Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AKP İstanbul ve 6 il dışında başkan adaylarını açıkladı. Aslında onların durumu da belli ama henüz resmiyet kazanmadı. Bu seçimi 24 Haziran’ın rövanşı havasına sokma amacındaki ana muhalefet partisi CHP’nin görüntüsü ise malum. Açıkladığı bazı il ve ilçeler var ama seçimin kaderini doğrudan etkileyecek İstanbul başta olmak üzere, Ankara ve İzmir’de hâlâ ses yok. Daha doğrusu, var da henüz tek ses değil. Bu da her ne kadar CHP kurmaylarınca aday zenginliği olarak nitelendirilse de daha çok Kılıçdaroğlu’nun tercihinin isimler arasında gidip gelmesiyle bağlantılı. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki adaylarla parti teşkilatının önerdiği isimler pek örtüşmüyor. Yani İYİ Parti ile ittifak sorununu sonunda aşan CHP’nin de adaylar konusunda kafası karışık... Dolayısıyla da “Ya yanlış yaparsak” tedirginliğindeki Kılıçdaroğlu tam anlamıyla bir aday labirentinde denilebilir. Üstelik de bu sadece büyükşehirler değil, oralardaki tüm ilçe başkan adaylıkları için de geçerli. Zira ilçelerde de mevcut başkan, eski başkan ve parti yöneticileri ile farklı kesimlerden olmak üzere çok fazla aday adayı var. Dahası, CHP’nin kalelerindeki çekişme de seçimi kazanmanın ötesinde oy patlatma iddiasına dönüşmüş durumda. Özellikle de aday adayı olan eski başkanlar açısından. Örneğin, CHP’nin İstanbul’daki kalelerinden Kadıköy’de Selami Öztürk ve Şişli’de Mustafa Sarıgül’ün tekrar koltuğa talip olmalarını sokaktaki insanlar arasında sorguladığınızda bunu hissediyorsunuz. Zaten bunu kendileri de dillendiriyorlar da...

Haberin Devamı

Tabii bu Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki aday labirentinin bir boyutu bunun bir de CHP’nin 2014’deki geçen yerel seçimde az farkla kaybettiği Üsküdar, Eyüpsultan ve İstanbul’da en az oy aldığı, bir başka deyişle AKP’nin kaleleri olan ilçeler tarafı da var. Ki oralara dönük olarak da gösterilecek adayların diğer siyasi partilerin tabanlarına, seçmen kitlesine ters düşmeyecek nitelikte isim arayışları söz konusu. Niyesini dün konuştuğum bir kamuoyu araştırmacısının şu sözleri çok net özetliyor:

Haberin Devamı

“İstanbul’da Esenyurt’u, Küçükçekmece’yi, Üsküdar’ı kaybederseniz, büyükşehiri alamazsınız. O nedenle de tüm adaylar kritik ve çok önemli. Çünkü Türkiye’de son yıllarda seçimlerde büyükşehirlerde öyle yerler var ki yarım puanla, bir puanla kazanılıyor, kaybediliyor. Onun için buralarda ilçe başkan, belediye meclis üyesi adaylarının doğru isimler olmaması veya olması bir partiye artı bir oy, eksi bir oy getirebilir. Dolayısıyla da kademeli olarak seçimin kaderini değiştirebilir.”

Özetle, Kılıçdaroğlu artık daha fazla gecikmeden hem kendi kalelerinde oylarını artıracak hem de AKP’nin kalelerinden oy devşirecek adayları bulup halkın önüne çıkarmak zorunda. Ki bu sadece belediye başkanlık koltuklarını değil, doğrudan kendi Genel Başkanlık koltuğunu da etkileyecek bir durum. Dolayısıyla da önünde iki yol var. Ya risk alarak toplumsal gerçeklere uygun kafasındaki adayları çıkaracak ya da parti teşkilatının tepkileri ve isteklerini dikkate alarak tercihini yapacak. Yani ya halkın ya da delegenin beklentilerine uygun adım atacak. İlkinde kazanırsa ne âlâ, yoksa koltuk anında sallantıda. İkincisinde ise, varsayalım CHP kaybetse bile, “Sizin dediğiniz adayları seçtik” diye bir süre daha kendi koltuğunu koruması söz konusu olabilir. O da belki...