Ayın 13’ünde Adana Altın Koza Film Festivali başlıyor. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivallerinin 28’incisi 13 Eylül’de başlayacak, 19 Eylül’de sona erecek. Oysa kendi şehrimde bir yere çağrıldığım zaman, bir buçuk yılı aşkın süredir sokağa çıkmadığımdan, kaslarımın yürümekten hiç hoşlanmadığından, ağır bir antibiyotik tedavisi gerektiren ödemimden dem vuran ben de, bir aksilik çıkmazsa, orada olacağım. Çünkü Festival, Orhan Kemal Emek Ödülü’nü bu yıl bana verdi. Çünkü bana telefonla bu ödülü kabul eder miyim diye soran kişi, kısa süre önce kaybettiğimiz, Festival Direktörü, canımız kardeşimiz (Prof.Dr.) Kadir Beycioğlu’ydu.

Sonra aradan iki-üç ay geçti, ses-soluk çıkmadı. Ben de merak ettim, insan hali, acaba bu ödülü kendi kendime mi uydurdum diye. Kadir’i aradım. “Kadir, ben hâlâ sizin ödüllü insanınız mıyım?” diye sordum. Çünkü normal koşullar altında Antalya’ya da gitmek zorunda olduğum düşünülürse, Adana’ya gidemeyecektim. Bir kahkaha attı. “Tabii abla, niye olmayasın?” dedi. “Ne bileyim, sesiniz-soluğunuz çıkmadı da,” dedim. Bilet vakti gelince beni arayacaklarını söyledi. Kadir’in sesini en son bu ödül nedeniyle duydum işte. Orhan Kemal Emek Ödülü’nü nasıl baştâcı etmem?

SICAĞINI DA SEVERİM

Adana Film Festivali’ni başından beri sevmişimdir. Kelimenin her anlamıyla daha gençtir, icabında asidir, inandığını savunur. Zaten kuru olduğu için Adana’nın sıcağını da severim. Film bitip de sinema salonundan çıktığımda, öğle vakti bile olsa, “Oh, babam Güneş!” diye sevinir, sırtımı ısıtırdım. Rehberler de bana Adana’ya yerleşme öğüdü verirlerdi. Depremden sonra festivalin bir süre yapılmayışı da sinema seven herkes gibi beni de çok üzmüştü. Gene de son yıllarda Antalya’ya daha çok gitmişimdir. Son yıllar derken, yaklaşık son yirmi yıl demek istiyorum. Bu dönemde her iki festivalin yönetiminde zaman zaman arkadaşlarım yer almıştır.

Ama herhalde ikisinde de yönetimde en uzun süre süre kalanlar, Adana’dan bir ara hariç hiç ayrılmayan Kadir Beycioğlu ile Antalya’ya geçen Ahmet Boyacıoğlu’dur. Adana’da da uzun zaman, eski deyişle ‘teşrik’i mesai’ etmişlerdi. Sonra belediyedeki bir değişikliğin ardından ikisi de ayrıldı. Ahmet Antalya’ya geçti ve orada kaldı. Kadir ise ayrıldı ve koşullar değişince geri döndü. Ama zaten işbirliklerinin tarihi 1990’a kadar uzanır. Bizim tanışıklığımızın da öyle. O sıralar Ankara Film Festivali’ni Mahmut Tali Öngören hocamız yönetiyordu. Yardımcıları ise sevgili arkadaşlarım Sevna Somuncuoğlu ve Ahmet Boyacıoğlu’ydu. Kadir o sıralar festivalde çalışmak için gönüllü olmuş bir ODTÜ öğrencisiydi. Böyle tanıştık. Sonra da seyrek karşılaşsak bile (festival zamanları) bağımız kopmadı. Gençliğini biliyorduk, kardeşimiz, çocuğumuzdu. Ne kadar sorumlu ve çalışkan olduğunu, ne kadar doğru düzgün bir insan olduğunu biliyorduk. Geçen yıl bir trafik kazasında kaybettiği oğlu Bora’nın ölümünün onu nasıl vurduğunu da. İşini gene de ihmal etmediğini bildiğimiz gibi.

ANMA İLE VEDA

Bu yıl 28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Direktörü Kadir Beycioğlu değil. Sorumluluğu Yürütme Kurulu’nun başındaki Menderes Samancıoğlu yüklendi. Zaten geçen yıl da çok çalışmıştı. Festival, bir anma töreniyle direktörüne veda edecek. Bana da o törende konuşma rolü düşüyormuş. Mendo, “Hazırlığını yap,” dedi. İyi de ben iki adım atınca yoruluyorum, üstelik ağlarım. Ama bu ödülün haberini bana veren, sonra bir de doğrulayan Kadir’le vedalaşmak da isterim elbette. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festival’ine 28’inci yılında da, sonraki bütün yıllarında da başarılar diliyorum. Kadir’in kalbi hep onlarla olacak, eminim.