Etrafımızda oluşan amansız bir husumet cephesine rağmen, Türkiye kararlılıkla yoluna devam ediyor. Kovid-19 salgınının bir an önce atlatılmasının en garantili yolu olan aşı çalışmalarından çok güzel haberler geliyor. Yıl sonunda veya önümüzdeki yılın başında milli aşımızın devreye girebileceği anlaşılıyor. Bizim bu sırada maske, mesafe ve temizlik kurallarına tavizsiz şekilde devam etmemiz gerektiğini, zannediyorum bu ülkede artık bilmeyen ve anlamayan kalmamıştır.

YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ

Karadeniz’de bulunan doğal gaz rezervi 405 milyar metreküp olarak yeniden revize edilmiştir. Bu da çok güzel ve bizim yolumuzu açacak bir haberdir. Kaldı ki, sondaj gemilerimiz bakım hizmetleri dışında hem Karadeniz’de, hem Akdeniz’de sahadadır ve yeni keşif haberlerinin gelmesi çok yüksek ihtimaldir. Akdeniz demişken, Yunanistan’ın sırtını dayadığı ağababaları ile birlikte azgınlıkta bir milim geri adım atmadığını ibretle izliyoruz. Dolayısı ile bizim kendi yolumuza kararlılıkla devam etmemiz, sondaj ve sismik araştırmalarda daha önce belirlediğimiz ve ilan ettiğimiz sahalarda kesintisiz biçimde faaliyet sürdürmemiz şarttır. Bunun yapıldığını büyük bir memnuniyetle görüyoruz. Aynı şekilde Ege’deki hak ve hukukumuzu da tavizsiz bir şekilde koruyoruz ve koruyacağız. Libya’da, Suriye’de yine varlığımızın, güvenliğimizin ve menfaatlerimizin gereğini her ne pahasına olursa olsun yapıyoruz. İçeride veya dışarıda bu yaptıklarımızdan rahatsızlık duyanlar istedikleri kadar kudursunlar, değişen bir şey olmayacaktır.

ERMENİSTAN’IN AKIBETİ DEĞİŞMEYECEK

Azerbaycan’ımızın terörist ve katil devletçik Ermenistan’ın Karabağ’daki işgaline son vermek için başlattığı harekâtın geldiği aşama bizim için ayrı bir heyecan oluşturuyor. Ermenistan’ın işgalci, soykırımcı, bebekleri, sivilleri katleden savaş suçlusu olduğunu artık bütün dünya görmüştür. Sessiz kalmaları, hatta başta Minsk Üçlüsü denilen miskinler ABD, Rusya ve Fransa olmak üzere, Türk düşmanlarının Ermenistan’a silah vermeleri, yardımda bulunmaları nasıl bir kalleşlikle karşı karşıya olduğumuzu net biçimde ortaya koymaktadır. Ermenistan’ın bu kan emicilere güvenerek sivillere yönelik kahpe saldırılarına devam etmesi, sadece vereceği kayıpların artmasından, ödeyeceği bedelin ağırlaşmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır. Yeni ateşkes ilanlarının hiçbir işe yaramayacağı ve Azerbaycan’ın artık bu oyunlara gelmeden, Karabağ’ın azatlığını bir an önce sağlamak için bütün imkânları ile yoluna devam etmesi gerektiği net olarak ortaya çıkmıştır.

TARİHİ KARAR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya çıkan sonuç, dünyanın neresinde olursa olsun Türk milletinin kendi güvenliği, kendi özgürlüğü ve geleceği için yapamayacağı hiçbir şeyin olmadığını bir defa daha ortaya çıkarmıştır. Bütün kirli oyunlara, Sorosçuların destek ve gayretine, iş birlikçilerin, satılmışların, bozguncuların sinsi ve karanlık planlarına rağmen, Kıbrıs Türkü Ersin Tatar’ı seçerek tarihi bir karar vermiştir. Adanın Rumlara teslimi için hevesli olan, toprak dâhil her türlü tavizi verebileceğini ilan eden Mustafa Akıncı denilen adam tarihin çöplüğüne yollanırken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız, özgür ve ayrı bir devlet olmasının yolu sonuna kadar açılmıştır.

ENOSİS HAYALLERİ BİTTİ

Kıbrıs milli bir davadır. Kıbrıs Türklüğü, toprak vererek çözüm arayanların KKTC’nin geleceğinde yerinin olamayacağını, verdiği kararıyla birlikte bütün dünyaya göstermiştir. Bu seçim sonuçlarından kimlerin rahatsız olduğuna bakmak, ne olup bittiğini anlamak için fazlasıyla yeterlidir.

Türkiye ve Türk milleti ile hesabı olanların alayı neredeyse yas ilan etmişlerdir. Sadece bu kadarı bile Kıbrıs Türkü’nün ne kadar doğru ve isabetli bir karar verdiğini anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yeterlidir. 50 yıldır müzakereler sürmektedir ve bir adım mesafe alınamamıştır. Bunun sebebi her türlü uzlaşmaya kapalı, adil, kalıcı ve kapsayıcı bir barış istemeyen, adanın tamamına göz dikmiş olan Rum tarafıdır. Rum’un ENOSİS hayalleri tamamen bitmiştir. Kapalı Maraş bölgesinin kısmi açılması çok isabetlidir, temennimiz ve beklentimiz kalan kısımlarının da artık Kıbrıs Türklüğüyle buluşturulmasıdır.

HERKES KENDİ YOLUNA

KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı elbette müzakerelerden kaçmayacaktır. Kurulacak müzakere masasına Rumlar iyi niyetle ve ön yargısız gelirlerse, hakkaniyetli, adil ve eşit bir çözüme rıza gösterirlerse mesele kalmaz. Aksi hâlde bu tiyatroyu daha fazla sürdürmenin bir anlamı kalmayacaktır. Masalarda vakit geçirmek yerine, herkes kendi yoluna gitmelidir. Federasyon modeli üzerinde yürüyen görüşmelerin sonuç vermediği ortadadır. Eşit ve egemen iki devlet seçeneği yegâne çözüm olarak önümüzdedir.

KIBRIS TÜRK’TÜR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, aynı zamanda Türkiye’nin varlığının ve geleceğinin teminatıdır. Akdeniz’deki gözümüz, kulağımız, elimiz ve kolumuzdur. Tarihi bir gerçek olarak da Kıbrıs Türk’tür ve her zaman Türk kalacaktır. Büyük acılar yaşanmış, büyük sıkıntılara katlanılmış, işkenceler, kanlı Noeller, ızdıraplı yıllar ve verilen şehitlerle birlikte ağır bedeller ödenmiştir. Kıbrıs Türklüğü, geleceğini kendi iradesiyle tayin etmiştir ve geçmiş acıların tekrar yaşanmamasından yana tavır koymuştur. Şimdi sıra bunun gereğinin yapılmasındadır.