Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şu veya bu nedenle, şu veya bu eller aracılığıyla teröristlerin, her geçen gün daha azgın saldırılarına hedef oluyoruz.

        Kullanılmaktan sıradanlaşan cümleleri de daha sık kullanmak zorunda kalıyoruz; ölenlere Allah’tan rahmet, kalanlara sabır...

        Şu veya bu nedenle, şurada veya burada... Sınırlarımız içinde veya ötesinde ölen her genç, her insan için ben artık bu sıradan bulduğum cümleyi kurmuyorum...

        Bu ülkenin ergin, vergi veren, oy kullanan vatandaşı olarak, her olay sonrası ölenlerden de, kalanlardan da özür diliyorum.

        Acaba yapmam gerekenlerden neyi eksik yaptım? Ya da neyi yapmam gerekirdi diye kendimi sorguluyorum.

        ***

        Genelde çok kitap okurum... Özellikle klasiklerin içine düşecek kadar... Montesquie’nun “İran Mektupları” aylardır elimde... Evirip çevirip okuyorum... Hem de tekrar tekrar. İçinden bir mektubu sizlerle paylaşayım istedim;

        Safiye’den, Paris’teki Özbek’e...

        Senin çok sevdiğin Süleyman, kısa zaman önce uğradığı bir hakaretten dolayı umutsuz durumda. Sufi anında genç bir serseri, Süleyman’ın kızını kendisine eş olarak almak için üç aydır çabalıyordu.

        Kızı çocukken görmüş, beğendiği izlenimi vermiş. Çeyiz konusu karara bağlanmış ve her şey olaysız bir şekilde cereyan etmiş. Düğünün ilk merasimlerden sonra kız geleneklere uygun olarak yola çıkarılmış.

        Fakat müstakbel kocasının evinin önüne gelir gelmez adam kapıyı kapattırmış ve çeyizi artırılmadan onu asla kabul etmeyeceğine dair yemin etmiş. Sonuçta bayağı bir direndikten sonra Süleyman, damadına ufak bir jest yapma konusunda ikna edilmiş. Nihayet evilik törenleri tamamlandıktan sonra kız zorla gerdek odasına götürülmüş.

        Fakat bir saat sonra o sersem öfkeyle ayağa kalkmış, kızın bakire olmadığını iddia ederek yüzünü bir çok yerinden keserek babasına geri yollamış. Bu hareket karşısında Süleyman’ın sarsıldığından daha fazla sarsılmaya imkan yok. Kızın masum olduğunu iddia edenler var. Bu tür hakaretlere uğrayan babalar çok talihsiz.

        Fatma’nın sarayı, Cemaziyelevvel ayının 9. günü, 1714...

        ***

        Bu cümleleri içeren kitabın yazılış tarihi 1721... “İslam dünyasında artık benzer hikayeler bu gün yok” diyen var mı? Ellerine geçirdikleri güçle, insanların kör ve cahilliğini kullananlar dünyaya kör baksın...

        Diğer Yazılar