Pandemi ile birlikte dünyanın en çok tartıştığı konu bir sağlık, iki gelir dağılımı adetsizliğinin ortaya çıkardığı yoksulluk ve şiddet döngüsü...

Bizde de durum farklı değil.

Muhalefet partileri eleştirilerini, önerilerini bir bir sıralıyorlar; tek yapmadıkları erken seçim istemek!

★★★

CHP’nin söylemleri iyice netleşiyor.

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerini “kamulaştıracağız” diyor. Kilis’te yerleşik nüfustan fazla, 2 milyon nüfuslu Gaziantep’te 500 bin Suriyeli yaşıyor. Türkiye’de 4 milyon kişiye ulaşan Suriyeli göçmen sorununa dikkat çekiliyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “İktidara gelirsek Suriyeli göçmenleri memleketlerine göndereceğiz” açıklamasını yapıyor.

★★★

Partiler bir yandan memleket meselelerine, öbür yandan da “iç tasarımlarına” odaklı bir süreç yaşıyorlar.

İktidar partisi AKP’den kopan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Gelecek Partisi ve Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi, örgütlerini seçimlere girmeye hazırlıyor.

Babacan’ın partisi işi yavaştan alıyor.

★★★

Her iki partinin de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğinde bir siyasi oluşum içinde olmayacağı öngörüsü yanıltıcı olamayabilir.

“Halk iktidara güvenmediği için çelik kasa satışları patladı” diyen Babacan, ülkedeki birincil sorunun “güven” olduğunu vurguluyor.

Davutoğlu, yolsuzluklar üzerinden eleştirilerini sürdürüyor.

★★★

Çözüm bekleyen sorunun adı; adil ve eşitlikçi olmayan yönetim.

Bankacılık Devlet Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) temmuz ayı verilerine göre, bankalarda toplam 117.5 milyon hesapta biriken mevduat tutarı 3 trilyon lira. Bu mevduatın yüzde 56’sı, 84 milyonluk ülkede 254 bin 189 kişiye ait.

1 trilyon 633 milyar lira onların.

Nüfusun yüzde 99.8’inin toplam mevduatlardan pay yüzde 44’de kalıyor.

★★★

Mevduatlar servetin tek göstergesi değil elbette; yastık altındaki altınlar,  gayrimenkul gelirleri ve diğer finansal enstrümanlar da var.

Varsıllık ve yoksulluk devlet eliyle yaratılıyor.

Çözüm de devlet eliyle kaldırılmasında yatıyor.

Siyasi ofislerde, korumacılık-ulusalcılık tezleri olduğu kadar kamucu politikalara dönüş stratejileri de yazılıyor.

★★★

CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke,Kamulaştırma yapacağız” sözünü bundan 10 yıl önce sarf etseydi, patronlar ayağa kalkardı.

Sol Parti, HDP’yi geçtim, sağ partilerden DEVA ve Gelecek Partisi de dahil herkes Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerine diş biliyor.

Bu projelerin kamu kaynakları kullanılarak kamu zararına yol açtığı konusunda hemfikirler.

★★★

Sol Parti’den Prof. Hayri Kozanoğlu, HDP’den İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu’yla birlikte T24’de Barış Soydan’ın sorularını yanıtlayan Böke, “kamulaştırma” fikrini biraz daha açtı...

İktidara geldiklerinde önce; şirket sözleşmelerindeki gizliliği ortadan kaldıracaklarını ve kapatılan denetim kurumlarını açacaklarını vurguladı.

Kozanoğlu’nun, İngilizce’den çeviriyle  “Mendebur borç” dediği KÖİ yükümlülüklerini kim sırtında taşımak ister?

★★★

Böke’nin ifadesiyle “Şirket hastaneleri” ve köprü, otoyol yatırımlarını içine alan KÖİ projeleri başta olmak üzere devlet, halkı borçlu çıkarıyor.

Dün Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın programına çıkan Babacan, işsizliğin yüzde 34’e dayandığını söylüyordu.

Sayıları 11 milyonu aşan işsizler, asgari ücretliler ödeyecek bu borcu!

★★★

Dünya Bankası raporları ile sabit; 5 müteahhide ihale dağıtan sistem, patronların rakibi haline gelmiş.

Mahallede bakkalı bile açmak için neredeyse AKP’den izin kağıdı alacaksın...

Ötekileri” ihalelere almıyorlar, eliyorlar; yine de arka kapıdan dolaşıp Erdoğan’ın gözüne girmeye çalışanlar az değil.

Vazgeçin, size buradan ekmek çıkmayacak.

Ekmek sizden çıkacak....