Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararına göre bütün mücerret (soyut) alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi (çek, bono gibi) alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi (sebebe bağlı) ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedi içinde hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi ve lehtara verilmesiyle ortaya çıkan ilişki 'kambiyo ilişkisi' ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu 'kambiyo taahhüdü'nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle, satış, ödünç, kira gibi bir asıl/temel/alt borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, kural olarak, asıl/temel/alt ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden bağımsızdır.

Bununla birlikte kambiyo senetlerinde senetle bütünleşen hak, ilk lehtardan sonra gelen iyiniyetli hamiller için soyut (mücerret) bir haktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt/temel ilişkinin tarafı ise bu alt/temel ilişkiden doğan def'iler, ona karşı ileri sürülebilir. Eş deyişle senet borçlusu ve senet lehtarı arasındaki asıl borç ilişkisinde, senet borçlusu, lehtara karşı, asıl borç münasebetinden doğan tüm defi ve itirazlarını ileri sürebilir. Örneğin araç satışından kaynaklanan borcun ödenmesi için alıcı bir çek/bono düzenleyip satıcıya vermesi durumunda, aracın bozuk veya çalıntı çıkması sebebiyle geri verilmesi durumunda, kambiyo senedinden (bono ve çek) doğan borç istenemez. İstense bile bu durum alıcı/senet keşidecisi tarafından satıcı/lehtara karşı defi olarak ileri sürülerek borç ödemekten kaçınılabilir.

Bu durum aynı zamanda dürüstlük kuralının da bir gereğidir. Zira dürüstlük kuralı hukukun tüm sahaları bakımından geçerli olan şemsiye bir kavramdır. Tüm münevver insanların bu kuralı ticari, iktisadi ve hukuki sahalarda kullanması mecburidir. Bu kurala riayet yargı makamları için de zaruridir. Bir an için mücerretlik iddiası keşideci ile lehtar arasından da geçerli olacağı kabul edilecek olsa bile bu durumda dürüstlük bir panzehir gibi devreye girmeli ve kişiler, mücerretlikten müşahhaslaşmaya inkılap edemeyen vakıalar bakımından koruma havzasına aza kaydedilmelidir. Hukuk mekanik değildir. Hukukun adalet, hakkaniyet, vicdan ve dürüstlükle 'Katolik nikahı' vardır. Bu nedenle hiçbir suretle gerçek bir ilişki ve illiyete istinat etmeyen bir senedin varlığından bahisle hak talep edilememelidir.