İnsanın yapmaya niyetlenerek eyleme geçirdiği şeyler, öne geçirdiği şeylerdir. Niyet, Allah (c.c) ile kul arasında kalan ve açıkça ifade edilmedikçe, sadece davranışlarla tahmin edilebilecek bir şeydir. Niyet insanı çok etkileyen bir mekanizmaya sahiptir. Arka plânda çalışır fakat görünenin adını o koyar. Yapmak istediğimiz şeyler gizli mesajını ve itici gücünü ondan alır. Nereye gidersek gidelim, yanlış yola sapmışsak niyetimiz bizi asıl yola sevk eder. Dinlemek, anlamak ve gereğini yürek dolusu yapmak, aksamaların olması halinde peşini bırakmadan takip etme ve neticelendirmek, vaz geçmemek ve adanmak; hep niyet ile ilişkilidir.  

Kendimiz ile ilgili niyetimiz ne?

Nereden geldiğimizi bilirsek nereye gitmemiz gerektiğine ulaşırız. Gideceğimiz yere bizi ulaştıran araçların neler olacağı, nasıl gideceğimiz, kimlerle yol arkadaşlığı yapacağımız ve sınırlarımızın ne olacağı da, niyetimizi besleyen bilgiye göre oluşur. Kendimiz için niyetimiz ne ise, bize rengini verecek bir duruş kazandırır. Dikkatimiz, algımız ve yönelimimiz de bu istikamette çalışır. Ne karar alırsak alalım, yüreğimizin eşlik etmediği kararlar cılız kalır bizi yolda bırakabilir.

En son gidişimizi ne zaman gözden geçirdik?

Hızlı yaşama biçimimiz, bazen gidişimizi gözden kaçırmamıza sebep olabilir. Arada durup hem katettiğimiz yola ve bize kattıklarına, hem de böyle gidersek bu yol ve yolculuk bizi nereye götürecek buna bakmamız lâzım. Bizi düşündüren ve davrandıran dinamikler, bizim olmak istediğimiz kişi olmamıza ne kadar katkıda bulunmuş? Çevremiz kimlerden oluşmuş? Yaptıklarımıza yüreğimiz ne kadar eşlik etmiş? Bu molada bunları tespit ederek, gerekirse U dönüşü yapabilecek cesareti de göstermeliyiz.

Bu yolculukta akıl ve yürek birlikteliği sağlanamamışsa?

O zaman, zihnimizin aradığı “Niçin?” sorusunun cevabı yetersizdir. Bilgiye ve o bilgi ile güçlenmeye ihtiyaç vardır. Bilelim ki, kalp niyete göre anlar. Ne kadar uyumlu bir birliktelik varsa, anlayış kapasitesi o kadar artar ve adeta kalp kanatlanır. Dava adamlığı, “Niçin?” sorusunun adanmışlığa dönüşen cevabıyla oluşur. Kalbimiz anlarsa, bütün vücudumuz ona eşlik eder. O zaman önce niyet, sonra bilgi ve ondan sonra diğerleri diyebiliriz. Gören ve anlayan bir kalbe sahip olmamız duasıyla.