Kutlu Doğum Programı’nda konuşan Hatice Avşar, “Hakikat-i Muhammediye (asm) risalet ve İslâmiyeti içine alır” diyerek, Hz. Muhammed’in (asm) kÂinatın hakiki güneşi olduğunu söyledi.
Mersin’de Yeni Asya Hanım okuyucuları Kutlu Doğum programı düzenlendi. Seminer, şiir ve ilahilerden oluşan program ilgiyle dinlendi. Sunuculuğunu Seda Bilgün’ ün yaptığı program, Hacer Kale’nin Kur’ân-ı Kerîm tilâvetiyle başladı. Hatice Yıldız’ın şiir dinletisinin ardından seminere geçildi. Hatice Avşar, seminerde Hz. Muhammed ‘in (asm) nurani şahs-ı manevîsi, risaleti ve hakikat-i Muhammediye konularına değindi. Hz.Muhammed’in (sav) şahsiyet-i manevîsini feyz-i ilahi ile sulanmış ağaca benzeten Avşar, şöyle konuştu: “Hakikat-i Muhammediye (asm) ise risalet ve İslâmiyeti içine alır. İslamiyet kuralları; ruh, kalp ve vicdan terbiyesi, tedbirü’l-cesed, ev idaresi siyasetü’l-medeniye, hukuk, içtimaî kurallar gibi ulûm ve fünunun ihtiva ettikleri esasların fihristesidir. Kâinatın manevî güneşi olan Hz.Muhammed’in (asm) doğruluğunu tasdik ve şehadet eden üç büyük cemaat vardır.”
Şarktan garba adalet
Avşar, bu üç cemaati şöyle sıraladı: “Birincisi: Al-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm namıyla, binlerce büyük evliya ve imamlar ümmete gösterdikleri hârika irşatlarla , risalet ve hakkaniyet-i Muhammediyeye (asm) şahitlik ediyor. İkincisi: Peygamberlerden sonra en muhterem ve yüksek taife ‘ Sahabiler’ , bedevi oldukları halde az bir zamanda nur-u Muhammedî (asm) ile şarktan garba kadar âdilane idare edip medenî, siyasî milletlere üstad, hâkim-i âdil olarak o asrı bir asr-ı saadet hükmüne getirmekle , o zatı (asm) tasdik ediyorlar. Üçüncüsü: Her asırda muhtelif mesleklerde çalışan aklî ve mantıkî bir tarzda, kati bürhanlarla Hz.Muhammed’in (asm) hakkaniyetine iman eden muhakkik âlimler, allameler, müçtehitler cemaatidir.”
Sünneti terk eden Al-i Beyte dost olamaz
‘Size iki şey bırakıyorum onlara temessük etseniz necat bulursunuz. Biri kitabullah ,biri Al-i beytim’ hadisine dikkat çeken Hatice Avşar, “Hz. Muhammed (as) yalnızca Kuran’a ya da Al-i Beytine değil, her ikisine birlikte sarılmak gerektiğini vurgulamıştır. Al-i Beytin, risalet yönüyle vazifesi ise sünneti seniyeyi ittiba ve muhafaza etmektir. Yani Sünnet-i seniyeyi terk eden Al-i Beyte hakiki dost olamaz” dedi. Program, Mersin Hanım Nur Talebelerinin ilâhî grubu Nurdan Sesler ile devam etti.
Mersin / Yeni Asya