İstiklal ve istikbal!

Başbakan Binali Yıldırım akademisyen ihraçları, referandum, 15 Temmuz gibi konularda açıklama yaptı.

Bu açıklamayla, son haftalarda sık sık “Hayır” oyu verecek vatandaşlarla “FETÖ’den PKK’ya, DHKP-C’ye, IŞİD’e” varan ilişkiler kurduğu konuşmaları tamamen birbirine zıt.

Öyle konuşmalar yapıldı ki; “şer” yani kötülük ile Hayır oyu eş anlamlı ilan edildi.

Sanki referandum halk, seçmen için değil de “kanlı terör örgütlerinin oy vermesi” için yapılıyormuş gibi, “buna izin vermemek devletin görevi” değilmiş gibi her konuşmaya onlar dahil edildi.

Sonra da “Hayır’a baskı olmadığı” söylendi.

Şimdi Başbakan Yıldırım “Evet de Hayır da çıkabilir, sonuç ülkeyi bölmez. Hayır çıkarsa işimize bakacağız. Bu bir seçim değil. Vatandaşın kararı başımız üstüne” diyor.

İşte en baştan beri tüm siyasetçilerin söylemesi gereken buydu.

Yani konu bir “istiklal” mücadelesi değil, “istikbal”, gelecek meselesi!

Seçmen korkuyorsa…

Binali Yıldırım’ın da vurguladığı gibi “Bu bir seçim değil”…

Vatandaşın önüne “devlet yönetiminde çok önemli değişiklik yapacak olan” bir Anayasa değişikliği metni kondu.

Haberin Devamı

Bu metinde örneğin:

“Yürütme-hükümet görevinin tek başına cumhurbaşkanına (her kim olursa) ait olacağı, yargı üyeleri ve tüm bürokratları da onun atayacağı” gibi maddeler var.

“Bütün yetkinin, gücün tek elde toplanacağını” Cumhurbaşkanı Erdoğan da söyledi.

Sonuç olarak, halk “önüne sürülen bu değişiklikleri istediğini veya istemediğini” oylarken, bir parti veya öbür partiye değil, “yapılacak değişiklik ülke için sorun yaratacak mı, yaratmayacak mı” sorusunun cevabına oy vermiş olacak.

Durum böyleyken, “değişikliği istemeyenleri” teröristlerle özdeşleştirmek, isteyenlere sınırsız özgürlük verip, karşı oy açıklayanlara” korku salmaya çalışmak hukuksuzdur, insan haklarına, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Neden koalisyon yapmadı?

Başbakan Yıldırım, Bozkurt işareti yapıyor ve MHP’ye-Bahçeli’ye her fırsatta teşekkür ediyor.

Bahçeli ise Ak Parti ne derse, ne yaparsa müthiş uyum içinde. Yani o söz edilen “çift başlılık” demek ki “yeni anayasa olmadan da, hatta 2 ayrı parti arasında bile” hiç söz konusu değil.

Haberin Devamı

Görüntüye bakınca insan “Bahçeli madem ki ‘bir koalisyonu da rahatça götürecek kadar uyumlu’ olacaktı, neden çözümsüzlüğüyle ülkeyi yeni bir seçime, partisini 4’üncü parti olmaya sürükledi” diye düşünüyor.

Bunu bir ara halka, özellikle partisinin tabanına açıklaması beklenecektir.

Boy ölçüsü!

Devlet Bahçeli’nin, MHP’li muhaliflerin toplantıları için söylediği “Kurmak için fırsat kolladığınız partinizle çıkın da boyunuzun ölçüsünü alın” sözlerine Meral Akşener’in anında verdiği:

“Toplayın kurultayı da siz boyunuzun ölçüsünü alın. Biz delegelerin iradesine razıyız. Ya siz” cevabı haklı ve siyasi zeka içeren bir cevaptı.

Verdiği kararlardan şüphesi olmayan (kendine güvenen) bir lider, muhaliflerinin demokratik haklarına saygı duymalıdır.

DİĞER YENİ YAZILAR