Büyük bir deprem beklenen bir şehirde iki tür önlem alınır. Birincisi, deprem öncesi önlemlerdir. Yapı stoku kamu binaları, yollar, köprüler, viyadükler, depreme dayanaklı hale getirilir. Bir de deprem sonrası için hazırlık yapılır.
Deprem İstanbul’u vurduğu an, İGDAŞ doğal gaz akışını otomatik olarak kesecek ama binlerce kilometrelik boruda kalan gaz nedeniyle binlerce yangın çıkacak. İtfaiye o kadar yangına müdahale edemeyeceğine göre, 20 yılda mahallere kaç yangın musluğu koyduk, bir yangına nasıl müdahale edileceğini bilen kaç sivil savunma, kaç sivil toplum örgütü personelimiz var?
Yine yangınlardan devam edelim. Türkiye’de en çok gökdelene sahip olan İstanbul’da, en uzun itfaiye merdiveni 64 metre. Buna karşın İstanbul’un 50’de 1’i kadar gökdeleni olan İzmir’de en uzun itfaiye merdiveni 128 metre. İstanbul’un sahip olduğu araç-gereç parkı, mevcut konut stokuna göre acaba en son ne zaman gözden geçirildi acaba?
n Beklenen depremin ardından, apartmanların sokak kapılarını halen dışarıya doğru açılır hale getiremediğimiz için panikte ezilen, patlayan camlar ya da balkondan atladığı için yaralananlar olacak. O an hastanelerde daha ağır vakalar olacağı için, 20 yılda kaç öğrenciye, kaç kişiye, ilkyardım dersi verdik acaba?
2000 yılından başlayarak yüz binlerce insan bedelli olarak askere gitti. 28 günde bir asker, bir savaşçı, yaratamazsınız ama 28 günde, enkaza girmeyi bilen, ilk yardım eğitimi almış, kriz geçiren insanlara, kalp masajı yapmayı öğrenmiş insanlar yetiştirebilirsiniz. Depreme ne kadarlık bir insan kaynağı ayırdık ve o kaynağı doğru kullandık mı acaba?
Depremden sonra en büyük tehlike salgın hastalıklar. Özellikle de şehrin su ya da kanalizasyon şebekesi zarar görürse, başta yaşlı ve çocuklar olmak üzere çok sayıda can
kaybı yaşanabilir diyor tüm projeksiyonlar. Acaba kaç kilometrelik bir alanda iyileştirme yapabildik su ve kanalizasyon şebekesinde?
İstanbul Valiliği 1999 yılında ekmek çıkaracak fırınlardan, gelecek yüzen hastaneye kadar bir sürü önlem açıklamıştı, ayakları hiç yere basmayan. Ekmek konusunda bir sıkıntı yok, Halk Ekmek 1 ay stoklu çalışıyor her zaman. Peki, yüzen hastanesi var mı Türkiye’nin ya da gerek var mı? İstanbul’da, tüm hastanelerin bomboş olduğunu varsaysak bile toplam kaç yatak var acaba?
Rakamı yazmaktan imtina ediyorum ama tüm projeksiyonlar gösteriyor ki beklenen depremin ardından ölü sayısı binlerle değil on binlerle ifade edilecek. İstanbul’daki mevcut morgların kapasitesi belli, tek alternatif olan buz pateni salonu da sadece bir tane var. Toplu mezarların kurulması kaçınılmaz da, kimlik tespitleri ve defin sürelerine bakacak olursak, salgın hastalıklardan korunmak adına bile olsa bu tatsız tablo için acaba ne kadar hazırız?
DEPREM ANINDA ARAMAYIN KARDEŞİM...
Depremin ardından GSM şebekelerinde yaşanan sorunu konuşuyor ve istisnasız hepsine sallıyoruz perşembe gününden beri. Tamam, onları eleştirelim ama kendimizi de gözden geçirelim.
Depremin ardından sadece İstanbul içi bir iletişim yoğunluğu yaşanmadı.
Türkiye genelinde, İstanbul’da akrabası, tanıdığı olan herkes elini telefonuna attı, sorular sordu, geçmiş olsun dedi.
Zamansız telefonlar bunların tamamı ve aslında fayda değil, o an telefon kullanımına ihtiyaç duyanlara zarar veren bir tavır.
Mümkünse ilk bir saat aramayın İstanbul’da yaşayanları, SMS atın, Whatsapp üzerinden yazın.
Merak, sevgi ya da her ne sebeple olursa olsun, şebekeye yüklenince hem aradığınız kişiye hem de hepimize zarar veriyorsunuz.
TUTUN Kİ DEPREMİ ÖNCEDEN BİLİYORUZ...
İmkânı yok ama farz edelim ki bilim insanları yüzde 99.9 ihtimalle beklenen Marmara depremini 3 saat öncesinde tespit ettiler ve kamuoyuna açıkladılar.
O andan itibaren İstanbul’da yaşanacak kaosu düşünebiliyor musunuz?
Yollarda onlarca değil binlerce kaza olur, trafik kitlenir.
Vatandaş İstanbul Havalimanı gibi güvenli bulduğu, suyu, tuvaleti olan yerlere sığınmaya çalışır. İzdiham nedeniyle hava trafiğinde de sıkıntı başlar.
Mal canın yongasıdır diye düşünen binlerce insan bulduğu her büyük araca eşya yükleme derdine düşer, ara sokaklarda da trafik kitlenir, tahmin edemeyeceğimiz kadar çok sayıda kavga çıkar, mutlaka kan akar. Parklara sığınan insanlar arasında, yer tutma, çok yer kaplama, tuvalet, müzik ya da başka bir sebepten yine bir sürü olay yaşanır. Aynı anda yüzlerce hırsızlık vakası yaşanır.
Sonuç olarak depremi 3 saat öncesinden yüzde 99.9 bilsek bile, açıklaması o kadar zor ve riskli bir karar olur ki...
Özay Şendir
Özgür Özel, yandaş mı oldu?
26 Nisan 2024
Güneri Cıvaoğlu
Katar arabuluculuktan çekilirse…
26 Nisan 2024
Cem Kılıç
İklim değişikliği işte ‘büyük risk’
26 Nisan 2024
Didem Özel Tümer
Türkiye, NATO Genel Sekreter adaylarına ne söylüyor?
26 Nisan 2024
Abbas Güçlü
Atama, obezite ve boşvermişlik
26 Nisan 2024