Zorunlu bir 10 günlük aranın ardından işte geri geldim.
Benim "ara dönemimde" İzmir gündeminin önemli maddelerinden biri Çeşme'de yediğimiz "kazıklardı"
Konu yeni değil, ama fena bıktırdı!
Çeşme'nin içine resmen virüs gibi girdi "çakma İstanbul sosyetesi"nin görgüsüzlüğü!
Adamların parayı nasıl kazandığı pek belli değil, ama nasıl harcadığını biliyoruz!
Çünkü onların ödediği faturalar bizim de gözümüze sokuluyor!
****
Filmi geri saralım.
Yıllar önceydi.
Bu garip sosyetenin kadınları arz-ı endam etti önce Alaçatı'da ve Çeşme plajlarında.
Onları ilk gördüğümüzde uzaylı olduklarını sanmıştık.
"Hey dünyalı biz dostuz" derler mi diye baktık ama pek oralı değillerdi...
Plajdaydılar ama saçlarının fönü bozulmasın diye denize girmiyorlardı. Ve full makyajlıydılar!
Biz İzmirli kadınlar, makyajsız halimiz, üstümüzde deniz kokusuyla onları garip garip seyrettik.
Bizim için ikinci şok dalgası, Alaçatı sokaklarında gelmişti.
Bilirsiniz Arnavut kaldırımıdır o sokak...
En şık ve rahat düz ayakkabılarımız, kurusun diye Alaçatı'nın rüzgarına bıraktığımız saçlarımız, bronzlaşıp güzelleşen yüzümüzle yürüyorduk...
Baktık karşıdan bir cisim yaklaşıyor!
Cismin çıkardığı garip bir ses var!
Alaçatı'da... Arnavut kaldırımında topuklu ayakkabı sesi!
Kadınlar, ince topuklu ayakkabı giymiş!
O taşların üzerinde yürümeye çalışırken kırılıp öne çıkan dizleri, denge kurmak için kollarına yaptıkları hareketle, eski çağlardan kalma gibiydiler.
Hadi hayal edin...
Eskiçağda ne böyle yürüyordu?
Dinozor T-Rex...
****
Gel zaman git zaman bu garip kadınların, cüzdanı kalabalık erkekleri ile tanıştık.
Mekanları işgal ettiler...
Alaçatı'nın işletmeleri pek sevdi bu müşterileri.
Mönüler değişmedi ama konu fiyat olunca, zamanı ileri sardılar!
10 yılda gelinecek rakamlara bir günde ulaştık.
Oysa ki, adamı "enayi" yerine koymaktı o rakamlar.
Bu gerçeği bir tek İzmirliler fark etti.
Yavaş yavaş kendilerini mekanlardan soyutladılar...
Tabii bunun bir nedeni de o işletmelerin İzmirlilere "beyaz zenci!" mualemesi yapması oldu...
Onlar İstanbulluları sevmişti!
Biz onlar için "fazlalıktık"
****
Asfalyası atmaya meyilli, "İstemezsen isteme, seni kim istesin Allah'ın sersemi" diyen İzmirli bıraktı mekanları...
Ama sanırım hatayı burada yaptık.
Bırakmayacaktık.
O mekanlarda oturacak ve o fahiş hesap geldiğinde, işletme sahibine o kağıdı yedirecektik!
"Başlarım senin serbest piyasandan. Senin karşında kazıklanacak enayi mi var?" diyecektik...
İnadına gidecek, hesaba itiraz edecektik.
"Ben bu işe karışamam" diyen ama içten içe bölgenin sözde değer kazanmasından memnun belediye yöneticilerine, "Ben de sonra sandıkta karışmam" diyecektik.
Demedik...
****
Ayran gönüllü İstanbul züppesi yakında bıkacak Çeşme'den de Alaçatı'dan da...
Son pişmanlık fayda etmeyecek...
Çeşme ve Alaçatı, "kazıkçı" imajını düzeltemeyecek...
Yıllarca "yerli turisti" istemeyen ve yabancı turistin yollarına güller döken turizmciler ülke genelinde ağlıyorlar.
Sağolsunlar açıklama yapıyorlar: "Bu yıl yerli turistin yılı olacak" diye.
Baktılar global ekonomik krizin etkisi, Rusya'sı, Yunanistan'ı derken, yabancı turist, Türkiye'ye "bay bay tatlım" dedi; onlar da ibreyi bize çevirdi.
Son pişmanlık fayda etmez canım!
Seni bugünlere getiren İzmirlilere "dirsek çeviren", "sen git başkalarını istiyorum" diyen Çeşme ve Alaçatı çoook ağlayacak...
Yanlış anlaşılmasın... Oradaki işletmecilere bir şey olmayacak.
Onlar tası tarağı toplayıp, "kazıkları"yla birlikte başka diyarlara göç edecekler.
Nasılsa memlekette enayi çok...
Çeşme ve Alaçatı'nın yerli esnafı, turizmcisi, yerel yöneticisi, işletmecisi başını vuracak taş bulamayacak.
Ne diyelim...
Çok efkarlanırlarsa Kordon'a gelsinler...
Bizim hesaba yazdırsınlar.
Ödeyebiliriz korkmasınlar!