havadurum

Kepez'in eski simalarından Çamer'le tarihe yolculuk yaptık

3824

 Yılların Kepezlisi, maraton koşularının Kepezli şampiyonu Çamer, hayatını, Kepez’i anılarını… anlattı. Halen Gazetemiz Çanakkale OLAY’da  yazarlık yapan Çamer, spordan sanata, siyasetten kültürel yazılara… yılların verdiği birikimle yazmayı sürdürüyor. Tarafımızdan sorulan soruları samimiyetle yanıtlayan Çamer, doğup büyüdüğü Kepezle ilgili; “Kepez’imizin daha etkin bir ekonomik ve toplumsal işleyişe kavuşturulabilmesi hiç kuşkusuz kentsel altyapının daha da geliştirilmesine bağlıdır. Yine hiç kuşkusuz; bir kentte sağlıklı bir yaşamın ön koşulu, temiz ve yeterli su sağlanmasıdır” dedi. 

Çamer sorularımıza şu cevapları verdi;
 
•Turgut Bey bültenimiz ‘Halkın Sesine’ kendinizi tanıtır mısınız?
Hemşerinizim.. 24 Eylül 1948’de Kepez’de doğdum. Ama nüfus cüzdanımda 15 Mart 1949, doğum yeri İstanbul yazıyor. Babam İstanbulluydu, 1947’de Kepezli Münevver Hanımla evlenmiş. Ayrıca babam Çanakkale’nin sipariş üzerine mobilya yapan ilk ustasıydı. Mobilyacılar Marangozlar Derneği başkanlığı da yapmıştı. Babamı yitireli 28, annemi yitireli 25 yıl oldu. Mekanları cennet olsun, ışıklar içinde yatsınlar. Babam ben doğduktan 3.5 ay sonra Ocak ayının ilk haftasında malzeme almak için İstanbul’a gittiğinde nüfus kağıdımı çıkartıyor. Nüfus memuru; “Bu oğlan çocuğu, askere gidecek Mart celbi var” diyerek 15 Mart 1949 İstanbul yazıyor.  Oysa ben dedem Hakkı Erdem’in Kepez’de ki köy evinde dünyaya gelmişim. Babamın atölyesi o zaman Kepez Meydanında; şu anda Eczane ve Kasap dükkanlarının olduğu yerdi. Komşumuz Cemal Acar’dan kiralıktı, bitişikteki kuruyemişçinin olduğu yer de evimizdi.
 
 
•Kepez’in dünü ve bu gününü sizin gözlemlerinizden aktarmak istiyoruz. Şüphesiz özgeçmişinizle birlikte… Neleri anımsıyorsunuz?
“Ben Kepez İlkokulunda 3.sınıfa kadar okudum. 4. ve 5. sınıfı Çanakkale’de İstiklal İlkokulunda.. Ortaokul ve Liseyi Çanakkale’de okudum. Babam o yıllarda atölyesini Çanakkale’ye taşımıştı. Çanakkale’de ki ilk atölyesi İş Bankasının olduğu yerde, ikincisi kırtasiyeci Sırrı’nın dükkanının yanında, üçüncüsü de Yalı Camiinin yanındaydı. Evimiz Kepezde... Kepez’in nüfusu o zamanlar 600-700’dü. Yaklaşık 200-250 haneydi. Bulgaristan’ın Filibe kentinden 93 muhacirleri olarak gelen 27 hane ile kurulmuş Kepez… Neredeyse herkes birbiriyle akraba. Şimdi o Kepez Türkiye’nin en büyük ve nüfusça en kalabalık beldesi. Çanakkale’nin birçok İlçesinden büyük… Nerdeen nereye!.. Kepez köy iken yardımlaşma komşuluk ilişkileri, misafirperverlik bambaşkaydı. Kepez-Çanakkale arasındaki yol asfalt değildi. Köye başka köyden ya da yerlerden gelenlere köy odasına imece usulü yemek götürülür, yemekten sonrada gelen konuklar köy odasında yatarlardı. Ayda bir Kepez gazinosunda Türk filmlerini izlerdik. Seyyar sinemanın geldiğini hoparlörle köyü dolaşan kamyonetten duyardık. Gazinoda sandalye kalmayınca evlerden getirirdik.  *Babam İstanbul çocuğu olduğu için köy yaşantısına hep özlem duymuş olmalı ki mobilyacılığın dışında neler nelerle uğraştı; “Arılar, inekler, düveler, danalar, civcivler, tavuklar, ayva fidanları, at arabaları vb.” Kız kardeşim benden 3.5 yaş küçük olduğundan bütün bu uğraşlar annemle bana kalıyordu. Çıraklık çobanlıkta bendeydi…  Anılara devam edersem sayfalarınız yetmeyebilir! Son 3 yıldır Çanakkale’de rastladığım ortaokul ve lise arkadaşlarımın baskısına maruz kalıyordum. Bana “Turgut çok renkli yaşanmışlıkların oldu. Spor, sahne sanatları, müzik, siyaset gibi.. Yaşın 70’e dayandı, öbür tarafa gitmeden! Bu hayatını bir oto biyografi anı kitabı haline getirmezsen sana – varsa - hakkımızı helal etmeyeceğiz” diye tepki gösteriyorlardı. Nihayet bu yıl Şubat ayında başladım yazmaya… Hiç kuşkusuz bir insanın ne zaman doğacağı bellidir, ama bir kitabın ne zaman yayımlanacağı ve ne zaman okurla buluşacağı belli değildir. İzninizle burada keseyim de sizlerde kitabımı merakla bekleyin!”
 
•Turgut Bey hiç olmazsa arkadaşlarınızın söz ettiği renkli faaliyetlerinizden başlıklar halinde kısaca bahsedemez misiniz? Bültenimizi okuyanlar sizi daha yakından tanımış olurlar.
Sorunuzu yaşanmışlık sırasına göre ve ayrıntıya girmeden yanıtlamaya çalışayım. Yıl 1957 -  Kepez ilkokulu bahçesinde diktiğim fidan şu anda koca bir ağaç olarak ayakta... Eski belediye binasının karşısındaki otobüs durağının yanındaki ağacı ben dikmiştim. Yani bana kimse bir ‘dikili ağacı yok’ diyemez! Diktiğim fidanla çekilen fotoğrafımı kitabımda kullanacağım. YIL 1958 - Kepez Gazinosunda masaların yan yana getirilerek üzerine serilen çuha ile yapılan tiyatro sahnesinde oyuncuydum. Dede rolündeki Korkmaz Sezgin’in torununu oynuyordum. Sahne tozunu ilk orada yuttum!.. Yıl 1964 –Kepez Spor Futbol Takımının oyuncusuyum. Yıl 1967 -  Milliyet Gazetesinin düzenlediği “Liseler Arası Müzik Yarışmasında” Lisenin solisti idim. Yıl 1970 – 1971 : İki yıl üst üste Ankara’da Üniversite ve Yüksek Okullar Arası Atatürk Koşusunu kazandım. Yıl 1973 – Atletizm dalında; 5000 metre pist yarışında ve 10.000 metre kros yarışında Türkiye Şampiyonu oldum. (1967 – 1973 yılları arasında 25 kez yurt dışında Milli Forma ile yarışmalara katıldım. Avrupa’da Norveç ve İngiltere hariç görmediğim ülke yok. CENTO Kupası Atletizm Yarışmaları için Tahran’a da gitmiştim.) Yıl 1974 – Ankara’da Abidinpaşa Lisesinde Kimya Öğretmenliği. Yıl 1976 – CHP Programı Komisyon Üyeliği. Yıl 1976 – 1979: Ankara’da  Erkunt Otomotiv Sanayi A.Ş.’ de Kalite Kontrol Laboratuvar Şefliği. (Şimdi Erkunt Sanayi Traktör üretiyor), Çimento Sanayiinde Bilirkişilik.  Yıl 1978 – Sosyal Demokrat Kimya Mühendisleri Ankara Şubesi Başkanlığı. Yıl 1979 – 1999 : Sağlık Bakanlığı Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinde Analitik Toksikoloji Laboratuvarlar Sorumlusu ve Hıfzıssıhha Merkezi Başkan Yardımcılığı. Yıl 1983 – Milletvekili seçimlerinde Çanakkale Bağımsız Milletvekili adayı. Yıl 1987 – Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP)’den Çanakkale’de 2. Sıra Milletvekili adayı. Yıl 1994 – Demokratik Sol Parti (DSP)’den Çanakkale Belediye Başkanı Adayı. YIL 2001 – 2008 : Mümtaz Soysal’ın Genel Başkanı olduğu Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP)’de Kurucu Üyelik, Parti Meclisi, MYK Üyeliği yaptım. Ayrıca; Örgütlenme, Program ve Tüzük Komisyonu Üyesiydim.  15 yıldır Çanakkale Olay Gazetesinde (bila ücret) Ankara Mektubu Logosuyla köşe yazarlığı yapmaktayım. Toplum bilinci yaratma adına toplumsal bir görev üstlenmiş olarak yazarlığı sürdürüyorum.
 
 
• Gerçekten de çok çeşitli alanlarda renkli yaşanmışlıklarınız olmuş. Politik kimliğinizi  daha da ayrıntılı öğrenmiş olduk.. Peki sizce başarılı yerel yönetici nasıl olunur, ya da nasıl olmalıdır?
“Bu sorunuzu Belediye Yasasından söz ederek yanıtlamak istiyorum. *Bakınız; 1930’ların Belediye Yasasında, belediyelere kütüphane, okuma salonları, müze, sinema, tiyatro kurmak, meslek kursları çırak ve ev kadını okulları örgütlemek, festivaller ve panayırlar düzenlemek, bando, müzik ve spor çalışmaları yapmak, düşkün ve yoksulların korunmasıyla ilgili faaliyetlerde bulunmak gibi çok çeşitli görevler verilmişti. *1950’ler sonrasının hızlı kentleşmesinin baskısıyla, bir yandan kaynakların kısıtlılığı öte yandan da belediyecilik anlayışlarının sığlığı nedeniyle yukarıda değindiğim faaliyetler hızla daraltılmıştı. *1973’ler sonrasında, belediyeler bu görevlerine yeniden sahip çıkmaya başlamışlar ve özellikle “Sosyal Demokrat Belediyecilik” halkın sorunlarının “Yerel Demokratik Karar Süreci” içerisinde çözümlenmesini esas almıştır. Şimdilerde de yerel yönetimler giderek halkın yaşamında yerini ve ağırlığını daha da arttırıyor. Her alanda halkla beraber ve halk yararına hizmetlere odaklanıp; kavgasız, çekişmesiz, proje üreten, insanı merkez alan, güler yüzlü, herkesi kucaklayan, kimseyi ötelemeyen ve yok saymayan; eşitlikçi, özgürlükçü, katılımcı, şeffaf bir anlayışla beldesini yöneten belediye başkanı başarılı olur. *Seçildikten sonra belediye başkanı yalnızca belediyecilikle ilgili konularla gündem olmalı.. Ve bir belediye başkanı yarım yapılan işten dolayı ‘dünyanın en rahatsız insanı olmalı!’ Yani, yerel yöneticiler “mükemmelliyetçi” olmalıdır. “Derman Belediyeciliği” demek Sosyal Demokrat Belediyecilik demekse, başta Eskişehir ve İzmir belediyelerinin projelerinden esinlenmek gerekir. Bence, başarmanın formülü sorunuza verdiğim bu yanıtlardadır. Ayrıca, belediyelerin günlük faaliyetlerini düzenleyen temel hukuk kurallarından asla ödün vermemeleri gerekir.”
 
• Turgut Bey nedir o kurallar biraz açar mısınız?
“Tabi açayım; İmar uygulamaları, Yapı ruhsat ve kullanma izinleri, İfraz ve Tevhit (Ayrılma-Birleştirme), Arazi ve Arsa düzenlemeleri ve parselasyon planları ve işlemlerinde Belediyeler Yasası hükümlerine uyulduğu sürece sağlıklı ve çağdaş bir kentsel yaşamın kurulabilmesi olanaklıdır. Bir başka deyişle; çağdaş şehircilik normlarına uyulduğunda sorun yaşanmaz. *Kepez’imizin daha etkin bir ekonomik ve toplumsal işleyişe kavuşturulabilmesi hiç kuşkusuz kentsel altyapının daha da geliştirilmesine bağlıdır. Yine hiç kuşkusuz; bir kentte sağlıklı bir yaşamın ön koşulu, temiz ve yeterli su sağlanmasıdır. Bu konuda da Belediye Başkanımız Birol Arslan’ın duyarlı olduğunu gözlemliyorum.”
 
• Belediye Başkanımız Birol Bey’le bir temasınız oldu mu?
“Bu soruyu iyi ki sordunuz, az daha unutuyordum. Evet oldu… Kepez plajının bu yıl ki ‘Mavi Bayrak’ töreninde rastlaştık. Plajın karşısındaki evimden çıkıp törene katılmıştım. Kendisine belediye binasından Kepez plajına kadar olan güzergahta gördüğüm eksiklikleri anlatmak istediğimi söyleyince; “Turgut Ağabey mümkünse seni Çarşamba günü bekliyorum”  demişti. 19 Haziran Çarşamba günü kendisini makamında ziyaret ettim. ‘Söz uçar yazı kalır’ kuralına uyarak söyleyeceklerimi 9 madde halinde yazılı olarak sundum. Örneğin; Kepez limanının kapısından Balıkçı Derneği Lokaline kadar giden yolun çok kötü halinden kurtarılması gerektiğini, buranın Kepez’e yakışmadığını kaleme almıştım. Gerçekten 14 gün sonra bu sorun giderildi. Bir kez daha Birol Bey’e bu duyarlılığı için Kepezliler adına teşekkür ediyor ve diğer eksikliklerin de giderileceğini umuyorum.”
 
 
• Başkanımıza 6 ay önce gördüğünüz eksikleri yazılı olarak verdiğinizi söylediniz. Peki şu anda başka öneri ya da istekleriniz var mı?
“İstek demeyelim de önerim olabilir. Şu anda aklıma geliveren iki naçizane önerim; -Tüketicilerin sağlıklı gıdaya erişimi için Kepez Belediyesi Gıda Kontrol Laboratuvarı kurabilir.  -Hobi bahçeleri yapılabilir.  Bizim Kepez’imiz gerçek anlamda bir “Buluşma Noktası” dır. Kepez denildiği zaman akla ilk gelen semboller olmalıdır. Sembollerden biri olmayı ya da “Marka Belde Kepez” olmayı başarmak için “Katılımcı Demokrasi” kültürünün oluşmasını sağlamak gerekiyor.   Yerel seçimler yapılalı 8.5 ay oldu. İzlediğim kadarıyla Kepez’de giderek artan gelişen kültürel faaliyetler hem kentli bilincinin oluşmasını hem de kültürel bütünleşmeyi sağlıyor. Bir Kepez sevdalısı olarak Kepezdeki gelişmelerden sevinç duyuyor ve belediye başkanımız Birol Arslan’a da bu ropörtaj vesilesiyle bir kez daha başarılar diliyorum. *Tüm Kepezli hemşerilerimin yeni yılını kutlar, 2020 yılının sağlıklı, mutlu ve başarılı geçmesini diler, saygılarımı sunarım…”
Kaynak: Kepez Halkın Sesi Bülteni
Paylaş