Kalp damar hastalıkları, tüm dünyada erken ölümlerin sık nedenlerindendir. Altta yatan neden halk arasında damar sertliği olarak bilinen aterosklerozdur. Ateroskleroz, başlıca koroner damar olarak bilinen kalp atardamarları olmak üzere tüm atardamarlarda görülebilmektedir. Hayatın erken dönemlerinde atardamarların duvarında kolestrol birikimiyle başlar, yıllar içerisinde sinsi bir şekilde ilerleyerek atar damarları kısmi veya tam olarak tıkanmasına neden olmaktadır.

 

Kalp damar hastalıklarının en temel belirtisi göğüs ağrısıdır. Göğüs ağrısı genellikle eforu takiben ortaya çıkar ve istirahatle 5-20 dakika içerisinde geçmektedir. Ağrının istirahatı takiben geçmemesi veya istirahatta ortaya çıkması kalp krizi göstergesi olabilir. Bu gibi durumlarda zaman kaybetmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bazen göğüs ağrısı olmaksızın nefes darlığı, terleme ve çarpıntı hissi de kalp damar hastalıklarının bulgusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta daha önceden hiç bir şikayeti olmayan kişide ani ölüm de ilk bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Sonuçları itibariyle ciddi bir sağlık sorunu olan kalp damar hastalıklarını önlemek için altta yatan risk faktörlerinin farkında olmak ve onlarla mücadele etmek önemlidir. Kalp damar hastalıklarına neden olan risk faktörlerini değiştirilebilen ve değiştirilemeyen risk faktörleri olarak 2'ye ayırabiliriz.

 

Değiştirilemeyen rik faktörleri: Erkek cinsiyet, birinci dereceden akrabalarda kalp damar hastalığı öyküsü ve ilerleyen yaştır. Erkeklerde 45 yaş ve üzeri, kadınlarda ise 55 yaş ve üzeri riskli dönemdir. Kadınlar erkeklere göre daha az riskli gruptadırlar. Ancak menapoz sonrası kadınlar ve erkekler eşit oranda riske sahiptirler. Değiştirilebilen risk faktörleri ise sigara, şeker hastalığı, hipertansiyon, aşırı şişmanlık, fiziksel hareketsizlik ve kolesterol bozukluğudur ki bu da kanda trigliserid ve LDL'nin yüksek düzeylerde bulunması, HDL'nin ise düşük düzeylerde olmasıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar, sigarayı bırakmanın kalp damar hastalıklarına bağlı ölümleri % 36 oranında azalttığını göstermektedir. Hipertansiyonu olan hastalarda diyet ve ilaç kullanımı ile kan basıncının kontrol altında tutulması, kolesterol bozukluğu ve şeker hastalığı olan hastalarda

 

yine diyet ve ilaç tedavisi ile kan şekeri ve kolesterolün normal seviyelere çekilmesi önemli oranda risk azaltılmasını sağlamaktadır. Şişman bireylerin diyet ve egzersiz ile kilo vermeleri de kalp damar hastalıkları gelişmesini azaltmaktadır. Tamamen sağlıklı bireyler de dahil olmak üzere haftada 3 saat veya günde 30 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme veya yüzme gibi fiziksel egzersizlerin yapılması da gereklidir.

 

Kalp damar hastalığının gelişmesini veya gelişmişse bu durumun kalp krizine neden olmasını tamamen önleyecek mucizevi bir ilaç veya ilaç dışı tedavi henüz bulunmamıştır. Ancak, bahsettiğimiz risk faktörlerinin önlenmesi ve kontrol altında tutulması ile istenmeyen sonuçlar büyük oranda azaltılacaktır.