Bu hafta 2 değerlendirme yapacağım.
Geçen hafta kaleme aldığım yazı sonrası kaymakamın daveti üzerine makamına çıktım. İnebolu'da eğitimle ilgili "Felaket ve Tellalcileri " başlıklı köşe yazımda ki konuları tek tek değerlendirdik.
En son çıkarken konuların genel değerlendirmesi olarak kendisine, eğitimde ki gelinen sürecin sonunu anlattığını ve sonun öncesini daha öncesini, sebebini 1 yıl 2 yıl 3 yıl öncesinin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ve son 8 yıllık başarı grafiğini kendisine sunabileceğimi söyleyerek yanından ayrıldım.
Oradaki konuşmalardan 2 tanesine takıldım.
Bir tanesi 10 ay önce İlçe MEB Müdürlüğüne bir gecelik karar ile vekaleten atanan Mahmut Köseoğlu’nun sağlık sebeplerinden dolayı görevinden istifa etmesi.
21 Ekim 2017 de genel merkez tarafından atanan AKP İlçe Başkanı Mustafa Özay ve yönetiminin ilk icraatı olarak bir gecede MEB Müdürlüğüne getirdiği, sportmen, aktif, aile olarak birçok kişiye örnek olabilecek, kendisinin çok iyi niyetli olduğunu bildiğim Mahmut Köseoğlu sağlık sebeplerinden dolayı istifasını vermesi ilçe kamuoyunun gündemine cuktan oturdu.
Adamın 10 ayda sağlığını bozmuşlar.
4 yıl önce Ticaret Lisesi’nden alınıp MEB Müdürlüğü’ne vekaleten atanan Cihan Aktaş’ı, tam pişti işleri öğrenmeye başladı derken, siyasetin güçlü eli uzanarak bir gecede onu okuluna gönderip, Mahmut Köseoğlu’nu okulundan aldı ve vekaleten ilçe MEB Müdürlüğüne atadı. Mahmut Köseoğlu bu göreve 10 ay dayanabildi. Ve sağlık problemlerini göstererek zamansız atamaların olmadığı bir süreçte istifasını verdi. Atama erki onun yerine tekrardan vekaleten Hüseyin Çakıroğlu’nu atadı.
Elbette bunun bir sebebi var. Bir sorun var ve bu sorunun sorgulanması gerekiyor.
Çok iyi biliyorum ki, siyasi erk ve idari erkin uygulattıkları ile kişinin beyni arasında çatlaklar oluştu. Ve sağlık güme gitti.
Diğer takıldığım konu İlçe Kaymakamının orada bana sorduğu soru ile yıkık vekil Murat Demir'in sorduğu sorunun aynı olması.
İlçe kaymakamı diyor ki, içme suyuna deniz suyu karıştığını gösteren Toplum Sağlığı Kurumu’ndan çıkmış elimde iki tane rapor var, bunları yayınlayabilir misin, ve devam etti bunlar ileride kullanılabilir.
Anında verdiğim cevap şu oldu. “Açıklayın gazetede yayınlayayım”.
Yani, diyor ki belediyeyi eleştirir misin. Bende evet dedim. Yeter ki, açıklayın. Yani şimdiye kadar nasıl ilçe kaymakamının bütün açıklamalarını yayınladı isem bundada elime resmi belge ulaşırsa ve açıklama yapılırsa hiç durmam. Halkın sağlığı önemli ve haberini yaparım.
Ancak raporlar tarafıma verilmedi ve ulaştırılmadı da. Açıklamada yapılmadı.
Şimdiye kadar İlçe Kaymakamı’nın, AKP ilçe Başkanı’nın, AKP Milletvekillerinin, AKP İl Başkanının ilçemizle ilgili hangi konuda olursa olsun her türlü açıklamasını İnebolu Postası’ndan kamuoyuna taşımışımdır. Yeter ki tarafıma ulaşsın. Yeter ki delil sağlam olsun. Belge olsun.
Fakat tarafıma verilmeyen, açıklama ve müdahale yapılmayan içme suyuna deniz suyu karıştığı raporu yıkık vekil Murat Demir’e ulaştırıldı.
Yıkık vekil bana diyor ki ; Bak benim başkanla aramızda hiçbir problem yok, ona bir laf etmeyeceğim, ancak, mesela gücün yetiyorsa, şebeke suyuna deniz suyu karıştığı raporu var, niçin yazmıyorsun. Halkın sağlığının sen de hiç mi önemi yok. Yazamazsın.
Yıkık vekile verdiğim cevap şu oldu; İçme suyuna deniz suyu karıştıysa ve yetkililer buna müdahale etmiyorsa, niye ordalar, niçin müdahale etmediler. Neyi beklediler. Açıklasınlar böyle bir raporu bende yazayım. Neyi açıklamışlar da ben yazmamışım.
Düşünün Değerli İnebolulular. Halkın sağlığının önemine, Halk Sağlığı Kurumu raporuna rağmen müdahale etmeyen, çözüm yolu bulmayan, sıkıntının giderilmesi için DSİ yi yada Özel İdare yada bu konuda kim çözecekse o kurumu devreye sokmayan erk, raporu yıkık vekile ulaştırıyor ve ileride (seçimde) kullanmak üzere bekletiyor. Ve diyor ki sana verirsem yayınlar mısın.
Soruyorum ;Halk Sağlığını burada kim düşünüyor. Cemal İlyasoğlu mu yoksa müdahale etmeyen işin sorumlularımı, ya da bu tür sorunları çözmek için yapılan müracaatları hiçe sayıp çözüm yolunu bulmayanlar mı?
YIKIK VEKİL KÜPLERE BİNDİ
Üç gün önce Yıkık Vekil Murat Demir’in 3 yıl önce verdiği şeref sözüne rağmen ortada hiçbir şey yapılmadığını gösteren bir videoyu paylaştım. Olan oldu. Her şeyin sorumlusu ben oldum. Sanki ortada balıkçı barınağı varmış gibi yıkık vekil bastı cayırtıyı.
Bir vekilin ağzına yakışmayan Ulan, dangalak, mahluk, haysiyetsiz, şerefsiz gibi kelimeler kullandı. Öncelikle bu kelimeler kullanana aittir. Benim terbiyem müsaade etmiyor. Ama onun ağzına yakışıyor ki her alanda kullanıyor. Bu kadarsınız. Eleştiriye tahammülünüz yok.
Ancak bir konu var. Yıkık Vekil Murat Demir’e Karayolları Bölge Müdürü ile Zafer yolu caddesini taş yığınları ile doldurup 2 metrelik duvar çekerek İnebolu’ya gelenlerin ayağını başka yere kaydırırdınız, şeklinde ki yazıma verdiği cevap çok önemli.
Önce Murat Demir’in üslubuna bakın; Zafer Yolu’nda ki Sahil tahkimatı, ulan dangalak sen değil misin deniz taştı kıyıya taşları atı diye haber yapan. Oraya yapılan taş dolgu önlem için yapılan çalışma, sonrada yapılan duvarı kestirdiniz halkı galeyana getirerek, diyor
Zafer yolu caddesi’ne taş dolgu yapılmasının ve halkla deniz arasına 2 metrelik duvar örülmesine karşı çıkmanın ve imza toplamanın adı oraya sahip çıkmaktır, halkı galeyana getirmek değil.
Çünkü insanlar yılda bir veya iki defa olan en büyük dalgalarda dahi orada resim çektirip poz veriyordu. Hatta burada resim çekip ödül alanlar oldu. İnsanlar burada gün batımını izleyip denize olta atıyordu. O alanda kahvaltı yapıp yemek yiyordu. İnsanlar bu alanda vakit geçiriyordu. Şimdi çok mu iyi oldu. Bu geleneğe sahip çıkmanın ve taş dolguya karşı çıkmanın ve 2 metrelik duvar örülmeye karşı durmanın adı halkı galeyana getirmek değil, ilçeye sahip çıkmaktır.
Siz değil misiniz, Patriyozaltı kumsalını bitiren, Zafer Yolu Caddesini bitiren, Geriş Tepesini bitiren.
Buna benzer ilçemizin güzelliğini bozacak, dokusunu değiştirecek, olumsuz her işinize karşı duracak, insanların gözünün içine baka baka konuştuğunuz yalanları yüzünüze vuracak, İnebolu Sevdalılarının desteklediği omuz verdiği bir İnebolu Postası Gazetesi var. Bunu aklınızın bir kenarına yazın.
İnebolu Postası’na ceza yazsanız da, resmi ilanlarını engelleseniz de, toplantılara davet etmeseniz de var olacağız ve olmaya devam edeceğiz.