Klasikleri okumadan iyi bir okur olunamaz

Uzun zamandır Doğu Batı Yayınları üzerine yazmak istiyordum. Edebiyat ve düşünce alanında önemli kitaplar yayımlıyor. TÜYAP Kitap Fuarı’nda stantlarını ziyaret ettim. Klasiklerden bir seçme yaptım.

Haberin Devamı

‘Tanrıların Doğası’, Marcus Tullios Cicero, (çevirenler: Gül Özaktürk-Ü. Fafo Telatar)

Hazır kitap fuarını gezerken onun bir sözünü yazıya koymanın tam sırası: “Kitapsız oda ruhsuz beden gibidir.” Romalı hatip, devlet adamı ve filozof Cicero, daha çocuk yaştayken babasının özendirmesiyle felsefeye ilgi duymaya başladı.

Siyasal alanda çeşitli çalışmaları oldu. Kızının ölümünden sonra kendini okumaya, yazmaya verdi: “Bu acıyı hafifletmek için daha etkili bir şey bulabilseydim, böyle bir teselli yoluna başvurmazdım. Fakat kendimi yalnız kitap okumaya değil, felsefenin tüm ayrıntılarını tarayarak yazmaya vermekten daha mantıklı bir şey düşünemezdim.”
Klasikleri okumadan iyi bir okur olunamaz

Haberin Devamı

‘Bilgenin Sarsılmazlığı’, Lucius Annaeus Seneca, (çeviren: Elif Burcu Özkan)

Romalı yazar, söylev ustası ve düşünür Seneca, eserinde genel olarak bir kişinin harici, sözlü ya da fiziksel, her türlü saldırıdan nasıl uzak kalabileceğini, onları kendi ruhunun gücüne sığınarak nasıl yok sayabileceğini ve bu sarsılmazlık sayesinde bilgeliğe nasıl ulaşabileceğini anlatır.
Klasikleri okumadan iyi bir okur olunamaz
‘Hoşgörü Üzerine - Ruh Dinginliği Üzerine’, Lucius Annaeus Seneca, (çeviren: Bedia Demiriş)

Çevirinin başında Seneca’nın yaşamı ve eserleri üzerine bir inceleme yer almaktadır. Bedia Demiriş’in ‘Önsöz’ünde çevirinin işlevi irdeleniyor: “Yeryüzündeki farklı insan topluluklarının, ulusların bilim, sanat, düşünce alanlarında ürettiklerini, ekinlerini birbirleriyle paylaşabilmenin yolu olarak gelişmiş, eski çağlardan beri var olan bir bilgi edinme ve bilgi aktarma çabasıdır çeviri. Çağımız toplumları çağdaş bir kültür düzeyine ermek için çeviri etkinliğinin şu iki boyutunu da gerçekleştirmek durumundadırlar: Geçmiş kültür ve uygarlıkların bize bıraktığı kalıtı özümlemek -bunun yolu çeviridir- ve çağdaş kültürlerarası bilgi alışverişini gerçekleştirerek  yazın ve kültür dünyasını zenginleştirmek.”

Haberin Devamı

Eserin birinci kısmında azat edilmeyi, ikinci kısımda hoşgörünün niteliğini ortaya koyar, üçüncü kısımda zihnin bu erdeme nasıl yöneltildiği, bu erdemi nasıl sağlamlaştırdığı ve nasıl kendisine mal ettiği araştırılmaktadır.
Klasikleri okumadan iyi bir okur olunamaz

 
‘Genç Plinius’un Mektupları’, Plinius, (çeviren: Levent Keskin)

İyi bir hatibin temel görevlerini şöyle tanımlar: “Öğretir, keyif verir ve etkiler.” Bir filozof dostunun erdemlerini şöyle över: “İnsanları değil, insanların kusurlarını eleştirir; hatalı davrananları cezalandırmaz ama hataları düzeltir. Bir süredir senden mektup gelmiyor, yazabileceğim bir şey yoktu diyorsun. Öyleyse sen de bunu yaz; yazacak bir şeyin olmadığını yaz.”

Haberin Devamı

Bu kitapların ortak bir özelliğine değinmeliyim. Yüzyıllar önce yazılmış ama bugün de geçerli olan düşünceleri savunuyorlar. Başkalarını terbiye etmeden önce kendilerini eğitiyorlar. Hak bildikleri yolda, taviz vermeden ilerliyorlar, başımıza ne gelecek diye düşünmeden yazıp çiziyorlar. Kitapların başka ortak yanları nedir diye sorarsanız... Siyasetle/siyasetçiyle filozofların ilişkisi, eleştirel kimlikleriyle tarihe not düşmeleri. Bilgimizi, düşüncemizi temellendirmek için bu kitapların okunmasının nasıl zorunlu olduğunun altını çizmeye çalıştım. Nurullah Ataç, klasikler için, ’soy eser’ deyişini kullanırdı. Okudukça bu görüşün de ne kadar doğru olduğunu fark edeceksiniz.
Klasikleri okumadan iyi bir okur olunamaz

 

 

Yazarın Tüm Yazıları