25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kağıttan kaplan zor durumda

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD büyük devlettir. Bakmayın başkanların hokkabazlık yaptıklarına “devlet” esas olarak bildiğini okur. Bir yandan kapitalizmin kendi doğasından ve kurallarından kaynaklanan bunalımlarla ve tıkanıklarla karşılaşıyor, tıpkı 1929'da olduğu gibi, 1950'lerde, 1970'lerde, 1980'lerde olduğu gibi... Onları da “büyük” devlet gibi çözüyor. Kore Savaşı'nı, Vietnam Savaşı, Irak Savaşı'nı çıkarıyor... Darbeler yapıyor, yolu düzleme faaliyetine girişiyor. BOP gibi, küreselleşme, özelleşme, güzelleşme gibi yeni emperyalist planlar, düzenlemeler getirmeye çalışıyor.

Oysa Çinliler emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı daha onların en güçlü gibi gözüktüğü zamanlarda mücadele ederken söylemişlerdi. Onlar büyük devlet ama “kağıttan kaplan”! Biz kendi devrimimizle de bütün dünyaya gösterdik. “Tanrı İngiliz değil”miş. Bugün de gösteriyoruz.

“Çünkü müdafaa ettiği dava, bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu'nun davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiya, kendisiyle beraber olan Doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir. Türkiya şimdiye kadar mevcut tarih kitaplarının icaplarını değil, tarihin hakiki icaplarını takip edecektir.”

Bu söylendiğinde yıl 1922. Sovyetler Birliği'nin büyükelçisi Aralov, İran Büyükelçisi İsmail Han onuruna ziyafet veriyor. Atatürk orada konuşuyor.

Bu da bir kuraldır.

Tarihin gerçek “icapları”, mecburiyetleri vardır.

ABD emperyalizminin dişleri sökülüyor.

Kağıttan kaplan zor durumda - Resim: 1

KİM BAŞARILI

Şu en son küresel salgına bakın.

Kim başarılı?

Hadi en çürüğü ve yaralanıp berelenmişi ABD'den vaz geçtim, anlı şanlı AB ülkeleri de dökülüyor. Efsane Lufthansa şirketi iflas seçeneğini düşünüyor.

Kim başarılı?

Sağlık mücadelesinden de vazgeçtim.

Bilimsel buluşlardan üretime, ekonomideki verilere kadar...

Büyük devletler kendi önlerini görebilmek açısından gerçekçidir. Biz durumlarını bize gösterdiklerinden değil, kendi gördüklerinden öğreniyoruz. Hep söylerim. Siz hiç Hollywood'a gittiniz mi? Ben gittim. Orada film setlerine gittiniz mi? Ben gittim. ABD kovboylarının ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı. Dört nala tozu dumana kataraktan kasabaya at sürdüğü yıllar. Ayağınla barın iki yana sallanan kapısına tekme atıp girdiği, dediğini kabul ettirmeye kalkıştığı yıllar. O gördüğümüz meğer kasaba değilmiş. Tahta, önden ev gibi boyanmış tahta perde. Arkasında kalas desteklerle duruyordu.

Onlar biliyor.

KOMŞUYA KARŞI GÜVENLİK

ABD'de zaten varolan güvensizlik ve eşitsizlik salgın döneminde giderek arttı. Krizin en çok, en diptekileri vurduğu da bilinen gerçek. KOVİD-19 nedenli ölümler en yüksek oranda siyahların oturdukları bu kentlerde, bu mahallelerde. Aradaki fark giderek açıldı. Beslenmeden tutun, sağlık sistemine hatta örneklerle gördüğümüz gibi devlet güvenlik sistemine ulaşmaya kadar uçurum zaten o kadar derindi ki... Salgın sırasında yaşlı bir kadının üç litrelik temiz su bidonuna sarılıp nasıl sürükleyerek eve götürdüğü fotoğrafı görmeliydiniz. Silahlanma arttı. Satıcıların önünde kuyruklar oluştu. Soruyorlar, neden. Komşusuna karşı gıda güvenliğini kendi sağlayacak.

Sanmayın ki şu en son siyah cinayeti özel... O kadar sıradan ki... Haber bile olmuyordu. Ya da sizlerin dikkatine sunulmuyordu.

ABD’de sadece 2019 yılında, polis kurşunuyla 1024 kişi öldürülmüş. Çoğunun siyah olduğunu yazmama bile gerek yok. ABD polisi dünyanın en acımasızıdır. Aklınıza gelmeyecek eziyet ve kanunsuzlukları uygular. Bu rakamlar ne kadar doğru ondan bile şüpheliyim. Bir de kayıtsızların ölümleri ya da kayıtlara geçmeyenler var.

ABD kamu verileri en az olan ülkelerden biridir. Açın bakın. Hele taciz, tecavüz, kadın erkek eşitsizliği, siyahlara ilişkin, toplumsal ve ekonomik eşitsizliğe ilişkin rakamlar o kadar azdır ki. Olanlar kitle örgütleri, bazı uluslar arası kurumların rakamlarıdır. Bir parantez açıp dünya sağlık örgütüyle tartışmayı anımsatıp geçeyim. Ama öte yandan bizim Gazi mahallesindeki mezhepsel yüzdeleri, Sudan'daki kadın ölümlerinin rakamlarını iyi araştırırlar, bizden iyi bilirler, yayımlarlar... Demokrasi getirmeye gelecekler ya, lazım olur.

ABD toplumu içine kapalı örgütlenmiştir. Kültürel olarak öyle yapılandırılmıştır. Can ve uyuşturucu derdine yönlendirilmiştir. Günü çıkar gerisini boşver! Her koyunu kendi bacağından tek tek astırmışlar. Düzene tepkisini gösterebilme özgürlüğü elbette var. En gelişmiş otomatik silahlara çok rahatlıkla ulaşabilir. Taksit bile yapıyorlardır herhalde. Gidip okulda hiç tanımadığın onlarca küçük çocuğu da tarayabilir. Hastalıklı bir adamı sallandırırsın olur biter.

SİZ OLSAYDINIZ NE YAPARDINIZ

O siyah dakikalarca can çekişti. Bir kamera sürekli çekti. Etrafta insanlar var. Öteki polisler dolanıyor. Siz olsaydınız orada ne yapardınız?

Ben bizim buralardan kaç trafik kazasında ya da denizde başkasını kurtarmaya çalışırken kendi yaşamından olanların haberini sayıp dökebilirim. Birbirine müdahale eden polislerimizle ilgili bir dizi yaşanmışlık aktarabilirim.

O hiç tanımadığımız George o haldeyken, hepimizin ekran karşısında tutmasalar gidip adamın dizine, kafasına vuracağımız geldi.

Yanılıyor muyum?

Keşke orada olsaydım dedik.

Demediniz mi?

BU DAHA BAŞLANGIÇ

ABD devleti büyük devlet dedik, bunları görüyor. Haksızlıkları biliyor. Ama tekelci şirketlerinin sisteminin sürmesi için önlem alıyor. Hakkını yemeyelim. Daha küresel salgının ilk haftalarında aman çark dönsün derdindeydi ve nükleer bir kaza durumunda uygulanacak, olağanüstü önlemler paketini hemen çekmeceden çıkardı. Ama bu kez kendi milletine karşı. Açlık ve yokluktan ayaklanmalar olabilir. Plan, Washington'un kesintisiz yönetime devam edebilmesi konusunda bu yeni duruma göre uyarlandı.

Halkı nükleer tehlikeyle bir tutan bir yönetim.

İşin içinden çıkabilecek mi?

İşte biz aylar önce ABD devletinden duyduğumuz için, sonra da bütün gelişmeleri bu açıdan izlediğimiz için o siyah ABD vatandaşının ilk olmadığını, özel olmadığını biliyorduk. Ama bu kez artık ardından patlamaların geleceğini biliyorduk. Başlangıç dedik. Küresel salgın taşları yerinden oynattı. ABD'de de tekrardan aynı yere oturmayacak. Uçurumlar çok derin, geçişkenlik az, yalnızca siyah-beyaz değil, sarı-kahverengi renk ayrımları da var, ama en katısı zengin-yoksul ayrımı çok şiddetli. ABD'nin krizlerle sarsılan ekonomisi giderek daha az kalanın paylaşımında adaletsizliği daha da çok artırmıştı. Küresel salgın çok daha beter yaptı. Tahammül sınırını aştı. Uyuşturucular işe yaramayacak.

Kağıttan kaplan zor durumda.

ÖNCE İNSAN BAŞARISI

The New York Times'ta bir haber okudum. “Çin'in küçük işletmeleri, küresel talep çökmesine karşın mücadeleye devam ediyor.”

Koca koca dünya tekelleri batıyor. Bu nasıl oluyor.

Kriz ilk önce en diptekileri vurmaz mı? Toplumda geçerli kural, ekonomide de aynı değil midir?

Evet. Peki??

Aynı şeyi Çin Halk Cumhuriyeti de yaptı.

Neyi?

O da büyük devlet. Küresel salgın kendi topraklarında başladığında hemen oturdu o da bazı kararlar aldı. Çin'i ve ekonomisini bilmesem garibime gidecek. Bütün dünya üzerine saldırmasına karşın, ilk iş, sağlığa ilişkin sert koruyucu önlemler aldı. Bütün dünyayı bilgilendirmeye başladı.

Ama öte yandan o kargaşa içinde bu krizden çıkıldığında ekonomide ve toplumsal yaşamda nerede kalmıştık, nereden başlamamız gerekir... önlemlerini konuştu, planladı. En çok zarar görecek sektörler ve küçük ve orta büyüklükteki işletmelere yapacağı desteğin aşamalarını ve kapsamını, bankacılık işlemlerini kararlaştırdı. Büyüme hızı gibi makro hedefleri yeniden gözden geçirdi, düzeltmeler yaptı... Önce insan, önce sağlık, önce refah, önce millet, önce vatan.

ÇİN BÜYÜSÜ

Bu arada Çin'le ilgili bir-iki rakam verelim.

1800'de dünya üretiminin aşağı yukarı yüzde 33'ü Çin'de yapılıyor. Bilinen süreç sonunda, Afyon Savaşları vb 1900'lerde yüzde 6'ya düşüyor.

Devrimden sonra ayaklarının üzerinde doğruluyor.

1980'lere gelindiğinde dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 48. sıraya çıkmış.

Yükseliş hızlanıyor.

2018'de, 13.6 trilyon dolarlık GSYİH ile Çin, ABD'nin (20.5 trilyon dolar) hemen arkasında, ancak Japonya'nın (4,9 trilyon dolar), Almanya'nın çok önünde, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi oldu (4.0 trilyon dolar), İngiltere (2.8 trilyon dolar), Fransa (2.8 trilyon dolar) ve Hindistan (2.7 trilyon dolar).

2018'de Çin aynı zamanda dünyanın en büyük ticaret ülkesi oldu. İhracatı ABD'nin (1.6 trilyon dolar) önünde, 2.5 trilyon dolar değerindeydi. Ve 2018'de Çin, Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa ve Hindistan'dan (42 milyar dolar) çok daha fazla, 203 milyar dolarlık net doğrudan yabancı yatırım çekti.

Bugün artık en büyük ekonomik güç.

Peki, bu bir mucize mi?

Büyüsü nerede?

İki büyük devletin küresel salgına karşı tutumunun satır aralarında gizli.

Türkiye de büyük devlettir. Bulunduğumuz coğrafyanın lider ülkelerinden biridir, karar verici ve tayin edici ağırlıktadır. Küçük Amerika olmayı sırtında uzun süre taşımadı. Büyük Türkiye olacaktır. Küresel salgında da belli oldu. Taşların yerinden oynadığı bir dünyada hak ettiği yerini alacaktır. Türk büyüsü kimselere benzemez. Önce vatan, önce milletim diyecektir.

Yine tarihin icaplarını yerine getirecektir.

Kağıttan kaplan zor durumda - Resim: 2

ŞAİR, ŞİİR VE İNSAN

Biz burada can derdinde uğraşıyoruz. Bu ne alaka demeyin.

Eğer insanı hedefe koymazsanız mücadele olmaz. Başarılı olmaz.

Şiirinizde insan, kültürünüzde insan olmazsa siyasetinizde de olmaz. Ekonominizde de olmaz. Küresel salgında da mücadeleniz başarısız olur.

Bu hafta Yeni Ufuklar sizleri şiirlerle Türkiye yolculuğuna çıkaracağız.

Edip Cansever'in ölüm gününde İkinci Yeni'nin yaşamında ve şiirinde insanı konuşacağız

Onlar bugünün şiirinde neredeler?

Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar, İlhan Berk, Ece Ayhan... şiirleriyle bizlere yol gösterecek.

Konuklarımız Seyit Nezir ve Onur Caymaz.

Bekliyoruz. Kahveler sizden, şiir ve insan bizden.

19.30 Ulusal Kanal, Yeni Ufuklar.