Böyle olmasına rağmen iktidara yakın kesimlerin Türkiye’de işsizliğin olmadığını “iş beğenmezlik” olduğunu söylerken bir bakıma bir gerçeği de inkâr etmiş oluyorlar. Atanamayan öğretmenlerin, iş bulamayan mühendislerin mesleği ile alâkasız işlerde çalıştığı, marketlerde kasiyerlik yaptığı ortada dururken, bu ifadelerin kullanılması en başta işsiz insanlara saygısızlık. 

İki gazetecinin bu konuda atışmaları da bunlardan birisi. İktidara çok yakın, televizyonların aranan ismi bir gazeteci, işsizliğin olmadığını, iş beğenmezliğin olduğunu söylerken, ‘işsizim’ diyenlerin çobanlık yapmasını teklif edince başka bir gazeteci “Sen neden yapmıyorsun?” diyerek cevap verdi.  

Bu tartışma eski milletvekili bir gazetecinin “İşçi bulamıyoruz diyen iş insanların telefonlarını bana gönder” diyerek meseleye müdahil olmasıyla iş büyüdü. Kendisinin linç edildiğini söyleyen gazeteci, iş insanlarından gelen telefonları eski milletvekili gazeteciye gönderiyor… 

Bu atışmadan sonra işsizlere iş bulunabildiyse bu işsizlerin yararına oldu. İlginç tartışmanın faydası da bu oldu. 

***

Nankörmüş!

Yine iktidara yakın gazetecilerden birisi bayramda köyüne gitmiş. Köyünün muhtarının, “Erdoğan Türkiye’yi şaha kaldırdı. Her evde traktör, araba var. Arazi sulanıyor. İşsizlik nerede? Nankörlük yapmayın” diye kızmasını sosyal medya hesabında Cumhurbaşkanı Erdoğan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı etiketleyerek paylaşmış. 

Ne diyeyim gazeteci arkadaşım şimdi sana. Kendi köyünde belki böyle olabilir, ama köyünden Ankara’ya gelene kadar başka köylere de gidip keşke o köyün muhtarları ile de bir görüşseydin. Durumun sizin köyün muhtarının söylediği gibi olmadığını görecektin…

***

Çaktırmadan seçim için çalışmak

Son günlerde AKP seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz yaptığı açıklamalarla yine gündemde. Yine diyoruz, çünkü Sayın Yavuz iptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri sırasında sarf ettiği, “Hiçbir şey olmamış ise bile kesinlikle bir şey oldu” sözleriyle gündeme gelmiş ve bu sözü üzerinden epey konuşulmuştu. Siyasî literatüre de geçen bu söz aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ gündemdeki sıcaklığını koruyor. 

Epeydir suskun olan, basında da pek yer almayan Sayın Yavuz, son günlerde erken seçim, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve koronavirüs aşısıyla ilgili yaptığı açıklamalar yine gündem oldu. Meclis’in tatilde olduğu, siyasetin Anadolu’ya kaydığı bir dönemde gazetecileri içinde haber konusu oluyor. 

Cumhurbaşkanlığı konusunda Cumhur İttifakının adayının belli olduğunu, Millet İttifakının adayının kim olacağı konusunda bir netlik olmadığını söylerken şu ilginç ifadeyi kullanmış: “Bana sorarsanız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması da mümkün değil. İddiaya girmek caiz olsaydı çok kolay bir şekilde herkesle iddiaya girerdim, Kemal Kılıçdaroğlu asla başkan adayı olmayacak, diye…” 

İddiaya girdi mi, girmedi mi bilemeyiz, ama her şeye rağmen Kılıçdaroğlu aday olursa Yavuz her şart altında iddiayı kaybetmiş sayılacak. 

Koronavirüs aşılamada günde 1 milyona yakın aşı olmasına rağmen önemli bir kesim de “aşı karşıtlığı” yapıyor. Bunların içinde hükümeti ölümüne destekleyen medya mensupları da var. Sağlık Bakanı ve bilim kurulu üyeleri başta olmak üzere bilim adamları ise insanları aşı olmaları konusunda iknaya çalışıyor. 

Doğu ve Güneydoğu illerinden mezralara ve köylere giderek aşı yapılmaya çalışılıyor. Sayın Yavuz da kendince bu konuya bir yorum getirerek, “Cumhurbaşkanımız üç doz aşı oldu. Bir problem görseydi, Cumhurbaşkanı’mız olur muydu?” diye sormuş. Bu ifadeler aşı olmayan insanları ikna etmeye yeter mi bilemeyiz, ama tersi olma ihtimalini de yabana atmamak lâzım. 

Muhalefet ülkenin adalet, ekonomi gibi konularda kötü gidişi önlemek için erken seçim konusunda bastırırken, iktidar erken seçim konusunda 2023’ü gösteriyor. 

Yavuz, kendilerinin attığı her adımın muhalefet tarafından seçim hazırlığı olarak yorumlandığını söylerken, “Seçim görevlilerimizle sandık görevlilerimizle seçim kurulu görevlilerimizle sürekli çalışıyoruz bugünlerde; ama bunu yaparken elimizden geldiği kadar ortaya çıkartmadan, çaktırmadan yapıyoruz. Neden biliyor musunuz? Ne yaparsanız hemen onu sanki erken seçim için yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu algının oluşmasını biz istemiyoruz” demiş. 

Erken seçim yok derken bir yandan da çaktırmadan erken seçime hazırlanmak böyle oluyor anlaşılan… 

***

Akp’nin üç açmazı

AKİT gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “AK Parti’nin 3 açmazı… Adalet, COVİD, Yolsuzluk… Bugün bu gerçeği görmezlerse, kendi geleceklerinde bunun sonucunu görürler” demiş.  

İktidarı destekleyen bir gazetecinin bu sözleri ifade etmesi önemli. Zira bunlar başka kesimler tarafından hep söyleniyor, ama dikkate alınmıyor. 

Sayın Dilipak bunu sosyal medya hesabından paylaşınca bir takipçisi, “Çözerse yine AK Parti Çözer... Adalet her zaman güçlünün yanındadır... Covid AK Parti’nin suçu değil… Yolsuzluk her toplulukta çürük yumurtalar olur” diye yazmış. 

Dilipak’ın “dostça ikazları” pek anlaşılmamış anlaşılan. Adama, ‘Be mübarek bunca sene çözemedilerse bir 19 yıl daha mı iktidarda kalsınlar?’ diye sormazlar mı?”