İsmail Engin : Almanya’da Noel zamanında ne yaparız?

 İsmail Engin : Almanya’da Noel zamanında ne yaparız?

Her ne hikmetse, pek okuyan değil, ama çok yazan ve çok konuşan bir toplumuz... Herbirimiz “Aristoteles”iz, “Kant”ız, “Marx”ız... Lakin, felsefemizi özlü söz haline getirip “Caps”lerle kendimizi ifade ediyor; videolarla idare ediyoruz. Almanya’da yaşayan bir facebook dostumun kısa bir süre önce yaptığı paylaşımda: “Bizde Noel Baba yok, Müslüm Baba var... O da bacadan değil, damardan giriyor..” deniyordu...
Almanya’da aile büyükleriyle birlikte sakin ve olabildiğince sessiz geçirilen, vicdan muhakemesinin yapıldığı günlerdir, Noel günleri.
Ehh mâlum, gel zaman git zaman; evvel zaman ahir zaman göçtüğümüz “Alamanya”ya “entegre olduk” ya, 58 yıldan beri “biz ne yaparız” bu Noel zamanında?
Önceleri dolanırdık, öylesine Noel pazarlarında, merakla bakardık ne var, ne oluyor diye. Şimdilerde kimilerimiz evimizi ve evde kurduğumuz ağaçları süslüyoruz.. Artık alıştığımız Noel pazarlarında bol bol alış-veriş yapıyoruz. Küçük hediye paketleri hazırlıyoruz, eşe dosta, konu komşuya. Ve evimizde süslediğimiz ağaçların altına koyuyoruz, onları, 25 Aralık sabahı açılması için, kimeyse isimlerini de yazarak. Varsa “Hotel Mama” diyen, ana-baba evine gidiyor, orada konaklıyor bir süre. 
Noel Baba, “Nail Buba”dır bazılarımızda. Böylelikle bizden biridir, ağzımızda.
Kimilerimiz sözler, nişanlar, düğünler yapıyor: “Nail Buba”yı düğününe davet ediyor, vur patlasın çal oynasın, onunla göbecikler atıyor, şarkılar – türküler  söylüyor, halaylar ve zılgıtlar çekiyor.. Fırsatını bulduğumuzda, arka camda “Nail Buba”nın resmi, alay arabalarıyla kenti turlar, kornalar çalıyoruz: “Evleniyoruz, mutluyuz!” 
Gümbür gümbür konserler düzenliyoruz, düğün salonlarında... 
Konu-komşu ziyaretleri de yapanlarımız var; ama, illâ ki “hemşehri” tercih ediliyor.
 Fırsatı kaçırmayanlar, bol bol kahvehanelere veya derneklere gidiyor, kağıt oynuyor, masa arkadaşlarıyla. Veyahut ayaz dahi olsa, kar bile yağsa, cd çalarlar eşliğinde mangal yakıyoruz, kent ortasındaki izin verilen parklarda ya da varsa yaz ama kış da kullanılan sayfiye yerlerinde. Buram buram yayılıyor duman eşliğinde “mis gibi” et kokuları etrafa. Küme küme oluyoruz oralarda. Biriz, iriyiz, diriyiz ne de olsa! 
Keza, sivil toplum da olduk ya... “Nail Buba”yla dernek toplantıları, kongreler, seminerler, sempozyumlar yapıyoruz. Derneğe yardım gecesi işin cabası.
Bilgiye hasretiz ya; düzenlediğimiz toplantılarda “bilgi açlığımızı” gideriyor; kendimizden başka “âleme nizam” veriyoruz, oralarda..
Noel’de davul zurnayla değil; ama sessiz sedasız tatile de çıkanlarımız da vardır, fırsattan istifade. Kayak kaymaya gidenlerimiz, kuzey Afrika ülkelerinde turist olarak gezenlerimiz çoktur, bizim. Lâkin, Küba prestijli bir seyahat ülkesidir bu dönemde. Yediğimiz – içtiğimiz bizim, gezip – gördüğümüz senin olsun diyoruz. Oralarda bol bol fotoğraflarımızı çektirip, ayak parmaklarımıza varıncaya dek sosyal medyada paylaşmayı özellikle seviyoruz ve tercih ediyoruz. Gerçi, beraberinde yediğimizi – içtiğimizi de servis ediyoruz ya neyse!
“Empati” deriz hep değil mi; işte hep onu yapıyoruz... Noel’de!
Sonra, “biz” de kendi dini bayramlarımızda “empati” yapılmasını, saygıyı bekliyoruz. Nitekim, çok hoşgörülüyüzdür...
“Saygı!” gösteriyor, saygısızları kınım kınım kınıyoruz...
“Biz” böyleyizdir.  Burada...