Başlıktaki bu soruya olumlu cevap vermemiz için o kadar çok gerekçe var ki, nitekim Allah (cc) şu uyarılarla sesleniyor bizlere: ’’İyilik ve takvada birbirinizle yardımlaşın. Günah ve düşmanlık hususunda birbirinizle yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.’’ (Maide, 2)

İyilik paha biçilmez bir hazinedir. Harcandıkça eksilmeyen ve paylaştıkça artan muazzam bir kazanımdır. İyiliği yapana ve yapılmasına vesile olana Yüce Rabbimiz (cc) şu müjdeleri veriyor: ’’Kim iyi bir işe aracılık ederse, onun sevabından hissesi vardır. Kim de kötü bir işe aracılık ederse onun günahından payı vardır. Allah her şeye kadirdir.’’ (Nisa, 85)

Varlıklı iken yoksullukla mücadele edenlere yardım etmeye, başkalarını kendinden daha fazla düşünmeye, yaşatmak için yaşamaya, insanların derdiyle dertlenmeye, kurtulmak için kurtarmaya, gönülleri şenlendirmeye, kısaca almadan vermeye var mısın?

Kırık kalpleri onarmaya, muzdarip ruhları okşamaya, paslı duyguları cilâlandırmaya, her gönülde hoş bir tat bırakmaya, sevgiye susayanların kuraklıklarını Cennet bahçelerine çevirmeye, güler yüzünle dokunduğun her simaya güneş enerjisi sıcaklığını yaymaya ve güzel sözlerinle gönüllere inşirah salgılamaya var mısın?

Toplum içerisindeki kutuplaşmaları, ayrışmaları, kin ve nefretleri sonlandırıp sevgi tohumları ekmeye, sevgi fidanları filizlendirmeye, nefret uyandıran görüntüleri güzelliklere devşirmeye, karmaşa ve kargaşalara son noktayı koymaya, aşırıya kaçan davranışları bitirmeye ve sarsılan birlik ve beraberlik duygularını onarıp kardeşlik iklimini hâkim kılmaya, zalimin karşısında dimdik durup mazlûma kol kanat germeye var mısın?

Hırslar ve dünyevî arzularını ötelemeye, bencilliği, cimriliği bir kenara itip, paylaşmayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı ve hediyeleşmeyi yaygınlaştırmaya, kısaca benlikten bizliğe terfi etmeye, şer kapılarını bir bir sürgüleyip hayır kapılarını ardına kadar açmaya, yanıp kavrulan yüreklere derman olmaya ve buram buram ferahlıklar sunmaya var mısın?

Yetimlerin ve öksüzlerin başını bir baba sıcaklığında okşayıp ruh dünyalarına bir aile neşvesi katmaya, yaşlıları ve hastaları ziyaret edip sıkılan yüreklerine ferahlık salgılamaya, komşuluk ilişkilerini yeniden İslâmî çizgide dizayn etmeye, nerede üzgün bir can varsa ona yar ve yaren olmaya, anne baba ve akrabaya Allah’ın (cc) emrettiği gibi davranmaya var mısın?

‘’Allah’a (cc) farzlardan sonra amellerin en sevimlisi Müslümanları sevindirmektir. Ve “Kim fakire malıyla yardımda bulunur ve insanlara kendiliğinden adaletli davranırsa, işte o gerçek mü’mindir’’ diye buyuran sevgili Peygamberimizin (asm) bu sözlerini harfiyen uygulamaya, çevremizde böyle insanlar kalmayana kadar mücadele etmeye var mısın?

Bundan önce her ne yaşadıysan artık vazgeçip, her ne yaptıysan hemen unutup, hangi hatalara bulaştıysan derhal tövbe edip, bundan sonra içindeki bütün kötü düşünceleri yok edip azamî bir ihlâs ile iyilik okyanuslarına yelken açmaya ve ilham yüklü samimiyetinle ruhunu Kur’ân ve sünnetle kanatlandırmaya ve Allah’ı (cc) görür gibi kulluk yapmaya var mısın?

Allah’ın (cc) seni gördüğüne tahkikî bir imanla kulluk yapmaya var mısın?

Şimdi temizlik zamanı… Arınma zamanı… Tövbe zamanı… İyilik zamanı… Melekleşme zamanı… 

Ve tekrar ve vurgulu bir şekilde soruyoruz; HER ZAMAN  İYİLİK MELEĞİ OLMAYA VAR MISIN?