Kırgızistan-Tacikistan sınırında, ortak kullanıma ayrılmış olan su deposuna kontrol bahanesi ile kamera sistemi kurmak isteyen Tacikistan’ın başlattığı gerginlik, yine Tacikistan’ın saldırgan tutumu ile devam ediyor. Tacik ordusu Kırgızistan sınırında, Batken bölgesindeki köylere ateş açtı ve ordudan güç alan sivil halk ise evleri ateşe verdi. Olaylarda 33 soydaşımız hayatını kaybetti ve bilinen itibarı ile 154 soydaşımız da yaralandı. Ölenler arasında biri 12, biri 13 olmak üzere iki de çocuk var. Birçok soydaşımız olaylar sebebiyle evlerini kaybetti. Yapılan açıklamaya göre Tacikistan’ın saldırıları sonucunda Kırgızistan’da 21 ev, 10 benzin istasyonu, bir okul, 2 kafe, 8 bakkal, bir sınır karakolu ve bir yangın kurtarma karakolunda yangın çıktı. *Kırgızistan, 1 ve 2 Mayıs’ı ulusal yas ilan etti. *

Elbette ki mesele su deposu meselesi değil... *Sovyet Rusya’nın işgali ardından parçalanarak bağımlı bir bağımsızlığa kavuşan Türkistan, sınır çatışmaları ile yıpratılıyor. Rusya tek parça hâlinde işgal ettiği Türkistan’ı parçalara ayırdı ve sınırlarını ateşe verdi. Türk dünyasının önemli sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan sınır paylaşımı meselesi; işgal ettikleri bölgeleri parçalayarak sınır çizenlerin uzun vadeli planlarının gerçekleşmesinden ibaret. Rusya işgal süresince kısa vadede zulüm ve baskı yönetimi uygularken, uzun vadede de stratejik bağımlılıklar kurdu. Hâliyle işgalden çekilirken yanlarında koz götürdükleri için görüntüde işgal bitiyor ama arka perdede baskı sürüyor. Bu sebeple tam bir bağımsızlık yok, maalesef “bağımlı bir bağımsızlık” var. Bölgede sürekli paralel olaylar meydana geliyor, örneğin Ermenistan’ın Karabağ üzerinde hak iddiası ve Azerbaycan sınırındaki saldırgan tutumu…

Baktığımızda Tacikistan da benzer bir tutum izliyor, İran kökenli Tacikler Rusya’nın dostu olan İran’ın da maddi manevi desteğini alarak, Kırgızistan sınırını ateşe veriyor. Tacikistan da Ermenistan gibi ateşkes ihlali yapıyor. Ateşkes kararı alınmış olmasına rağmen sınır köylerine ateş açıyor. Ve elbette bölge üzerindeki yayılmacı stratejilerini, diplomatik tavırları ile açık açık ortaya koyan Rusya yine uzlaştırmacı olarak karşımıza çıkıyor. Bölgenin barış(!) elçisi Rusya… Bu durum, önce fiyatları arttırıp sonra indirim yapan ticaretçilerle aynı hesap. Önce savaştır, sonra kendi isteklerin doğrultusunda barıştır. Tabii Karabağ’da, Rusya’nın bu evdeki hesabı Türkiye’nin hamlesi ile çarşıya pek uymadı. Ama yine de Karabağ için hakkımız olanı tamamen aldık diyemeyiz. Şimdi baktığımızda benzer olaylar Kırgızistan sınırında yaşanıyor. Su deposu krizinden önce son iki haftadır Tacikistan’ın Kırgızistan sınırına silah taşıdığı ve bir hareketlilik yaşandığı belirtiliyordu. İran’dan Tacikistan’a silah desteği sağlandığı da duyumlar arasında vardı. Yani görüntüde su deposu krizi, sınır anlaşmazlığı olayları gözüküyor ancak arka perdede ipleri geren bir Rusya ve ona destek olan İran var.

***Peki, Rusya ipleri neden gerdi? Bu hamle ne içindi?

Kırım bizim kanayan yaramız. Tarih boyunca Kırımlı soydaşlarımızla kırım kırım kırıldık… Kırım bugün, bölge üzerindeki yayılmacı politikalarından asla vazgeçmeyen Rusya ve Rusya’ya Kırım üzerinden kafa tutan Ukrayna arasında hırpalanıyor. Türkiye de soydaşlarının yanında olarak uluslararası ilişkilerde müttefik olduğu Rusya’nın karşısında Ukrayna’ya yani Kırım’a destek oluyor. *Türkiye Cumhuriyeti, Kırım-Tatar Türklerinin haklı mücadelesinin ardında bir dağ gibi duruyor, Kırım’ın ilhakını reddediyor, yıkılmaya da niyeti yok. Rusya da bu durum karşısında kozlarını ortaya seriyor. Dolayısıyla görünen o ki Kırgızistan olayları, Türkiye’nin Kırım desteği karşısında Rusya’nın hamlesi… Bu süreç güçlü bir müttefik olan Rusya ile aramızın bozulması konusunu da gündemde tutuyor. Ancak Rusya ile müttefiklik bir dostluk neticesinden ziyade çıkarlar doğrultusunda gerçekleştiği için bozulması kolay değil. Öncelikle Rusya’nın hâkim politika sürdürmek istediği bölge Türkistan bölgesi ve bu bölgenin Türkiye ile organik bir bağı var. Bu organik bağ son günlerde kendini güçlendiren diplomatik iş birlikleriyle de keskinleştirildi.

Sovyet döneminde olduğu gibi kendi iç meselelerine hapsolarak soydaşlarına resmi el uzatamayan bir Anadolu yok karşılarında… Karabağ olayında bunu net olarak gördük, Kırgızistan saldırıları ardından açıklama yapan ve destek mesajı yayınlayan Türk Keneşi de bunu gösteriyor. Rusya’nın hâkimiyet teorilerinde, “Türk Birliği’nin kurulmasını, Türkiye’nin Rusya’nın kalbine saplayacağı bir hançer.” olarak ifade etmesi ve Türkiye’yi “günah keçisi” olarak nitelendirmesi de korkularının izahı zaten. Gelelim müttefikliğin somut ayaklarına, Suriye ve Libya… Rusya, bu bölgelerde müttefikliğe mecbur. Ortada dostane yürütülen bir müttefiklik yok, bunu zaten Rusya’nın ara ara yaptığı hamleleri ile görmek mümkün. Yıkıcı bir hamle yapmak Rusya’nın işine yaramaz. Hâliyle ipleri gererek Türkiye’ye gözdağı veriyor. *Yani Kızıl Rusya, kanlı hamlelerle vatan topraklarımızda satranç oynamaya devam ediyor.

Şehit olan soydaşlarımızın ruhu şâd olsun, yaralılara şifa dilerim, Batken Kırgızistan’ındır.