• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Zor sürece doğru CAHİT SÖNMEZ

Zor sürece doğru

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.09.2014, 00:00
İster kabul edelim, ister kabul etmeyelim ya da görmemezlikten gelelim Türkiye ekonomisine yönelik riskler artıyor. Borsa aşağı geldiği için söylemiyorum. Aşağı iner, yukarı çıkar borsalar... Bir de Borsa İstanbul gibi derin ve sağlıklı olmayan bir borsada oynaklık daha da fazla olabilir. Düşmeyen kur ateşi ve faizden risklerin arttığının sinyallerini alıyoruz. Yaklaşık 2 hafta önce yani tüm para birimleri karşısında doların değer kazanmaya başladığı zaman karşımıza çıkan tabloyu hatırlayalım; TL en fazla değer yitiren üçüncü para birimi oldu. Aynı zamanda oynaklık sıralamasında da 3'üncü sırayı aldı. Tahvil riskinin göstergesi CDS primlerindeki artışta ise Rusya'dan sonra ikinciliğe yerleşmişti.
Dış gelişmelere karşı kırılganlığımızın yüksek olmasının temel nedenlerinin başında döviz cinsi borçların fazla olması geliyor. Borç zinciri geniş alanı kapsadığından halkalardaki gevşeme özellikle yabancı sermaye ve yabancı kuruluşların pencerelerinden farklı algılanıyor. İsterseniz birkaç örnekle bu noktayı açalım...

ÇARK NASIL DÖNÜYOR?

Öncesinde bir not düşelim... Banka ve banka dışı şirketlerin bilançolarına baktığımızda finansmanların büyük kısmını borçla, özellikle dış borçla sağladıklarını görüyoruz. Bir şirket dışarıdan dolarla borçlanmayı tercih ediyor 2008 krizinden bu yana. Çünkü FED'in sıfır faiz politikasına geçmesi bedava dolar anlamına geldi. Hiç firmalar bu fırsatı kaçırırlar mı? Doları alan ülkesine koştu, doları kendi ulusal parasına çevirdi ve kaynak olarak kullandı. Bu durumda doğal olarak döviz açık pozisyonuna düştü. Daha açık bir ifadeyle kur riski aldı.
Önemli mi bu risk? Hayır, FED faizleri artırmadığı sürece önemli değil... Neden derseniz çark şöyle döndü bugüne kadar... Bir şirket dolar kredisini aldı çok düşük faiz oranı ile. Bunu TL'ye çevirdi ve TL cinsinden finansman ihtiyaçlarını karşıladı. Bankalar TL cinsinden kredi plase ettiler. Dolar borçlarının geri ödemesi geldiğinde kazandıkları TL ile dolar alıp borçlarını kapatmadılar, yeni dolar kredisi ile bir önceki dolar borcunu kapattılar. Borcun tamamını borçla kapattılar. Kur oynaklığı sorun yaratmadıkça, dolar faizleri sıfırlarda kaldıkça çark çok güzel dönüyordu.

YA SONRASI?

Kritik soru, FED faizleri artırdığında ne olacağı... Yeni kredi almak zorlaşacak. Dolayısıyla borcu borçla çevirmenin maliyeti artmış olacak. Ya da sahip oldukları TL'yi dolara çevirip borç kapamak istediklerinde yüksek kur yüzünden maliyet yine artacak. Son seçeneği de atlamayalım... Dolar borcu olan firmanın TL'si yoksa önce TL kredisi alacak yüksek faizle ve yüksek kurla dolara dönüp borcunu verecek.
Üç olasılıkta dış borcu olan banka ve banka dışı kurumları oldukça zorlayacak. Bu yüzden zor bir sürece giriyoruz. Aslında sürecin zorluğu biraz da FED'in elinde sayılır. Eğer normalleşme evresi sert olmazsa, faiz artırımını yumuşak yaparsa ve bilançosunu ağır ağır küçültürse borçlu firmalar bu süreci beklenenden düşük bedelle geçiştirirler. Ama iş bununla bitmiyor. Bir de sonrası var. Zorlaşan dış kaynağın yerini hangi finansman alacak? Bunun farkında olan ekonomi yönetimi SPK'yı görevlendirdi. Büyük olasılıkla sermaye piyasaları kanalıyla finansman modeli teşviklerle desteklenecek. Çok yerinde bu tür önlemler en kısa sürede hayata geçirilebilir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA