01 Nisan 2020 00:01
Son Güncellenme Tarihi: 01 Nisan 2020 04:34

İşçilerden kampanya tepkisi: Önlem beklerken yine cebimize uzandı elleri

AKP Hükümetinden koronavirüse karşı tedbir beklenirken yetkililer halktan para talep etti. İşçiler duruma tepkili.

Fotoğraf: EVRENSEL

Paylaş

Hasan KARA
Ankara

Türk Traktör işçileri Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıkladığı, “Biz bize yeteriz” kampanyasına tepki gösterdi. İşçiler, “Virüse karşı sert önlemler alınacak diye beklerken reis bizden para istedi” dedi. Erdoğan’ın “Üretim sürecek” açıklamasına da yanıt veren işçiler “Fabrikada binlerce işçi var, hastalık yayılırsa bedelini kim ödeyecek” diye sordu.

Yaklaşık on yıldır Türk Traktör’de çalışan bir işçi şunları söyledi:

“Millette borç gırtlağa gelmiş durumda. İşsiz kalanlar kara kara düşünüyor. Belki borçları erteleme duyurusu yapar diye beklerken yine milletin cebine uzandı eller. Zaten elleri cebimizden hiç çıkmıyor ki. Geliyor halktan para istiyor. Yandaşlardan toplarlar göstermelik bir meblağ. Yine bizden keserler acısını.”

Erdoğan’ın “Üretmemiz gerek, durmak yok” açıklamasını hatırlatan işçi “Fabrikada binlerce kişi çalışırken oradaki insanlara bu hastalık yayılırsa bunun bedelini kim ödeyecek peki? Biz şimdi ara verdik ama 6 Nisan’da üretim başlayacak diyorlar. Yine korka korka mecburen gideceğiz” diye konuştu.

"PATRONLARIN ÜCRET KESİNTİSİNİ ENGELLESİN"

Başka bir Türk Traktör işçisi ise, “Sokağa çıkma yasağı gelir diye bekliyordum. Stadyum, havalimanı gibi yerlerin de tedaviler için ayrılacağı açıklaması olur diye bekliyordum. Ama reis çıkıp bizden para istedi” diye konuştu.

“Üretime devam” açıklamasına da yanıt veren işçi şunları söyledi:

“Zaten biz üretimin devam edeceğini düşünüyorduk. Türk Traktör hiçbir zaman zarar etmez, en fazla kârından biraz feragat eder. Örneğin şimdi üretmeyerek kârından feragat edecek, şimdiye kadar zaten kârını aldı. 6 Nisan’da bizim üretim başlayacak duyurusu yapıldı ama bu süreçte ücretimizin tamamını alamayacağız. İşverenlerin ise üretim durduğu için kârından kaybı var ama kendi cebinden çıkan bir şey yok. Böyle yardım kampanyaları toplayacağına işverenlerin ücretlerden kesinti yapmasını engellesin. O yardımların nereye gittiği de ayrı bir konu.”

Şu an tüm teşvikler ve yardımlar için İşsizlik Fonunun kullanıldığını dile getiren işçi, şöyle devam etti:

“O da bizim cebimizden çıkıyor. Büyük işletmeler bu işleri bir şekilde çözer. Ama küçük işletmelerde işten çıkarmalar, ücretsiz izinler almış başını gitmiş. Devletin önce bu sorunu çözmesi lazım.”

HESABINI KİM VERECEK?

Yine 10 yıla yakın bir süredir fabrikada çalışan bir işçi, “İnşallah toplanan parayı garibanlara dağıtırlar. Ama benim umudum yok. İş adamlarından, sermayesi olanlardan toplayıp garibana dağıtması lazım. Gariban daha neyini versin. Elazığ depreminin üstünden çok geçmedi, orada toplanan paralar ne oldu, hiç açıklamadılar doğru düzgün. Bu memleketin hali ne olacak bilmiyorum. Sonraki pazartesi biz de başlayacağız gibi duruyor. Önümüzdeki hafta için doktorlar virüs yayılımında en önemli hafta diyorlar. Zirveye çıkabilir diyorlar. Biz ise çalışmazsan aç kalırsın mantığıyla yine fabrikaya gitmek zorunda kalacağız. Şu an İtalya ile yarışır hale geldik virüsün yayılma ve ölüm hızı konusunda. Biz de fabrikada İtalya’dan gelen parçalarla üretim yapacağız. Başımıza bir şey gelirse bunun hesabını kim verecek bilmiyorum” diye konuştu.


DEVLET NE ZAMAN BİZİM YANIMIZDA OLACAK?

Ford Otosan işçisi
Kocaeli

Koronavirüs salgınına karşı devletimiz yeni paketler yeni yöntemler geliştiriyor. Bizi kıskanan Avrupa geç de olsa koronavirüse karşı önlemlerini sıkılaştırarak artırırken, halkını da mağdur etmiyor. Son olarak İspanya’da OHAL ilan edildi her yer durdu. İspanya devleti halkının ihtiyaçlarını karşılayacağını açıkladı. Gelişmeler şeffaf şekilde halk ile paylaşılıyor.

Bize gelince içler acısı. Virüse karşı tedbirler geç alınıyor. Erdoğan paket açıklamıştı ve bu paket zengin kısmına hitap ederken bizim gibi ücretle çalışan kesime borçlanmayı tavsiye etmekten öteye gitmemişti. Tabii ki bu durum şimdiye kadar olan bir hususken yeni bir açıklama yapan Erdoğan koronavirüsün yayılma olasılığına rağmen üretimin durmaması gerektiğini söyleyerek “Evde kal” söyleminin aslında Avrupa’ya ve halka karşı reklamdan öteye gitmediğini açıkça göstermiş oldu. Hem evde kalıp hem de üretim tam gaz nasıl devam edecek? Zaten çalışmak zorunda olanlar istese de evinde kalamıyor. Evde kal diye örnek gösterdikleri kişiler yine zenginler. Ülkede Koç Grubuna bağlı olan Arçelik fabrikası buna bir örnek. Tam gaz çalışmaya devam ediyor.

Ayrıca “Biz bize yeteriz” kampanyası başlattı ve halktan para toplamaya başladı. Herhalde 1 Nisan şakasını erken yapmak istedi ya da kolonya ülkecek kafa yaptı. Avrupa virüs sürecinde halkına destek paketi açıklarken, bizde halktan para talep edilmesi ülkeyi yönetenlerin “Şahlanıyoruz, Avrupa bizi kıskanıyor, ekonomi iyiye gidiyor” söylemlerinin yalandan ibaret olduğunun itirafı niteliğinde.

Bizden beklenen her ne olursa olsun iktidarı desteklememiz ve Erdoğan’ın yanında olmamız da, devlet ya da Erdoğan ne zaman bizim yanımızda olacak? Zaten maaşımızdan kesilenler, tasarruf diyerek bize dayatılanlar yetmiyormuş gibi bir de yardım kampanyası açtılar. Peki ülkeyi yabancılara peşkeş çekenler, vergiden kaçınanlar, devletin her türlü kolaylığından faydalananlar, bizim maaşlarımızdan kesilerek oluşturulan işsizlik fonundan bize maaş ödeyip buna karşılık 4 ay telafi çalışması olacağını söyleyenler… Siz size yetemiyorsunuz patronlar ve hükümet ama biz işçiler emekçiler birleşirsek biz bize yeteriz. Sırtımıza yük olanları, bizi salak yerine koyanları da sırtımızdan atmasını biliriz.

Bu salgını yaratan biz değiliz. Ülkeyi yöneten biz değiliz. Ama hep elini taşın altına koyması beklenen biziz. Sorumlusu olmadığımız her şeyin faturasını bize yıkmaktan bıkmadılar ama biz bu faturalardan bıktık.


O KADAR PRİM, VERGİ KESİLMESİNE RAĞMEN DEVLET BİZE 14 GÜN BAKAMAZ MIYDI?

Gıda işçisi
Bursa

- Önlemlerimizi aldık…

- Dünyada en geç bizde görülüyor…

- İlk vakamız geldi…

- İlk 10 gün az test=az vaka…

- Bu hastalığa karşı elimizde çok büyük bir kozumuz var… “Yakalanmamak!”

- Hayat eve sığar…

- Hiç kimse evden çıkmasın…

- Devlet OHAL ilan edemez, herkes kendi OHAL’ini ilan etsin…

- 100 milyar liralık ekonomik kalkan paketi…

- İşverenlerin kredileri 3 ay faizsiz ötelenecek…

- İşveren sigorta primlerini 3 ay sonra yatıracak...

- Uçak biletlerinde iç hatlarda KDV oranı yüzde 1’e düşecek

- Konut kredisi peşinatı yüzde 20’den yüzde 10’a düşürüldü vs…

Yukarıda ekranlardan bizlere en az 100 kez dinletilen izletilen klişeleşmiş söylemlerden bazıları bulunmaktadır. Bizlerse çalışması zorunlu market, mağaza, fabrika işçisi çalışanlarız. Yukarıya da dikkatli bakarsak bizleri kapsayan hiçbir şey yok. Zenginsen, fabrikan varsa, üst düzey başka türlü gelirin varsa reis diyor korkmayın arkanızda ben varım…

Ben fabrika çalışanıyım girişte ateş ölçümü var, dezenfektan noktaları var, yemekhanede masalardaki koltuklar seyrekleştirildi. Nisan ayına da çalışarak giriyorum. Ben de milyonlarca emekçi gibi mecburen çalışmak zorundayım, fabrika çalıştığı sürece yıllık izin alma şansım da yok. En çok korktuğum olay ise kendim için değil fakat çalışırken virüse yakalanıp eve virüsü götürme ihtimalimdir. Zengin sınıf her zaman kendi izole hayatında evden çıkmıyor, hatta çalışan müdür kesimi bizle beraber yemek yerdi bu olaylardan sonra artık yemekhaneye bile inmiyor.

Aylık 400 bin kazanan sanatçılar evden çıkma diyor. Diğer dış devletler sokağa çıkma yasağı getirse de bizde hem para yok hem ekonomi çöker deniyor. Kendimizi kobay fare gibi hissediyoruz, virüsün en kolay bulacağı kesim; maalesef alt gelir grubu ve mecburen çalışmak zorunda olanlardır. Devletin bizi görmezden gelişi, özel sektörün krizi fırsata çevirme çabası, aç gözlülüğü, işçi sağlığını asla düşünmemesi Kovid-19 olağanüstü günlerini bizlere gün gün kabusa çevirdi maalesef.

Biz her zaman en umursanmayan, kötü olayların başrollerinde olmak zorunda kalanlar hiç değişmeyecek miyiz? 14 gün sokağa çıkılmasa ortaya çıkan vakalar evden alınsa hastanelerde izole edilse kötü mü olurdu? O kadar prim, vergi kesilmesine rağmen devlet bize 14 gün bakamaz mıydı? Hele dünyanın sonu gelse dahi ihale yapmaktan vaz geçmeyecek Kanal İstanbul ihalesini maskeli bir şekilde yapmaya çalışan o şahıslara ne demeli? İşçi sınıfı olarak bu hükümetin bizlere yaklaşımı su götürmez, apaçık ortaya çıkmıştır.

Bizler de bu en zor, en kötü günleri atlattığımızda gereken dersleri çıkarıp, ileride buna göre hareket etmezsek bizlere de yazıklar olsun. Metro şantiyesinde yemek olarak ekmek arası ıspanak vermeyi bizlere reva görenler… Evde kal evde kal diyorlar ama fabrika eve sığmıyor… Halimiz çok kötü bizim sesimizi kim duyacak kim duyuracak?

ÖNCEKİ HABER

İnşaat işçileri, koronavirüs nedeniyle Kerbela'da mahsur kaldı

SONRAKİ HABER

Kocaelili işçiler: Böyle bir ortamda Kanal İstanbul ihalesini ortaya attılar!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...