1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Dünyaya Barış Mesajları Verecek
Dünyaya Barış Mesajları Verecek

Dünyaya Barış Mesajları Verecek

Kars’ın Susuz ilçesine bağlı Doyumlu köyünde ressam-heykeltraş Yücel Üzeyir savaşın olumsuz etkilerine dikkat çekmek için 9 metre yüksekliğinde 460 yıllık çam ağacından barışı simgeleyen dev bir heykel yapıyor.

A+A-

Yücel Üzeyir, eski adı Çamik olan Susuz ilçesinin Doyumlu köyünde ikamet ediyor. Susuz ilçesine 25, Kars’a 45 kilometre mesafedeki köyünde asıl işi ressamlık ve heykeltıraşlık olan Üzeyir, gelir kaynağını da arıcılıkla sağlıyor. 350 kovanda Kafkas arkı arıdan bal elde eden Üzeyir, çevreye olan bağlığını da üzerinde çalıştığı ve dünyada bir ilk olacak olan heykelle ortaya koyacak. Uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı heykelle dünyaya barış mesajları vermek istediğini belirten Üzeyir, köyün girişine kurmayı planladığı heykel için tüm ince ayrıntıları uygulamaya koyuldu.

BAL ÜRETECEK OLAN BARIŞIN TİMSALİ HEYKEL KÖYÜN GİRİŞİNE KURULACAK

En altta ağacı tutmuş insan eli, en üstte endemik bitki ve Ana Kraliçe Kafkas Arı figürü bulunan heykelin gövdesi demirden olacak. Bu yıl Ağustos ayının ortalarına doğru bitirilmesi planlanan heykel, arıların bal üretim dönemlerine denk getirilecek. 2 metre uzunluğunda 80 cm genişliğinde tahtadan yapılmış, içi oyuk Ana Kraliçe Kafkas Arı Heykeli bala dönüşecek. Kars’a özgü Kafkas arısı, içerisindeki iki kovanda yaklaşık 35 kg civarında bal üretilebilecek. Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından bal coğrafi işaretlemesi de alan Doyumlu köyünün girişinde yapılacak olan dev arılı ağaç heykeli ilk bal üretimi sezonunun ardından açılışı yapılarak ilk bal tüketimi de sağlanmış olacak. İnsan, psikoloji, bitki, ekoloji, biyoloji ve arı mesajlarının verileceği heykel çalışmasında savaşın dünya ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri barışa duyulan özlem ve çevrenin endemik bitkilerden yayılan olumlu etkileri anlatılmış olacak.

BU HEYKEL BARIŞI SİMGELEYECEK VE DÜNYA’DA BİR İLK OLACAK

Aynı zamanda 10 bin yıllık kaya resim araştırmalarını da yürüten ressam Yücel Üzeyir, ‘Köyümüz yoğun bitki ve çiçek örtüsüyle kaplı, endemik bitkilerle kaplanmış bir köydür. Tarihi dokusunun yanında Kafkas arı ırkının yoğunlukta kanat çırptığı geniş arazilere sahiptir. Bal üretiminin yoğun olduğu köyümüzde ‘savaşa hayır barışa evet’ sloganımızla yola çıkarak Allah’ın büyük bir lütfü olan bu güzellikleri tüm dünyaya yaymak istedik. Birçok medeniyete de ev sahipliği yapmış olan köyümüzde bu barış mesajını vermeyi uygun bulduk. Bütün sanatseverleri, doğaseverleri, eko turizmcileri ve ‘barış’ diyen herkesi köyümüze davet ediyoruz. Zirvede ki arı heykeliyle beraber toplam uzunluğu 9 metreyi bulan gövde ve yaprak kısımları demirden, arı ve insan eli ise 460 yıllık çam ağacında yapılacak. Dünyada bir ilk olacak olan bu heykel yapımında insan ve çevre işbirliğinin ürünü olarak da bal öne çıkacak. 9 metrelik heykelimiz bal da üretmiş olacak. Yapımı şuan devam ediyor. Açılış tarihimiz belli olduktan sonra bunu da duyuracağız. İlimize, bölgemize, ülkemize şimdiden hayırlı olsun.’ dedi.

ARI KOVANLARI VE VIZILTILARI ARASINDA RESSAMLIK SANATINI DA İCRA EDİYOR

Ömrünü sanata, sanatçılığa, doğaya ve çevre bilincine adayan Yücel Üzeyir, heykel ve resim çalışmalarını da 350 arı kovanının içinde yapıyor. Arı yoğunluğunun yaşandığı bölgede arı vızıltılarına bir müzik melodisi gibi alışan Üzeyir, heykel çalışmasına ara verdikten sonra da fırçasını alarak yağlı boya tablo çalışmalarını sürdürüyor. Doğaya olan özlemini ve sevgisini resimlerine de yansıtan Üzeyir’in takdire şayan bu çalışmasının dünya barışına katkı sunması bekleniyor.

EL EMEĞİ, GÖZ NURU OLAN SANAT KORUNMALIDIR

Üzeyir ayrıca, ‘Sanat, sosyal yaşamda var olan gerçekleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi dile getirir. El emeği, göz nuru olan sanat korunmalıdır diye düşünüyorum. İlham kaynağının ürünü olan sanatın, çizgileri, hareketleri, betimlemeleri ve evrenselliğiyle toplumlara mesaj vermesi ve insanlara hitap etmesi gerekmektedir. Çünkü yalnızca sanat topluma yaşama bilincini aşılayarak birlik ve beraberliği sağlar, insanların birbirine yaklaşmasını ve birbirini sevmesini sağlar. Atatürk’ün ‘sanatsız kalmış bir ülkenin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ sözü her zaman bizlere ışık tutacaktır. Sanat kişinin özgür eseri olduğu surece, her zaman evrensel değer kazanır. Bence sanatçı önce yerel olmalı, yerel özellikleri göstermelidir, ama yerellik içinde evrensel olmalı, evrensel özellikler içermeli ve yaptığı gerçekten ‘sanat’ olmalı. Gerçek yetenekli sanatçı, kimseden emir ve sipariş almadan, kendi iç sesiyle eserini üretmelidir. Bu duruşu gösterebilmek ve objektif olabilmek elbette zor bir iştir, yürek ister, sabır ister.’ şeklinde konuştu.

SANAT EVRENSELDİR, DİNİ, DİLİ, IRKI YOKTUR, SADECE SES VERİR

‘Sanat evrenseldir, dini, dili, ırkı yoktur, sadece ses verir.’ diyen Üzeyir, ‘Sanat eylemi, insanın evrensel faaliyet alanlarından biri olarak bütün insanlığın ortak malıdır. Evrenseldir, paylaşıldıkça güzelleşir, hayata anlam ve mana kazandırır. Benim eserlerimde tek yönlü bir çalışma yoktur. İçinde binlerce incelik var. Bunları fark edebilmenin yolu bakmak değil, görmeyi bilmektir. Yapmış olduğum eserin amacı, topluma, Dünyaya, yöreye fayda sağlamaktır. Güzelliktir. İnsanlara duygu ve düşüncelerimi aktarmaktır. Eserlerimin bir başka önemli özelliği de tek olmalarıdır. Onlar benim hayal gücümün ürünüdürler. Bu nedenle benim için değerlidirler. İlk, orta ve lise yıllarımda, okular arasında yarışmalarda hep birincilik almıştım. Bu doğuştan gelen yeteneğimi çocukluk yıllarımdan bu yana herhangi bir ustadan eğitim almadan ve doğrusu bu imkânı bulamadan, tamamen kendi çabalarımla geliştirerek, resim ve heykel yeteneğimi bu günkü düzeyine getirmeyi sağladım.’ dedi.

RESSAMLIK SANATINI ARICILIKLA BİRLEŞTİRDİ

Eserlerindeki ahenk ve maharetin doğuştan gelen yetenek olduğu da vurgulayan Üzeyir, ‘Yaşadığım bölgeden, yeteneğime yansıyan derin duygu ve anlatım, iç sesimin de etkisinde kalarak sanatımı şekillendirmektedir. Öte yandan bir asırdan beridir baba mesleği olan arıcılık alanında da giderek yoğunlaştım. Sanatımı bu mesleğimle birleştirerek, bu minik profesyonellerin doğadan insanlara bin bir çiçekten toplayıp getirdikleri, bizlere olan katkılarına duyduğum minneti dile getirmek için bu heykeli yaptım.’ ifadesini kullandı.

KAFKAS ARISININ ÖZELLİKLERİ

Kafkas arısının özelliklerine de değinen Üzeyir, ‘Ben eski ismi ‘Camik’ olan Kars -Susuz Doyumlu köyünde arıcılık yapmaktayım. Arıcılığı çocukluktan bu yana 30 yıldır çok büyük bir aşkla yapıyorum. Benim için önceleri bir hobiydi. Ancak bu iş şu an benim için hatırı sayılır bir kazanç kaynağına dönüştü. Bulunduğum coğrafyanın yerli arısı ‘Kafkas’tır. Daha önceleri başka arılarla da çalışmıştım. Ama bir türlü verim alamamıştım. Oysa bugün, Kafkas arısıyla bir sezonda iki mevsim 2 sağım yapmaktayım. Kovan başı ortalamam, senesine göre, maksimum 45 kg, minimum 18 kg’dan az olmamaktadır. Buradan ne kazandığımı söylememe gerek yok ama arıyla çok iyi gelir elde ettiğimi söyleyebilirim. Çünkü Kafkas Arısı, Arı ırkları içinde en uzun dilli olanıdır. Uzun dilleri sayesinde derin tüplü çiçeklerden de nektar toplayabilirler. O yüzdendir bu coğrafyanın balını değerli kılan Kafkas arısıdır. Dil uzunlukları 7.25 mm’dir. Koloni Davranışları, (Fizyolojik Özellikleri) İyi bir yavru yetiştiricisidir. Kuvvetli koloniler teşkil eder. Kıştan zayıf çıkar, ilkbahar başında gelişme çok erken başlar ve düzenli seyreder. Koloninin gelişme sürecinde ana arı bir günde 1100 - 1500 yumurta yumurtlayabilir. Gömeçler üzerinde sessizdir. Kontrol için çerçeveler kovandan çıkarıldığı esnada bile yaptıkları işlere devam eder. Uysaldır, hırçın ve sokucu değildir. Fazla bal üretir Yeni yiyecek kaynağı aramada çok başarılıdır. Zengin nektar kaynaklarını çok iyi değerlendirir. Kıt kaynaklardan da en ekonomik yararı sağlar.’ diye konuştu.

KAFKAS ARISI SAYESİNDE BAL VE DİĞER ARI ÜRÜNLERİNİ ÜLKE VE YÖRE EKONOMİSİNE KAZANMAKTIR

Üzeyir daha sonra şunları söyledi:

‘Doğu Anadolu’da Kars ve Ardahan bölgesinde arıcılığın yapılabileceği ve endemik bitkilerle dolu bir cennete yaşamaktayız. Büyük bir nektar kaynağı olan Doğu Anadolu yüksek rakımlı yaylaları, floranın yoğunluk kazanan dönemde maalesef üretim alanlarının yeterince kullanılamaması nedeniyle, bölgemiz bal sektöründe ciddi bir ekonomik kayıp yaşamaktadır. Flora kaynakları bakımında en zengin coğrafyada olmamıza rağmen, tarım politikalarında arıcılık ve bal üretimi yeterince yer almamaktadır. Üreticinin az sayıda olması ve sektörün bilgi yönünde desteklenmemesi bölgeyi olumsuz yönde etkilenmektedir. Yüce yaratanın bu coğrafyaya lütfettiği şifalı flora kaynaklarımızın tonlarca nektarı, yağmur sularıyla göz göre göre Kars’tan, Ardahan’dan Hazar denizine akmakta ve heba olmaktadır. Aslında arıcılık, topraksız tarım, bacasız sanayidir, Arazi ve fazla emek gerektirmeden yapılan bir faaliyettir. Çünkü sermayesi doğa ve çiçektir. Tarımsal faaliyetler içinde en az maliyetle, en kısa sürede ve en yüksek verimle ürün veren bir üretim alanıdır, işletme maliyetleri çok az düzeydedir. Kars ve Ardahan yöresinde herkesin kolayca öğrenebileceği hatta ikinci bir iş olarak düşünebileceği bir uğraştır. Ve en önemlisi biyolojik ve doğal zenginliklerimizi değerlendirerek, üstün özellikteki Kafkas arısı sayesinde bal ve diğer arı ürünlerini ülke ve yöre ekonomisine kazanmaktır. Sermayesi doğa ve çiçek olan arıcılık, çevre bilincine en uygun ve doğa ile barışık, ona zarar vermeyen, tam tersine katkıda bulunan tek üretim şeklidir ve aynı zamanda, üretim artışı için doğal polinasyon vazgeçilmez bir gerçektir. Arının polinasyondaki önemi göz önüne aldığında, arıcılık bir gereklilik değil bir zorunluluktur.’

KAFKAS ARISINA MİNNET BORCUM VARDI

Kafkas arısına olan minneti olarak da bu heykel çalışmasını yürüttüğünü kaydeden Üzeyir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘Arıya minnetimin bir belirtisi olarak kabul edilmesini istediğim bu eserin, benim sanatımın evrenselliğini anlatmaktan ziyade, dünya toplumuna mesaj verdiğini düşünüyorum. Bu mesaj, sanatımdaki görsel anlatım, savaşlar olmasın, doğamıza, biyolojik çeşitliliğimize sahip çıkalım mesajıdır Bugün Toprak ananın kucağındaki canlı olan biyolojik, ekolojik ve psikolojik ( arı -bitki -insan ) bu 3 canlı grubunu tehdit eden kimyasal atıkların yarattığı büyük bir tehlike söz konusudur. Günümüzde savaşlar halen devam etmektedir. Savaş nefretin dolaysız dışa vurumudur. Kullandığı teknoloji ne olursa olsun, hangi kriterlere göre değerlendirilirse değerlendirilsin, doğası gereğince yıkıcıdır ve tahrip edicidir. Bu yıkıcılık savaşın bizzat başladığı andan önce başlar ve savaşın bitiminden çok sonraya kadar, kıtalararası hava, rüzgar, yağmur ve polinazyonun da yardımıyla, biyolojik, ekolojik, psikolojik yıkımlar olarak kendini yaşamın her alanında gösterir. Gerek doğaya, gerek insan yaşamına büyük zarar verir. Savaşı doğaya verilen en büyük kötü miraslardan biridir.’

YÜCEL ÜZEYİR: Bu heykeldeki amacım halen savaşların devam ettiği, Türkiye’nin de ortasında bulunduğu bu savaşların ve aynı zamanda savaşların bıraktığı izlenimler. Başladığımda ta ay sonuna kadar devam eden izlenimlerde ekoloji, biyoloji ve psikoloji üzerindeki etkileri halen devam etmektedir. Bu heykel insan elinin bitkiye dokunuşu yani bitkimizi koruyalım. Ve o bitkinin aynı zamanda tutarak insan eli. Bitkinin üzerindeki endemik bitki türü. Bitki türü üzerindeki Kafkas ana arı bal yapacak ve aynı zamanda Türkiyemiz’de de tescilli mili bir ırk olduğu için aynı zamanda Türkiye de bir gen merkezi oluşmuş bu konuda. Heykelde barış simgesi bulunuyor. bu aynı zamanda insanların doğaya ve biyolojiye veren zararları dile getiriyor aynı zamanda bu heykel. Yani bu bitkimizi, biyolojimizi ekolojimizi koruyalım mesajıdır. Ve savaşlar olmasın. Aynı zamanda heykelimizin en altında insan eli bitkiye dokunuşu ve insanın tutuşundan bir üstteki çiçek endemik bitki türü çiçeği ve çiçeği üstündeki Kafkas ana arının iki koloniden oluşması ve aynı zamanda bir kuyruk kısmı bir de gövde kısmında 30–35 kg ağırlığında bir bal yapacak. Bu sanatsal ve evrensel merkezinde topluma bir mesajdır. 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.