi, Rusya’yı da daha fazla cendereye alacak. Diğer taraftan, Putin de aslında Trump gibi koltuk derdinde… 2024’ten sonra başkanlığa devam edebilmek için anayasa değişikliğine giden ve bunun için 22 Nisan’da referanduma gitmeyi planlamış olan Putin, virüs yüzünden halk oylamasını belirsiz bir tarihe erteledi… Referandumu kazansa da (Ki, Rusya gerçeklerine baktığımızda kazanacak gibi görünüyor!..) Putin’in işi kolay değil. İspanya NATO’dan yardım isterken, NATO’nun önemli üyelerinden biri olan İtalya, Rus yardımına mecbur kalmış olmakla birlikte, Atlantik ekseni ile Rusya arasındaki rekabet asla duraklamayacak…
İngiliz tahtının vârisi Prens Charles ve Başbakan Boris Johnson virüsten ne kadar zamanda kurtulur? Vaka sayısında ürkütücü artışlarla, salgının yeni merkez üssü olan ABD’de; Donald Trump ilan ettiği üzere, Paskalya tatilinde (12 Nisan) piyasaları yeniden açabilir mi? Yoksa durumun daha vahim bir noktaya tırmanmasıyla birlikte, kasımdaki seçimlerde hiç beklemediği mağlubiyeti yaşar mı? Dünyaya bu kadar zarar veren koronavirüs sebebiyle, Çin’e bir şekilde küresel fatura kesilebilir mi? Ve Rusya’nın ekonomisi, hem petrol fiyatlarının dip yapmasını hem de salgının getireceği yeni yükleri kaldırabilir mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.