İstanbul'da TKP'nin işçi buluşmaları

Türkiye Komünist Partisi (TKP) 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 47. yıl dönümünde İstanbul'un çeşitli ilçelerinde, farklı iş kollarından işçilerle buluştu.

soL - İstanbul

Türkiye Komünist Partisi (TKP) 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 47. yıl dönümünde İstanbul'un Arnavutköy, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli, Bakırköy ve Kartal ilçelerinde, farklı iş kollarından emekçileri buluşturdu.

METAL İŞÇİLERİ BULUŞMASI

Büyük işçi direnişinin 47. yılında İstanbul Kartal'da "Metal İşçileri" TKP'nin çağrısı ile buluştu.  

Etkinliğe, Böhler-Uddeholm işçileri, Diam Vitrin işçileri, Valfsan işçileri, Sarkuysan İşçileri, Bosal işçileri ve Mata işçileri katılırken, Yücel Boru ve Şişecam işçileri yolladıkları mesajlarla etkinliği selamladı. 

Etkinlik 15-16 Haziran büyük işçi direnişini anlatan bir kısa film ile başladı, bunun ardından etkinliğin açılış konuşmasını yapan TKP MK üyesi Mehmet Kuzulugil, geçmişten günümüze işçi sınıfının direnişinden bahsederek, işçi sınıfının tarihte kendi hak arayışını, sömürüye ve zulme karşı mücadelesini, kısmi mücadelelerin ötesine taşıyan ilk büyük toplumsal dinamik olduğunu anlattı. İşçilerin, yaşadıkları toplumsal çelişkilerin yeni bir düzenle ortadan kaldırabileceklerini, yine verdikleri yaşam mücadelesi içinde kavramaya başladıklarını anlatan Kuzulugil, TKP'nin görevini anlatırken, sınıfın kapitalist düzen içinde yükselttiği daha iyi bir yaşam talebini, yeni bir düzene yönelen öncü örgütlü mücadele ile bütünleştirmek gerektiğini söyledi.

İşçilerin haklarını talep etmenin ötesinde, işçi sınıfının hak dağıtacağı bir işçi iktidarına örgütlenmeleri gerektiğini söyleyen Kuzulugil “Bu ikisi birbirinden ayrılamaz. İşyerinde, çalıştığı yerde, tezgah başında kendi haklarını savunamayan, işçi kardeşleri ile mücadelede dayanışmayı örgütleyemeyen bir işçi, yeni bir düzen için devrimci öncülük yapamaz. Aynı şekilde sermaye egemenliğine son verecek bir mücadelenin, işçilerin sınıf iktidarı için yapılacak örgütlenmenin dışında kalan bir kimse de gerçek bir sınıf kardeşliğini kuramaz, hak arama mücadelesinde kalıcı ve tutarlı bir yer tutamaz” şeklinde konuştu. Kuzulugil, "işçilerin sermayeyle gündelik pratik içinde karşı karşıya geldikleri mücadelelerde de haklılık ve üretimden gelen güç kadar toplumsal meşruiyete ihtiyaç duyduklarını” anlattı.

Kuzulugil, “Grev yasaklamalarının meşruiyeti yoktur. Bu yasaklamaları iki kere düşündürtebilmek için, toplumun her kesimine ve hatta herhangi bir başka işçiye bu yasaklamaların tüm emekçilere dönük bir saldırı olduğunu anlatabilmek için işçi sınıfının siyasete yüklenmesi gerekir. Bugün bir lokma ekmek için bile güçlü bir işçi sınıfı partisine ihtiyacımız var. Örgütlenerek güçleneceğiz" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Kuzulugil'in konuşmasının ardından yapılan sunum ile işçi sınıfını hedef alan güncel saldırı hamleleri anlatıldı.

Sunumda şu ifadelere yer verildi:

"işçi sınıfının kazanılmış haklarına saldırılar AKP hükümeti ile birlikte daha da artmaktadır. AKP döneminde toplam 12 grev yasaklanmıştır ve 85bin işçinin hakları gasp edilmiştir. Bu yasaklamaların 7si son 3 yılda gerçekleştirilmiştir. Düzenin, yeni yasaları ve yasaklarıyla işçi sınıfının bütün haklarını elinden almaya çalıştığı açıktır. 2016 yılında çıkarılan kiralık işçilik yasası da bunun açık bir göstergesidir. "İstihdam Büroları" ismiyle işçi simsarlığının yolunu açan bu yasa, işçilerin güvencesiz çalışması ve tazminat hakkını elde edememesi anlamına gelmektedir. Bu gidişata ancak örgütlü bir mücadele ile işçi sınıfı dur diyecektir."

Sunumların ardından metal işçileri sırasıyla söz alarak iş yerlerini ve durumu değerlendirdiler. 

BOSAL metal işçisi :

"Son günlerde bilindiği üzere grev yasakları artmıştır. En son Şişecam grevi yasaklanmıştır. Bu grev sürecinde biz metal işçileri olarak BMİS'e bağlı bütün fabrikalarda bildiri dağıtımları ve yürüyüşler düzenleyerek Şişecam fabrikasındaki arkadaşlarımıza destek olmaya çalıştık. Temsilciler düzeyinde direnişteki arkadaşlara ziyaretler düzenledik. Destek için gittiğimizde polis barikatları ile karşılaştık fakat geri çekilmek yerine ısrarla direnişteki arkadaşlarımızın yanında olmaya çalıştık. Ancak ikişerli gruplar halinde cam işçileri arkadaşlarımızı ziyaret edebildik. Önümüzdeki dönemi metal işçisi veya cam işçisi ayrımı yapmaksızın bir koordinasyon kurarak ileri taşımak zorundayız."

SARKUYSAN metal işçisi:

"20 yıllık metal işçisiyim. Sömürüye en yoğun maruz kalınan alanlardan birinde çalışan bir işçiyim. İşçi sınıfı ve bilinci ideolojik bir tanımdır. İşçi sınıfı, sosyalist iktidarı hedeflemediği sürece yaptıkları bütün mücadeleler yarım kalacaktır.  Türkiye'de sendikal hareketin geldiği nokta bellidir. Sermaye ile uzlaşı üzerine konumlanacak her türlü sendikacılığa karşıyız. Biz siyasi ve ideolojik olarak işçi sınıfının iktidar olma hedefi ile mücadeleye katkı koymak zorundayız. Biz 15-16 Haziran'ları anmak değil bu direnişleri yeniden yükseltmek ve mücadelenin içinde olmak istiyoruz."

BÖHLER UDDEHOLM metal işçisi:

"Sistem bizi beyaz yaka ve mavi yaka olarak tanımlayarak ayırmaya çalışırdı. Ben kendime mavi yaka demiyorum, atölye işçisi diyorum. Ve şimdiye kadar ofis personeli, beyaz yaka dedikleri arkadaşlarımızla mücadelemizi ortaklaştırırken onlara da ofis işçisi demeye başladık. Bizim fabrikada mücadeleyi birlikte örgütlemeyi başardık; aynı sınıfın üyesi olduğumuzu öne çıkarıyoruz. Biz, Böhler Uddeholm çalışanları olarak sendikal örgütlenme sürecinde çok yeniyiz. Birçoğumuz, sendikalaşma sürecine başlarda sadece maddi kazanç olarak bakmıştık, sonra örgütlenme sürecine ofis işçilerinin de katıldığını gördüğümüzde anladık ki bu yalnızca maddi bir kaygı değilmiş. Burada bir sınıf mücadelesi varmış. Bizler birleştiğimizde bugün üzerine konuştuğumuz 15-16 haziran büyük işçi direnişi gibi, çoklarını tekrar hayata geçirebiliriz. Artık bunların hayaliyle örgütleniyor ve mücadele ediyoruz."

BÖHLER UDDEHOLM metal işçisi:

"Bizim iş yerimizde geleneksel mücadele motiflerinin dışında, ofis çalışanları atölye çalışanlarına destek veren bir pozisyondan çıkıp, örgütlenmenin bir parçası haline geldi. Bildiğim kadarıyla 1980 darbesinden sonra metal sektöründe ofis ve atölyenin el ele örgütleyiciliğini yaptığı başka bir örnek yok. Normalde, ancak bir grev oylaması vb bir durum oluştuğunda ofis personelleri destek verir. Bizim kastettiğimiz bu değil. Ofisin ve atölyenin birbirine ihtiyacı vardı ve birlikte mücadele örüldü. Burada, bize dayatılan mavi yaka ve beyaz yaka saçmalığını ortadan kaldırmaya yönelik bir adım atıldı. Sistem bizlere sorgulamamayı dayatmaktadır. İş yerinin çıkarları için yeni fikirler üretmeyi fakat iş dışında düşünmemeyi ve sadece söylenenleri uygulamayı diretmektedir. Ofis personellerinin de sendikal sürecin örgütleyicilerinden olması bu dayatmanın karşısında durulmasının çıktısıdır. Aklını işverenin çıkarına değil işçi sınıfının çıkarına kullananlar kazanacaktır."

DİAM VİTRİN metal işçisi:

"Hepinizin bildiği gibi, bizim fabrikamızda sendikal örgütlenme sonrasında patronun baskıları üzerine bir grev süreci başladı ve bu süreçte işten çıkarmalar oldu. Haklarımızı almak için birleştik ve bir yola çıktık. Bu süreçte patron bize mobbing uyguladı, üzerimizde çeşitli baskılar kurdu. İlk olarak 5 kişi işten çıkarıldı. Bu duruma itiraz eden bir grup arkadaşımız deneme süresi dolmadığı bahanesiyle işten çıkarıldı. İşten çıkarılan arkadaşlarımıza destek amacıyla iş yavaşlatmaya başladık ve bir süre sonra işveren tarafından baskılar arttı. İşten çıkarılan arkadaşlarımıza destek veren bütün işçiler 15haziran Perşembe akşamı aldıkları bir mesajla işten çıkarıldıklarını öğrendiler. Cuma günü hep birlikte fabrika önünde yürüyüş ve açıklama yaptık. Direnişimiz burada bitmeyecek. Hep birlikte direnmeye ve bu köhne düzeni yıkmak için mücadeleye devam edeceğiz."

Metal işçilerinin konuşmalarının ardından konuşmalarda dile getirilen koordinasyon önerisi kabul gördü ve kuruldu. Farklı işyerlerinin içinde yer aldığı koordinasyon, bir toplantı sonuç bildirisi yayınlayacak.

HAVAYOLU İŞÇİLERİ BULUŞMASI

15-16 Haziran büyük işçi direnişini anma etkinlikleri kapsaminda yapılan "Havada Karada Sömürüye Karşı Havayolu Emekçileri" başlıklı etkinlik Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi.

TKP Merkez Komitesi üyesi Volkan Algan'ın sunumu ile başlayan etkinlikte, havayolu işçilerinin sömürüye karşı örgütlenmeleri gerektiği vurgusu yapıldı. THY'de yaşan gerici kuşatmanın havayolu emekçileri üzerinde büyük baskı oluşturduğu ifade edilen sunumda, örgütlü mücadelenin bu baskıyı ve tehdit politikalarını tarihin çöplüğüne atacağı belirtildi. 

Etkinlik, Algan'ın sunumunun ardından kabin ekibi, yer hizmetleri, ramp iscileri ve teknik çalışanlar kendi alanlarında yaşadıkları sorunları aktarmaları ile devam etti.

Saat 17:00'de başlayan etkinlik, havayolu emekçilerininb dayanışmaları ile bu kapsamda yapacakları toplantıları sıklaştıma kararı ile son buldu. 

İNŞAAT İŞÇİLERİ BULUŞMASI

TKP,  büyük işçi direnişinin 47. yılında İstanbul Şişli'de inşaat işçileri, sağlık emekçileri ve plaza, ofis emekçileri ile buluştu.  

İnşaat işçilerinin iş cinayetlerine ve yoğun sömürüye karşı bir araya geldiği etkinlik, 15-16 Haziran konulu bir sinevizyon gösterisi ile başladı. Gösterim sonrasında İş Güvenliği Uzmanı Zehra Güner tarafından bir sunum gerçekleştirildi. 15-16 Haziran direnişinin ortaya çıkışındaki nedenler ve bu direnişin diğer işçi veya kitlesel eylemlililklerden farkı üzerinde durulurken, sınıfın farklı kimlik siyasetleri üzerinden bugünkü parçalılığın ortadan kaldırılması gerekliğine işaret edildi. Katılımcı inşaat işçileri ve farklı sektörden emekçilerin katkılarıyla işçi sınıfının bugünkü etkisizliği ve örgütsüzlüğünün nedenleri ve bunun aşılması için gerekenler konusunda fikir alışverişi yapıldı.

Temel olarak solda ve sendikal alanda emek mücadelesinin terk edilmesi, işçi sınıfının emek sermaye çelişkisi kaynaklı gündemlerinin geri plana atılması sonucunda ortaya çıkan boşluğun etnik veya farklı kimlik siyasetleri ile doldurulduğuna dikkat çekilen sunumda, işçilerin farklı farklı alanlardaki mücadelelerinin sınıfsal temelde yeniden ortaklaştırılması vurgusu yapıldı. Bu süreçte işçi sınıfını bu tarz bir mücadelede başarıya taşıyacak tek gücün işçi sınıfının öncü partisi olduğu belirtilen etkinlik işyerlerindeki komünist mücadelenin güçlendirilmesi ve örgütlenme çağrısı ile tamamlandı.

PLAZA VE OFİS EMEKÇİLERİ BULUŞMASI

15-16 Haziran büyük işçi direnişinin yıl dönümünde TKP tarafından Beşiktaş'ta yapılan toplantılarda plaza ve ofis gibi alanlarda çalışan emekçilerin işyerlerinde nasıl örgütlenebileceği ve işçi sınıfı kimliğinin toplumda nasıl ön plana çıkartılabileceği tartışıldı.

Geniş katılımın olduğu toplantılarda farklı kesimden emekçilerin ancak sınıf siyaseti ortaklığında bir araya gelebileceği, 15 -16 Haziran direnişinin derslerinden birinin öncü partinin önemi olduğu ve emekçilerin yaşadığı problemlerin çözümünün sosyalist bir düzende mümkün olduğu vurgularına yer verildi.

SAĞLIK EMEKÇİLERİ BULUŞMASI

TKP'nin çağrısıyla, 15-16 Haziran işçi ayaklanmasının yıl dönümünde sağlıkta piyasalaşmaya karşı Şişli'de bir araya gelen sağlık emekçileri, ülkemizde işçi sınıfı mücadelesini 15-16 Haziran’a taşıyan koşulları ve bugün bu büyük direnişin ne anlama geldiğini değerlendirdi. İşçi sınıfının örgütülü gücüne ihtiyacın vurgulandığı toplantıda katılımcılar, Taksim Gaziosmanpaşa Hastanesi’nde Halk Komitesi kurma kararı aldı.

METAL İŞÇİLERİ BULUŞMASI

15-16 Haziran Direnişinin 47. yıl dönümünde Arnavutköy ilçesinde bir araya gelen metal işçileri, işçi sınıfının sınıf siyasetinden uzaklığının nedenleri üzerinde dururken, sınıfın örgütsüzlüğünün işyerilerinde yürütülecek mücadele ile aşılacağının altını çizdi. 

TEKSTİL İŞÇİLERİ BULUŞMASI

Türkiye Komünist Partisi 15-16 Haziran 1970'deki büyük işçi direnişinin 47. yıldönümünde İstanbul-Bakırköy'de tekstil işçileriyle buluştu.

Etkinlik 15-16 Haziran belgesel gösterimi ile başladı. Gösterimin ardından yapılan sunumda, 15-16 Haziran direnişinin doğuşu ve tarihsel önemi anlatıldı.

Tekstil işçilerinin bir araya gelme nedelerinin yalnızca büyük direnişi anmaktan ibaret olmadığı vurgulanan etkinlikte, günümüz koşullarında işçi sınıfını yeniden siyaset alanına taşımanın zorunluluğuna değinildi.  Düzeni değiştirme iradesinin sınıfın tek varlık nedeni olması gerektiğinin altı çizildi.

İşçi sınıfının bugün daha gelişkin, daha fazla sektöre ve alana yayılmış olmasının bir avantaj olduğu vurgulanırken, tekstil alanının gerici kuşatmadan en fazla etkilenen sektörlerden biri olarak olumlu ve olumsuz yanları değerlendirildi. Etkinliğe katılan işçilerin gündelik yaşantılarından ve çalışma koşullarıyla ilgili verdikleri örnekler üzerinden örgütlenme pratikleri konuşuldu. Daha fazla bir araya gelmenin, hak arama mücadelesinde birlikte hareket etme yeteneği geliştirmenin önemine değinildi.

Etkinlik, yapılan katkıların ardından tekrar buluşmak üzere sona erdi.