Kadınlar artık kamera arkasında da başrolde

Kadınlar artık kamera arkasında da başrolde

Zeynep Özbatur Atakan, uluslararası alanda büyük ses getiren filmlerin arkasındaki isim. Altın Palmiye ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinin yapımcısı olan Atakan, “80’li yıllarda setlerde çalışmaya başladığımda kadınlar azınlıktaydı. Ancak şimdi umut verici sonuçlar var. Birbirimize destek olursak daha da iyi olur” diyor.

ERKUT TEZERDİ

İklimler, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu ve henüz gösterime girmemiş olan Ahlat Ağacı... Yerli ve yabancı pek çok film festivalinden ödül alan yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın bu filmlerinin yapımcısı hep aynı isim: Zeynep Özbatur Atakan. Çalıştığı sektörde kadınların sayısını ve filmlerde etkin kadın rollerini artırmak için de çaba gösteren Atakan, kadınların senaryolarda belirli şablonlara oturtulmasına şiddetle karşı çıkıyor. Atakan, dünya sinemasında böyle olmadığının altını çiziyor. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenen ‘Kameranın Arkasındaki Kadınlar Buluşması’ etkinliğinde konuştuğumuz Atakan kadınların sektördeki geleceği açısından umutlu: “Burada yapılması amaçlanan kadın sinemacıların dünyanın neresinde olursa olsun birbirlerini görmeleri, tanımaları, anlamaları. Ama en önemlisi birbirlerine destek olmaları, fırsat eşitliği konusunda ağız birliği yapmaları.” Atakan, sorularımızı yanıtladı...

Yapımcı, filmin yalnızca finansörü müdür?

Yapımcı, projeye sadece para yatıran biri değildir. Yapımcı aslında bir stratejisttir. Projenin fikir aşamasından dağıtım-pazarlama aşamasına kadar bütün süreci organize eden stratejisini kuran kişidir.

Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinin yapımcılığını üstleniyorsunuz. Bu süreç ilk nasıl gelişti?

13 sene önceydi. Biz aslında eskiden tanışan sektörde iki iyi arkadaştık. Fakat bir güçlerimizi birleştirmek istedik. 2004 yılından itibaren birlikte çalışmaya başladık. Birlikte beş film yaptık.

Peki, dünyanın konuştuğu bu yönetmen size neler kazandırdı?

Çok... Dünyada sayılı usta yönetmenlerden biriyle çalışmanın avantajlarını yaşadım. Ama bunun yanısıra ikimiz de iş disiplini olsun, genel strateji olsun çok güzel deneyimler kazandık.

Sinema evrensel bir dil. Bu sektörde kadın ile erkeğin sorumlulukları değişiyor mu?

Evet evrensel bir dil ama fırsat eşitliği meselesinde bir değişim söz konusu. Film yapımında, festivallerdeki jüri dağılımında kadın erkek eşitliği çok gözetilmiyor. Bazen gittiğimde jürilerde tek başıma kaldığım da oluyor. Aslında çalışma alanında fırsat eşitliğimiz yok. Biz bunu planlıyoruz, düzeltmeye çalışıyoruz. 2000’li yıllarda sinema sektöründe yapımcılık işine girdiğimde uluslararası fonlar Türkiye’den genç filmcileri daha yeni tanıyordu. Ben de Türkiye’de yapımcılığın aslında çok önemli bir meslek dalı olarak altını çizip öncülük yapmak istedim.

Bu ‘öncü’ olma durumunun içinde başka neler yer alıyor?

Örneğin çocukların setlerde çalışmasından tutun da annelik meselesine kadar, kadınların birtakım haklarını da kapsıyor. Ben 80’li yıllarda setlerde çalışmaya başladığımda kadınlar azınlıktaydı. Ancak şimdi umut verici sonuçlar var.

Setlerdeki ağır çalışma şartlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Sinemada fazla değil, bu durum dizi setlerinde böyle. Dizi sektöründekiler her hafta bir film çekmek zorunda. Bu da çoğu şeyi ister istemez zorlaştırıyor. Ayrıca mesele yalnızca çalışma şartları olmamalı, kadın rollerinin edilgenleştirilmesi de var.

Kadın rollerinin belirli arketipler üzerinden ortaya koyulmasından mı bahsediyorsunuz?

Evet, yani toplumun dayattıkları neticesinde roller arketipleştiriliyor. Dolayısıyla etkin kadın rollerine çok ihtiyaç var. Yalnızca belirli yaş aralığına roller yazılıyor. Kadınlar senaryolarda belirli şablonlara oturtuluyor. Dünya sinemasına baktığınızda, Michael Haneke’nin ‘Amour’ filmini ve oradaki kadın oyuncuyu düşünün. 80 yaşında ve hala oyunculuk yapabiliyordu. Bu nedenle farkındalık oluşturmak gerek.

17-04/24/24krr02afis1.jpgBaşrollerini Muhammet Uzuner, Taner Birsel ve Yılmaz Erdoğan’ın paylaştığı Bir Zamanlar Anadolu’da, 64. Cannes Film Festivali’nde ‘Büyük Ödül’ü kazandı. Filmin senaryosunu Ercan Kesal, Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan birlikte yazdı. Yapımcılığını ise ZeyneAp Özbatur Atakan üstleniyor.

KOMEDİ VE SANAT FİLMLERİ KOL KOLA GİTMELİ

Türkiye’de en çok izlenen filmler komedi türünde olanlar. Bunun için neler söylersiniz?

Bu dünyanın her yerinde böyle. Mutlaka bağımsız filmler de olacak, ana akım filmler de yapılacak. Her ikisinin da hedef kitlesi başkadır. Ancak iki film alanı birbirinden seyirci alışverişi yaptığında değişim gerçekleşir. Komedi filmleri önemlidir. Sektörün dinamiğini, seyircinin de nabzını tutar. Örneğin Fransa, Avrupa’da endüstrinin en kuvvetli olduğu yerlerden biri. Burada bir film vizyona çıkar. Bu öyle bir filmdir ki acayip gişe yapar ve yalnızca Fransız halkı gider. Ama başka bir bağımsız yapım dünyanın her yerinde gösterime girer ve herkes izler.

Peki sizce bu bizim ülkemizde başarılabiliyor mu?

Türkiye’deki seyirci artışını artık herkes biliyor ama daha da artması gerekiyor. Sinema genelinde çok genç, 126 yıllık bir sanat. Türkiye’de endüstri haline gelişinin üzerinden de pek geçmedi. Son 10 yıldır artan, yükselen bir durum söz konusu. Önemli olan bu yükselmenin eşit şartlarda devam etmesi. Her endüstri böyle dönemlerden geçiyor. Biz de şu an böyle bir dönem içindeyiz. Ben optimistim.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN