AKP genel başkanı Erdoğan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında konuşup, “Bugün kadının adı varsa Ak Parti sayesindedir” demiş. Fakat gerçekler öyle demiyor pek. Ekonomide azlar, siyasette azlar, üniversitede azlar, yönetimde azlar... Umut verici olan ise baskı ne denli fazla olursa olsun kırıyorlar zincirlerini, geliyorlar...


Hollandalı nörobiyolog Ruud van den Bos yaptığı bir araştırmada şunu görmüş. Erkekler baskı altında daha fazla risk alıyor. Kadınlar ise, bu baskıyı karar verme performansını iyileştiren bir araç olarak kullanıyor.


Dünyanın en prestijli iş ve yönetim dergisi Harvard Business Review’in araştırma sonuçları ise şöyle: Kadınlar inisiyatif almak, esneklikle hareket etmek, kendini geliştirme pratiği yapmak, sonuçlara yön vermek ve dürüstlük konularında mükemmel.


Kendimizden örnek verelim. Türkiye’nin en başarılı sivil toplum kuruluşlarından biri LÖSEV’in arkasında yüzde 90 oranında kadın çalışan var. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği... Kurucusu önder bir kadın Prof. Dr. Türkan Saylan. Ölene dek neler çektirdik kendisine. Yılmadı... Ardından gelenler de öyle. Onbinlerce kardelenin yaşamını değiştirdiler.


Ülke yönetimlerinde de durum benzer. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardem mesela, ülkesindeki müslüman katliamı sonrasında nasıl kucak açtı bir anne gibi. Silah satışının yasaklanmasında nasıl yol aldı, pandemide ülkesini nasıl yönetti. Angela Merkel, söylemeye bile gerek yok. Almanya’nın savaş sonrası en çalkantılı döneminde başbakan oldu. Sonrasını tüm dünya gördü. Bizde Meral Akşener... Hergün sokakta. Anne gibi, abla gibi yaşamlara deymeye çabalıyor. Kürsüsüne bile derdi çekeni çıkarıyor.


Dünya keşfetti çoktan kadın gücünü. Çünkü anlaşıldı, kadınlar erkeklerden daha yapıcı.


Türkiye için 8 mart farklı. Kadın cinayetleri aklımıza geliyor daha çok. 2020’de 300 kadın en yakınları eşi, sevgilisi, babası, kardeşi tarafından öldürüldü çünkü. Şubat 28 ama öldürülen kadın sayısı 30’u buldu. Evet erkeklerimiz kadınların canına kıyıyor. Kadınlar da ara sıra elini kana buluyor. İster inan ister inanma, bu cinayetlerde bile farklı kadınlar. Yüzlerce örnek arasından seçtim, bunlar erkekler:


Denizli. 26 yaşındaki Fatma, 5 ay önce eşi Osman’dan kendisini dövüp bıçakla yaraladığı için boşanmıştı. Osman, özürler diledi yalvardı. Yeniden birlikte yaşamaya başladılar. Tartışma çıktı. Osman, Fatma’yı av tüfeği ile vurup öldürdü. Kaçtı. Yakalandı, çok pişmanım dedi.


Niğde. Halime işten çıkmış evine dönüyordu. Eski eşi Mehmet’le karşılaştı. Tartışmaya başladılar. Eski eş bıçakladı Halime’yi. Yaralı kadın hastenede can verirken adam kaçtı. Yakalandı, çok pişmanım dedi.


Nevşehir. Cezaevinden çıkmıştı Halis. Kız arkadaşı Pınar’la buluştular. Tartışma çıktı. Bıçaklayıp öldürdü Pınar’ı. Kaçtı. Yakalandı, çok pişmanım dedi.


En son olay Türkiye’nin dehşetle izlediği görüntülerdi. Samsun’da eski eşini çocuğunun yanında acımasızca tekmeleyen İbrahim, toplanan kalabalıktan dayak yedi kaçtı. Yakalandı. Hakime, “Görüntüleri izledim. Kendimi tanıyamadım. Çok pişmanım” dedi.


Az sayıda ama olanlar arasından tek tek seçtim. Bunlar da kadınlar:


Antalya. Ramazan 12 yıllık eşi Melek’i dövüyor işkence ediyordu. Benzer bir gündü. Çocuklarının gözü önünde eşini yine dövdü. Çırılçıplak soyup ellerini kelepçeledi. Evden ayrıldı. Saatler sonra geri döndü. Bu süre içinde evdeki tüfeği alan Melek eşine ateş etti. Büyük kızına, “Polisi ara, gelsinler” dedi.


Ankara. 75 yaşındaki Nimet kendisine ve engelli kızına şiddet uygulayan eşini bıçakla öldürdü. Komşularını arayıp polis çağırmalarını istedi.


Yozgat. İki çocuk annesi 28 yaşındaki H, 10 yıllık eşi Ekrem’i şiddetli kavga sırasında bıçaklayarak öldürdü. Polisi aradı, eşimi öldürdüm dedi.


Eskişehir. 21 yaşındaki Semra, eşi Yunus’u kavga sırasında bıçaklayarak yaraladı. Önce ambulans sonra polis çağırdı! Ambulansla eşinin yanında hastaneye gitti.


Kadını da erkeği de bu toprakların insanı. Aynı okula gidiyorlar. Aile yapıları benzer. Aynı dizileri izliyor. Kaç parti var, neredeyse oy verdikleri parti bile aynı. Özlemleri benzer. Ama baskı altında yaptıkları? Kadın aklına geleni milyon kez düşünüp tartıyor. Ve bir seçim yaparsa illa ki arkasında duruyor. Erkek, o an aklına ilk ne geliyorsa onu seçiyor. Önce yapıyor, sonra kaçıyor, ardından pişman oluyor...


Benzer olay karşısında siyaset sahnemizdeki iki cins arasındaki duruş taban tabana zıt. Aynı partide, tesadüf AKP’de siyaset yapan kadın ve erkek davranışı bile farklı. Söylediklerine katılmıyorum kesinlikle ama bu iki davranış hayli çarpıcı...


AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan bir açıklama yaptı, “İnşallah HDP’yi kapatacağız” dedi. Tepkiler geldi, bir gün sonra harika bir u dönüşü ile şu açıklamayı yaptı: “Siyaset kurumunun rekabeti sandıkta olur. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir...”


AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin Meclis’te cezaevlerinde çıplak arama konusuyla ilgili konuşuyordu, “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez” dedi. Olay oldu. Eleştirilere sosyal medyasından yanıt verdi: “Meclis’te yaptığım bence çok haklı, çok yerinde, her kelimesini tekrarlayabileceğim bir konuşma için kim benim ifade özgürlüğümün önünde engel olabilir...”