Tarihi 14 Ağustos 2020

Kafa ve tası

ANZELİZE'DE yazımı kırmızı şarabımı içerken yazıyorum" diye başlayan köşe yazarları bir dönemin en popüler tipleriydi.
Bazılarının dedeleri ittihatçı, localara meze olmuş paşalardı.
İngilizci-Almancı diye bölünmüşlerdi.
Onlar ve Fransız konsolosluğuna sığınıp "Beni kurtarın" diyecek kadar ihanet çemberinde olan paşalar bile hala kahraman olarak tanıtılıyordu.
Macron'un ziyaretinde bir grup Lübnanlı "Fransız mandası istiyoruz" kampanyası başlatmıştı.
İttihatçı kafa, yani çözümü hep dışarıda arayanlar her yerde var.
Kazım Karabekir Paşa hatıratında, İnönü ile yaşadığı bir anekdottan bahseder. İsmet Paşa'nın Amerikan Mandası'ndan yana olduğuna işaret eder.
"Hatta bana gel ABD'ye yerleşelim teklifinde bulundu.
Geniş çiftlik kuracakmışız. Sen Kazım Ağa ben de İsmet Ağa oluruz dedi. Şakasının bile yapılamayacağını söyleyerek tersledim" der.
12 adayı bize verirlerken "Başımıza bela mı alacağız" diye reddeden Mandacı Başbakan...
CHP milletvekili Nihat Erim de mecliste "Eyyy Amerika... Dünya medeniyetini koruyan yüce ülke" diye konuştuğu için darbeyle Başbakan olmadı mı zaten.
Türkiye'nin ulusal çıkarlarına saldırılar başladığında bu kafalar aynı ağızda birleşirdi. "Aman efendim Batı ne der" diye söze girerlerdi.
Korkak, pısırık, sindirilmiş ülke olmamız için yırtınırlardı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ekranda bir anısını anlattı.
"2016'da Doğu Akdeniz'deki alanlar parsel parsel Rum tarafından verilirken bir toplantı yaptık. Haklarımızı konuşuyoruz. Askeriyeden bir iki kişi 'Ne gerek var. Batı ne der' diyor. 15 Temmuz oldu.
Merdivene dizilen askerlerden biri, 'Ne işimiz var' diyenlerden biriydi" diyordu.
Evet askerlerimizin içinde bile "Aman Batıcılar" çoktu. Özal "Kerkük Musul'a gir" dediğinde istifa eden Genelkurmay başkanları bile gördük.
Hala da "Sınılarımız dışında ne işimiz var" diyen, o merdivenlerde dizilmişlerle aynı ağızdan konuşan muhalefetimiz, sömürgeci Batı adına aslan kesilmiyor mu bu memlekette?
Almanlar Namibya'da 100 bin kişiyi kıtır kıtır kesip soykırım yapmıştı.
Geçtiğimiz günlerde Namibya'ya "Size 10 milyon euro verelim bu işi kapatalım" dediler. Bonus olarak, Alman ırkının üstünlüğünü ıspatlamak için Berlin'e götürdükleri 29 Namibyalının kafatasını törenle geri verdiler.
"Hadi lan" cevabını aldılar. İşte bizimkilerin hayranlıktan ağzının sularının aktığı Batı bu.
100 bin cinayete 10 milyon euro ve 29 kafatası. Paris'te müzede 18 bin katledilen Afrikalının kafatasını sergileme şerefsizliğini gösteren Fransa da aynı.
10 milyon kişiyi katlettiği Cezayir'e geçtiğimiz aylarda 24 vatandaşının kafatasını iade etmişti gururla. İki kafatasçı medeni (!) AB liderliği için yarışıyor iyi mi?
Bizim "Batıcı" yazarlarımız, monşerlerimiz, muhalefetimiz onların kafatasçılığını hiç gündeme getirmez.
Doğu Akdeniz'e Yunan'a destek için savaş gemisi gönderen ve Kıbrıs Rum kesimi ile Total vasıtasıyla Mavi Vatanımızda petrol arama anlaşması yapan Fransa'ya tek kelime etmezler. "Libya'da ne işimiz var" diye bağırır, Fransız Total'e çanak tutar, Paris'in kafa TASI olur bunlar.
Allah'a şükürler olsun ki bu memleket dün Fransız'a "Kendini dev aynasında görme. Tek derdiniz sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak" diyerek haddini bildirenlerce yönetiliyor.