Dolar

32,5163

Euro

34,7352

Altın

2.489,56

Bist

9.524,59

Kılıçdaroğlu: 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi?

CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Kılıçdaroğlu, 'Eğer ülke bir ekonomik buhranla karşı karşıya ise 19 yılın sonunda 10 milyonlarca kişi işsiz ise milyonun üzerinde üniversite mezunu iş bulamıyorsa, 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi?' dedi.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-02-23 15:44:51

Kılıçdaroğlu: 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer ülke bir ekonomik buhranla karşı karşıya ise 19 yılın sonunda 10 milyonlarca kişi işsiz ise milyonun üzerinde üniversite mezunu iş bulamıyorsa, üniversiteyi bitiren kadınlar evlerde temizliğe gitmek zorunda kalıyorsa oturup düşünmek zorundayız. 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi?" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, herkesin bir gerçeği gördüğünü ve o gerçeğe tanık olduğunu belirterek, 19 yıldır Türkiye'yi tek başına yöneten siyasal iktidarın ülkeyi bugün hangi noktaya getirdiğini sordu. 

"Eğriyle doğruyu ayırmak zorundayız"

Hangi partiden, hangi görüşten olursa olsun, ülkesini, bayrağını seven herkesin, huzur içinde yaşamak istiyorsa bunu sorgulaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Ne oldu da 19 yılın sonunda Türkiye bir ekonomik ve sosyal buhranla karşı karşıya? Hangi ekonomik ve siyasal tercihler Türkiye'yi buraya taşıdı? Bu ekonomik ve siyasal tercihler alınırken Cumhuriyet Halk Partisi'nin pozisyonu neredeydi? Diğer partilerin pozisyonu neredeydi? Hangi siyasal partiler Türkiye'nin geleceğini düşündü ve öneriler getirdi ama hangi siyasi parti 'dediğim dediktir' mantığından yola çıkarak Türkiye'yi bu noktaya getirdi?

Her birimiz ülkemize karşı bir sorumluluk duyuyorsak, ailelerimize karşı, çocuklarımıza karşı bir sorumluluk duyuyorsak aynı sorumluluk içinde ülkenin sorunlarını da evde masaya yatırmak zorundayız, kahvede masaya yatırmak zorundayız, dükkanda masaya yatırmak zorundayız, tarlada masaya yatırmak zorundayız, lokantada masaya yatırmak zorundayız, sokakta, caddede masaya yatırmak zorundayız ve konuşmak zorundayız. Oturup konuşmazsak, tartışamazsak, kimin doğru kimin haksız olduğunu nasıl öğreneceğiz? Aklımız varsa bunu kullanmak zorundayız. Ölçmek ve tartmak zorundayız. Eğriyle doğruyu ayırmak zorundayız. Eğer ülke bir ekonomik buhranla karşı karşıya ise 19 yılın sonunda 10 milyonlarca kişi işsiz ise milyonun üzerinde üniversite mezunu iş bulamıyorsa, üniversiteyi bitiren kadınlar evlerde temizliğe gitmek zorunda kalıyorsa oturup düşünmek zorundayız. 19 yılda ne oldu da Türkiye bu hale geldi? 19 yıl önce konuşmadığımız pek çok sorunu neden 19 yıl sonra konuşmaya başladık? Neden hala ve hala 'dediğim dedik' mantığıyla Türkiye Cumhuriyeti yönetiliyor. Her birimize sorumluluk düşüyor. Sadece Cumhuriyet Halk Partililere, sadece AK Partililere değil. Bu ülkede sandığa giden ve oy kullanan her vatandaşa sorumluluk düşüyor."

"Tasarruf yapacaksan saraydan başlayacaksın"

Eğitim sisteminin durumunun kötü olduğuna yönelik değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılın Türkiye'sinde 2 milyon 658 bin 40 öğrenci EBA'da eğitime ulaşamıyorsa ne sınavı yapılacağını sordu. "19 yıldır eğitimde tasarruf yapıyoruz." dendiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Arkadaş sen tasarruf yapacaksan saraydan başlayacaksın tasarrufa, çocuğun eğitiminden değil. Devleti yönetmek sıradan bir olay değildir. Devleti yönetmek sorumluluk üstlenmek demektir. 'Ben devleti yönetirim, dilediğim gibi yönetirim. Benim hiçbir sorumluluğum yok...' Sorumlu kim? 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti.' Akla ve mantığa bakın. Böyle bir aklı ve mantığı hiçbir siyasi kitap yazmamıştır. Hiçbir bilim insanı da böyle bir düşünce içinde olmamıştır. Devleti yöneteceğim, kararları ben alacağım, yanlış kararlar olduğu zaman 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti sorumludur...' Peki sen? 'Benim hiç bir sorumluluğum yok. Pirüpak, tertemizim ben.'"  

"Ne işimiz vardı Suriye ile kavgada?"

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde ilk kez, devletin başında olan kişinin, Türkiye Cumhuriyeti'ni beceriksizlikle suçladığını" ileri süren Kılıçdaroğlu, bunu aklın ve mantığın alamayacağını söyledi.

Böyle bir anlayıştan memlekete hayır gelmediğini savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin eğitimde, ekonomide, dış politikada ciddi sorunları olduğunu belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye ile ilişkiler hakkında "Öyle bir hava estirdiler ki, esip gürlediler ki, 'Biz 24 saat içinde Emevi Cami'ne gidip namaz kılacağız, Suriye'yi fethedeceğiz, Suriye'de hiçbir şey olmayacak.' Ne oldu? 3 milyon 600 bin Suriyeli bizim camilerimizde namaz kılıyor şimdi. Bunu yapan bir siyasi irade, nasıl milletin önüne çıkıyor, nasıl kalkıp dostluk, kardeşlik, barıştan söz edebiliyor? Ne işimiz vardı Suriye ile kavgada?" sözlerini sarf etti.

Vatandaşlar, şehitler, çiftçiler, emekliler adına "Suriye'ye girdiniz? 3,6 milyon Suriyeli geldi, 40 milyar dolar harcardınız? 40 milyar dolar esnafa harcansaydı, ne olurdu? Sanayiciye 'yatırım yap' diye verilseydi ne olurdu?" sorularını yönelttiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ülke abad olurdu." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, ülkeyi yönetenlerin doğrulara tahammül edemediklerini öne sürerek, "Dillerinden hakareti ayırmıyorlar. Günlük yaşamları içinde bile Allah bilir birbirlerine hakaret ediyorlar. Devlet böyle yönetilmez, akılla, mantıkla, bilgiyle, erdemle, hoşgörüyle yönetilir; intikam duygusuyla yönetilmez. Devlette intikamı egemen kılarsanız, devlet, devlet olmaktan çıkar. Devletin dini adalettir. Defalarca söylenmiş bir sözdür bu. Adaletin olmadığı yerde hangi devletten söz ediyoruz?" diye konuştu.

"Hava Harp Okulu öğrencileri yıllardır hapisteler"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılın Türkiyesi'nde birleştirilmiş sınıflar, ikili eğitim olduğunu belirterek, konu eğitime gelince iktidarın "para yok." dediğini söyledi.

Bir kişinin iradesiyle devlet yönetilirse Türkiye'nin bu hale geleceğini, bugünkü tablonun da bunu gösterdiğini savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kim adaletsizliğe uğradıysa, bizi sevsin veya sevmesin, bizim yanımızda olsun veya olmasın, ona destek vermek, onun hakkını, hukukunu korumak zorundayız. Hava Harp Okulu öğrencileri yıllardır hapisteler. 15 Temmuz'dan sonra içeri alındılar. Askeri kampta eğitim yapıyor öğrenci bunlar. 15 Temmuz akşamı bindiriyorlar otobüse, komutanları talimat vermiş, öğrenci 'Komutanım seni dinlemiyorum.' diyebilir mi? Hayır, askerliğin kuralı vardır. Şimdi Hava Harp Okulu öğrencileri müebbet hapisle yargılanıyorlar. Bazı komutanları 15 yıl hapis. Söylüyorlar, 'Bize emri veren komutanı mahkemeye çağırın, tanık olarak dinleyin.' Hakim reddediyor. 'Mağdur vatandaşlar var, çağırın, öğrenciler olarak onlara bir şey yaptık mı?' Çağırıyorlar, 'Hava Harp Okulu öğrencilerinden bir zarar görmedik.' diyorlar. Hiçbir olumsuz eylemde bulunmadıklarını söylüyorlar. 'Ama ben bunları mahkum edeceğim.' Bunları müebbete mahkum ediyorlar. Dava görüşülüyor. Aynı pozisyonda olan bazı askeri okullarda hakim diyor ki, 'Bunlar öğrenci, cezayı vereceksen komutana vereceksin. Kaldı ki öğrenci ne zamandan beri darbe yapma gücüne sahip olabilir?' Onları berat ettiriyor. Bunlar 35-40 kişilik koğuşlarda yatıyorlar, aileleri ve bunlar da perişan. Kim haksızlığa uğrarsa biz onların yanında olacağız."

 "Teröre karşı durmak da bizim temel görevimizdir"

Kemal Kılıçdaroğlu, terörü Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan, bu topraklarda babasının ve dedesinin mezarları olan hiç kimsenin savunamayacağını vurguladı.

Terörü bir insanlık suçu olarak değerlendirdiklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, masum insanların öldürülmesinin asla kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Bu sadece bizim ülkemize özgü bir şey de değil, terör dünyanın neresinde olursa olsun insanlığın ortak tavır takınması lazım. Teröre karşı ortak mücadele edilmesi, ortak bir davranış sergilenmesi lazım. Terör, kimden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin bir insanlık suçudur, teröre karşı durmak da bizim temel görevimizdir." şeklinde konuştu.

İktidar teröre karşı durduğunda itiraz etmediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"(Mücadele edeceğiz, yurt dışına gideceğiz.) dediler de karşı çıkan oldu mu? Hayır. Teröre karşı mücadele ciddi bir olaydır, sıradan bir olay değildir. Yurt dışı destekçileri olabilir. Yurt dışı destekçileri var ve finans kaynaklarının büyük bir kısmı oralardan sağlanıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne düşen temel bir görev var. Terörle mücadelede en etkin araç, terör örgütünün finans kaynaklarını kesmektir. Bu yapıldı mı, bu konuda çaba harcandı mı? Terörle mücadele etmek, sadece teröristi öldürmek demek değildir. Bu çözmüyor olayı. 40 yıldır yapıyoruz bunu zaten. Terörün beslendiği bütün kaynakları kesmek zorundasınız ve bunun için uluslararası arenada mücadele etmek zorundasınız."

"İstanbul seçimleri, şehitlerimizden daha mı önemliydi?"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Gara'daki operasyona ilişkin iktidar tarafından TBMM Genel Kurulunda yapılan bilgilendirmenin aynısının, kendisine de yapıldığını anlattı.

Bu konuda iktidara, geçen haftaki CHP TBMM Grup Toplantısında 5 soru yönelttiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "5,5-6 yıldır bunlarla neden ilgilenmediniz? 13 kişi terör örgütünün elinde, neden ilgilenmediniz? Soru haklı, makul. Terör örgütünün elebaşından gittiniz, mektup aldınız, 'İstanbul seçimlerinde bize oy verin.' diye. Kardeşim, kendi seçimin için 'oy ver.' diye mektup alıyorsun da neden 13 kişinin hayatını kurtarmak için mektup almıyorsun? Ben bu soruyu sormak zorundayım, sormazsam görevimi yapmış olmam. İstanbul seçimleri, şehitlerimizden daha mı önemliydi?" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, eski ABD Başkanı Donald Trump için "dostum" ifadesini kullandığını savunan Kılıçdaroğlu, "Papazı verirken, deseydin, 'Ben sana papazı veriyorum, bizim de 13 vatandaşımız var terör örgütünün elinde, bir telefon edersen onlar da bize teslim etsinler.' Diyebilir miydin? Diyebilirdin. Niçin aklına gelmedi? Bu soruyu sormak zorundayım." sözlerini sarf etti.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, PKK tarafından Gara'da şehit edilen vatandaşlar için insan hakları örgütlerinden yardım talep edebileceğini öne sürerek, "Rehinelere zarar verilmemesini, Türkiye'ye teslim edilmesini isteyebilirdin. Açık yüreklilikle yapabilirdin ama yapmadın. Niye yapmadın?" dedi.

"Gara'daki operasyonun sorumlusunun Erdoğan"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söz konusu operasyonun başarısız olduğunu söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Gara'daki operasyonun sorumlusunun Erdoğan olduğunu iddia etti. Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Asker siyasetin emrinde, 'Operasyonu şöyle yapacaksın.' demişler, gitmiş yapmış operasyonu. 2 yüzbaşımız, bir askerimiz ayrıca şehit oldu. Kamuda görev yapmış hiçbir asker, hiçbir görevli böyle bir operasyonu kabul etmiyor. Bu yanlış bir operasyon. Bunu söyledik, bir sürü hakaret. Bu sorulara hala cevap almış değilim. Bana hakaret edeceğine, millet bu soruların cevabını bekliyor Beyefendi. Çık bu soruları cevapla. Cevap veremiyorsun. Daha acı olanı ise 'Bu operasyonun sorumlusu, elbette, cumhurbaşkanından bakanlarından tüm mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir.' diyorsun. 'Hepimiz sorumluyuz.' diyor. İyi de biz, yeni doğan çocuk, bakkal, manav, simitçi niye sorumlu? Onlar mı devleti yönetiyor? Anayasada hüküm var, gayet açık, 'TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başkomutanlığını temsil eder.' Kim? Erdoğan temsil ediyor. Ortalıkta gezmiyor muydu afili afili, 'Ben başkomutanım.' diye. Başkomutan olarak talimatı sen verdin, ben vermedim talimatı. 'Başarısız oldum.' diyorsun. Niye başarısız oldun, açıkla bunu. Açıklamıyorsun. TSK'nin kullanılmasına Erdoğan karar verir, ben karar veremem. Anayasa öyle diyor. Kendi sorumluluğundan kaçıyor. Mısır'da öldürülen Esma için ağladı, ağlayabilir, 16 şehidimiz için güldü, vallahi billahi aklım almıyor. Ben bunları söyleyince de ağza alınmayacak bütün hakaretleri yapıyor. Devlet yönetilmiyor."

128 milyar doların "buharlaştığını" savundu

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, ekonomide de devletin yönetilemediğini savundu.

"Damadı ekonomiden sorumlu bakan, Türkiye Varlık Fonuna da başkan yardımcısı yaptı. Hazine'yi, Merkez Bankasını teslim etti. Yönetiyor ama yönetemiyor.  Erdoğan'dan talimat alıyor, gereğini yapıyor. Kayınpeder damat götürüyorlar." diyen Kılıçdaroğlu,128 milyar doların satıldığını, Merkez Bankasının kasasındaki 128 milyar doların "buharlaştığını" iddia etti.

Kılıçdaroğlu, 128 milyar doların kime satıldığı sorusuna şu ana kadar cevap verilemediğini ifade ederek, bununla ilgili Meclis Araştırma önergesinin, kendisine "milliyetçi" denilen parti ve AK Parti'nin oylarıyla reddedildiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, 899 milyar liralık bu tutarın, sıradan bir rakam olmadığını kaydederek, gittiği yerlerde çiftçi, esnaf, simitçi, manav, emekliye sorduğu, "128 milyar dolardan sana bir şey düştü mü?" sorusuna, "Hayır" yanıtını aldığını anlattı.

 "128 milyar dolar nereye gitti?" sorusunun sorulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Damat yok ortada. Damadı görevden aldı. Damadın görevden alınışını açıklayacak televizyon, gazete bulamadılar. 128 milyar dolar sorulunca, damadı savunuyor Erdoğan. 'Damadın başarılarından kuduruyorlar, çıldırıyorlar' diyor. Ne başarı ama. 128 milyar doları peşkeş çekeceksiniz bir avuç tefeciye; başarı. Peki başarıysa niye görevden aldın? Alma görevden. Başarıysa 128 milyar doları senin talimatınla bir avuç insana peşkeş çeken Merkez Bankası Başkanı'nı niye görevden aldı? Onu da almasaydın. 128 milyar doların hesabını sorunca da kıyamet kopuyor; 'Neden bunu soruyorsunuz, bizi kıskanıyorsunuz' diye. Vallahi kıskanmıyoruz, niye kıskanalım, kıskanılacak bir şey mi yaptınız?  Bu milletin Merkez Bankasında biriktirdiği 128 milyar doları ne yaptın Sayın Erdoğan? Kime verdin? Bir daha soruyorum. Sormadığımız zaman görevimizi yerine getirmiş, vatandaşın hakkını hukukunu korumuş olur muyuz? Bir Allah'ın kulunun çıkıp bize açıklaması lazım. Hadi bana açıklama, manava, bakkala, sanayiciye, bir sürü kuruluş var onlara, esnafa açıkla. '128 milyar doları esnafa, çiftçiye, sanayiciye verdik' de. Bakalım onlar ne diyecek? 

 Öyle bir noktaya geldik ki yönetim artık güven vermiyor. Plağı değiştirdiler şimdi faizi yükseltiyorlar. İster faiz ister dolar yükselsin ikisinden de kazanan tefeciler. 128 milyar doları da tefecilere verdiler. Döviz yükselmesin diye 128 milyar doları heba ettiler. Ağrıma giden de şu: Şu 128 milyar doların 50 milyar dolarını Tank Palet'e verseydiniz, Katarlıları oradan çıkarsaydınız daha iyi olmaz mıydı? 128 milyar doları kimseyi vermediler ama yandaşa gelince bunlardan daha bonkörü yok."

"Esnafa gelince aslan, bunlara gelince kedi"

İstanbul Havalimanının 2018 ve 2019'un 18 milyar liralık kira bedelinin daha önce ertelendiğini şimdi de  2020-2021'in kira bedelinin ertelendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Biz ödemeyeceğiz kira bedelini" dendiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Esnafa gelince aslan, bunlara gelince tipik bir kedi." dedi.

Kılıçdaroğlu, 1 milyon 300 bin esnafa 7 milyar lira verildiğini, 4 kişinin sadece kira ertelemesinin 36 milyar olduğunu belirterek, esnafa, "Bunlara gidip oy verirsen iki elim iki yakanda olur." diye seslendi.

Türkiye'deki esnaf kadar sıkıntı yaşan başka hiçbir esnaf bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "O kadar ileriye gittiler ki, 4 kişi 'Kira ödeyeceğiz ama paramız yok' diyor.  Bunlardan biri, 'Şartlar uygun olursa Kanal İstanbul ihalesine de katılmak isterim' diye açıklama yapıyor. Hortum üzerine, soygun üzerine kurulan bir şirket yapısı. Türkiye'nin en büyük ihalelerini almalarına rağmen neden bunların kira borçlarını erteliyorsunuz? Esnafınkini 5 ay ertelediler, üzerine bir de cari faiz eklediler." diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sandığın bugün veya yarın, ne zaman olursa olsun önlerine geleceğini dile getirerek, demokratik yollarla, dünyaya örnek olacak şekilde, halkın başına bela olan bir siyasal iktidarı göndereceklerini savundu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştireceklerini vurgulayarak, "Farklı görüşleri olan siyasi partilerle beraber, demokrasiyi savunan dostlarımızla beraber bir dikta yönetimini sandıkta yeneceğiz ve onları göndereceğiz." ifadelerini kullandı. 

"O kadar akıllı bir virüs yok"

AK Parti kongrelerinin yapıldığını, "lebalep" dolu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Orada Kovid hiç olmuyor. Bu Kovid kadar akıllı bir virüs yok. O kongrelere gitmiyor ama kahveci dükkanını açtığında, Kovid oraya gidiyor. Bunun tespitini Erdoğan yapıyor. 'Kovid size gelebilir, aman ha dikkatli olun. Ama bizim kongreler lebalep dolu, burada Kovid olmaz' diyor. Akla, mantığa bakın. Esnaf perişan. Bari HES koduyla gelsinler, lokantayı açsınlar. Kongreye gidiyorsunuz lebalep dolu ama iki kişi lokantada yemek yediğinde 'olmaz' diyorlar. Bu herhalde bir yerde vatandaşın hafızasında duracak." diye konuştu.

Bu güzel ülkeye beraber huzuru getireceklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, A, B, C partili, hangi partiden olursa olsun hep beraber, birlikte bütün zenginlikleriyle huzur içinde yaşayacaklarını söyledi.

Esnafın, çiftçinin faiz borçlarını sileceklerini, öğrencilerin kredi borçlarını sıfırlayacaklarını kaydeden Kılıçdaroğlu,  "Bu ülkeye hizmeti gerçek anlamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yapacağız, hortumculara değil. Hortumcular 19 yıl yeteri kadar beslendiler. O hortumcular ülkeye yatırım değil, paralarını yurt dışına götürdüler. Onların paraları Londra, Katar, Malezya, vergi cennetlerinde. Onlar parayı Türkiye'de kazanıp yurt dışına gönderiyorlar. Hangi esnaf parasını yurt dışına götürüyor?" değerlendirmesinde bulundu.

"Ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı, DMO'ya fatura edildi mi?"

Kılıçdaroğlu, Sinovac'ın Türkiye getirilişinde iktidara yakın bazı şirketlerin aracı olduğu iddialarına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, "Bu doğru değil. Biz anlaşmamızı doğrudan Sinovac'ın kendisiyle yaptık. Devlet Malzeme Ofisi (DMO) ile Sinovac arasında herhangi bir aracı yoktur." yanıtını verdiğini belirtti.

Keymen İlaç Sanayi ve Ticaret AŞ'nin aracı olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, 9 Şubat 2021'e kadar 10 milyon 162 bin 123 doz aşının, Türkiye'ye getirildiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, bunlar için DMO'nun Keymen'e 121 milyon 945 bin 476 dolar ödediğini ifade ederek, "31 Aralık 2020'de Esenboğa gümrüğünden aşılar geçiyor. Gümrük Müdürlüğünden geçen doz aşı miktarı 1 milyon 342 bin 298. Bu doz aşı gümrükten Keymen tarafından çekiliyor, DMO'ya  faturalanıyor.  Gümrükteki beyana göre, 1 milyon doz aşı için ücret alınmıyor. Yani 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz. Sayın Bakan'a ve Erdoğan'a soruyorum: Ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı, DMO'ya her dozu 12 dolardan fatura edildi mi edilmedi mi?" diye sordu.

Bu arada toplantıyı, yerel seçimler öncesinde CHP'den istifa eden ve partisine yeniden katılan Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu da izledi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Haber Ara