İslam’da anayasal mekanizmaların vacipliği olgusu

Hiç şüphesiz, biz müminler Hz. Ebubekir’in, kişiliği ve müktesebatı sayesinde, güçler ayrılığına dayalı yönetiminin sağlayacağı toplam yarardan çok daha fazla yarar sağladığına inanıyoruz.

Yasama ve yargılama bilgi ve ilkelerini bizzat Hz. Peygamberden (SAV) öğrenmiş bir şahsiyet olan Hz. Ebubekir’in olabilecek en adil ve dengeli yönetimi gösterdiği ittifakla kabul edilir. Hz. Ömer’i seçerken Şura’yı değil de meşvereti tercih etmesinde de bir hikmet olduğu kuşkusuzdur, bizim için.

Hz. Ömer de kendi halefini belirlerken “altı aday adayı”na kendi aralarında bir şura yaptırır ve Hz. Osman seçilir.

Hz. Osman’ın atadığı yöneticilerin niteliğinin sebep olduğu tartışmalar, sonuçta Hz. Osman’ın kendi dönemini şehadetle tamamlamasıyla son bulur.

Hz. Ali’nin seçilmesi tartışma ve hoşnutsuzlukları bitirmediği gibi yeni çatışma ve savaşları da tetikler.

İSLAM İÇ SAVAŞI

Erdemli bir toplum olarak yapılanan Müslümanlar, hiç ummadıkları bir anda kendilerini siyasi ihtilaflardan dolayı bir iç savaşın içinde bulur ve çok rahatsız olurlar.

Sıffin savaşında 60.000, Cemel Vakasında 10.000 ve haricilerle savaşta 3.000 kişi ölür. İç savaş kayıpları, Orta Asya’dan İspanya’ya kadar yapılan cihatlarda verilen şehit sayısını aşar.

Dehşete düşen ve diğer Müslümanlarla savaşmayı tercih etmeyen toplumu, erdemli öncüleri fakihler, müçtehitler, şarihler siyasi alandan uzaklaştırmaya çalışırlar.

Sasani Devletinin kurumsal yapısını kopya eden Abbasilerin, Emevileri yendikten sonra, ordularını paralı askerlerden ve yöneticilerini de Sasani döneminde yetişmiş insanlardan seçmesiyle, toplum ve siyaset birbirinden iyice uzaklaşır.

Siyasi çekişmelerin kanlı iç savaşlara dönüştüğünü gören bazı Müslüman âlimler, adil olsun olmasın neredeyse her yönetimi onaylarlar hatta “Ülü’l-emr” kavramıyla dinen meşruiyet de sağlarlar.

Fıkıh’ın siyasi alandaki çekimserliği ve verimsizliği, sonuçta, ikili bir hukuki yapıya sebebiyet verir: Bir tarafta Müslüman toplumun yaşantısı için Fıkıh ve diğer taraftan Hükümdar ve Hanedanın bekası için Örfi Hukuk.

Vergi hariç, Örfi Hukuk halk için değil; genellikle hanedan üyeleri, askerler ve yöneticiler hakkındadır.

Ferman, Kanunname ve nizamname denilen Örfi Hukuk metinleri, Meşveret Meclisleri gibi adlarla anılan, vezir ve yardımcılarından oluşan bürokratik kadrolar tarafında kaleme alınırdı.

Elbette hem hükümdarlar hem de bu meclisin üyeleri, Fıkhı bilen bazen de fakih kişiler olurdu. Zorunlu olmadıkça İslami ilkeler çiğnenmezdi fakat bir hanedanın siyasi ihtiyaçlarıyla dinin hedefleri her zaman örtüşmeyebilir.

Örfi Hukuka ilaveten, adalet ve eşitçiliğin önemini anlatan “nasihatnameler”, “siyasetnameler”ve “asafnameler” gibi tavsiye metinleri de Fıkıh dışı alan ve konulardan derlenirdi.

GÜÇLER AYRILIĞI MEKANİZMASI YOKSA ADALETİN DE GARANTİSİ OLAMAZ

Hükümdarı hukuk’la dengeleyemeyen ve sadece dolaylı olarak nasihat edebilen; mülkiyet hakları, iktisadi faaliyetleri ve siyasi talepleri kısıtlı bir toplum, gelişkin bir hukuk sistemine de ihtiyaç duymaz.

Hâlbuki ekonomik ve siyasi hakları için Hükümdar’la pazarlık edebilen, mağdur edildiğinde özerk ve güçlü yargı sistemi tarafından korunacağına inanan, gerektiğinde yönetimle mücadele etmekten çekinmeyen bir toplum güçlenebilirdi.

Her ne kadar Fıkıh, toplumsal alanda bir hukuk sisteminin olabilecek en parlak örneklerini vermiş olsa da; siyasi alanı büyük ölçüde ihmal etmesiyle hem “dört başı mamur” bir hukuk sistemi olmayı ıskalamış hem de korumak ve geliştirmek zorunda olduğu toplumu zorba hükümdarlara karşı koruyamamıştır.

Beni Saide Gölgeliği toplantısından bugüne kadar tarihin her döneminde, güçler ayrılığına dayalı bir siyasal sistem, aslında, İslam’ın aradığı bir siyasal örgütlenme biçimidir. Bu mekanizmanın kurulamamış olmasının temelinde İslam Dininin olumsuz etkisi olduğuna dair bulguların tamamı tartışmalı, art niyetli veya kifayetsizliktir.

Buna rağmen dengeleme ve denetleme kavramı olarak “eğri kılıçlar ” kavramı dışında, dağarcığımda menkıbelerden başka bir şey de yok. Devam edeceğiz.


YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum