‘İran’da herkes kendi itirazını ortaya koyuyor’

Gazeteci Mete Çubukçu Ortadoğu’yu yıllardır yakından izleyen isimlerden. Çubukçu ile 2018’e protestolarla giren İran’ı, Suriye’deki olası gelişmeleri ve büyük güçlerin Ortadoğu politikalarını konuştuk.

2018'e İran'daki protesto gösterileri ile girdik. 2009'da da böyle bir dalga olmuştu. Bu son gösterileri nasıl tanımlamak lazım, ekonomideki sorunlar mı etkili, dendiği gibi, yoksa başka motivasyonlar da var mı?

Şimdiki dalganın 2009 ile doğrudan bağlantısı olmasa bile, o dönemin mirasının etkisi var. İran'ın öteden beri bu tür karşı çıkışların ülkesi olduğunu söyleyebilirim. 2009'da doğrudan siyasi bir itiraz ile sokaklara dökülenler bu kez başlangıçta; yoksullaşma, devlet garantili kredilerin batması, yolsuzluk, devlet eliyle kayırmacılık ve rantın rejimin belli kesimlerine dağıtımı gibi ekonomik saiklerle yükselen itirazlar sonrasında siyasi bir havaya büründü. Rejime karşı olanlar da ortaya çıktı, hatta biraz anakronik olsa bile Şah yanlısı sloganlar bile duyduk. Bu arada Ruhani’ye karşı olan muhafazakarlar, hatta mollalar bir iç politika hamlesi olarak gördü bu durumu. Onların derdi ise Ruhani ile. Halkın İran’ın bölgede giderek artan etkisini desteklediği biliniyor. Ancak, bunun ekonomik boyutu söz konusu. Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de doğrudan ya da dolaylı olarak savaşan bir ülke var. Bunun harcaması tabii ki ekonomiyi sarsıyor. Bu da tepki görüyor. 

Yani birkaç ayağı olan bir karşı çıkışla karşı karşıyayız. Çıkış ekonominin giderek kötüleşmesine itiraz gibi görünse de herkes kendi itirazını ortaya koyuyor. Ortada birikmiş, tıkanmış birçok nokta var. Gençler 2009'da bir tepki örüp, çok kötü bir deneyim yaşayıp geri çekilmişlerdi. Ardından Ruhani'den umutvar oldular ama görünen o ki Ruhani de gençlerin talepleri karşısında yetersiz kaldı. Ya da sistem ona izin vermedi. Tabii ki ABD ile Obama döneminde yapılan nükleer anlaşmanın bir türlü somut hale gelerek ekonomik zenginliğe dönüşmemesinin de etkisi var. Ve tabii ki düşen petrol fiyatları. Çok katmanlı bir durum var İran’da. Birçok noktada sıkışma söz konusu.

İran rejimi bu gösterilere nasıl yanıt verecek gibi görünüyor? Cumhurbaşkanı Ruhani başta "demokratik hak" dedi ama gösteriler daha da büyürse nasıl bir tablo görürüz? 

İran rejimi eğer durumu bir beka sorunu olarak algılarsa sert cevap verebilir. Henüz Devrim Muhafızları ya da Besiç olarak adlandırılan eli silahlı ve sopalı sokak milisleri devreye girmiş değil. Bu unsurlar İran İslam rejiminin dayanakları. Ancak İran'da her ayaklanma rejimi hedef almıyor. Örneğin Hatemi devlet başkanı seçildiğinde taleplerin başında devrimin gerçek değerlerine dönmesi vardı. Yani İslami rejimin kendi iddiasını kaybedip yozlaştığı,  rantın belli ellerde toplandığı, adalet ve eşitlik kavramının yok olduğunu iddia ediyorlardı. Evet, İran İslam cumhuriyeti bile artık o ilk çıktığı noktada değil. Her sistem gibi eskidi, yozlaşmalar oldu. 

Öte yandan bugün Ruhani’nin ilk başlardaki yumuşak tavrı, şiddet olayları artarsa değişebilir. Çünkü, doğrudan dini lideri hedef alan sloganlar da var ki, bunları ciddiye alabilirler. Ruhani aynı zamanda bu protestoların rakipleri tarafından kullanıldığını da biliyor. Ancak şu çok önemli: Son dönemde bölgede başlayan her tepkiselliğin arkasında "yabancı güç ya da parmak" aramak moda oldu. Yani insanların inisiyatifleri ve demokratik tepkileri hiçe sayılıyor. Oysa tarihin yazımında kitlelerin rolü büyüktür. Sonradan mollaların eline düşse bile İran devrimi tüm İran halkının kalkışmasıyla olmuştu. Eğer İran yönetimi de işin arkasında sadece dış güç arar, insanların demokratik taleplerini görmezden gelir, onları beşinci kol olmakla suçlarsa, belki bugün durum kontrol altına alınır ama yarın başka şekilde patlar olaylar. İşte o zaman belki bu durumu kullanmak isteyenler ortaya çıkabilir. Zaten dış müdahale gerekli zemini  bulursa gerçekleşir. Oysa biliyoruz ki yıllardır ambargo altında yaşayan İran halkı bir dış müdahale hissettiği zaman rejimin etrafında birleşiyor. Sözün özü, bu seferki gösteriler kısa sürede sona da erebilir, giderek rejimi tehdit eder hale de gelebilir. İş Ruhani'yi aşabilir. Şimdiden bunları bilmemiz çok zor. Çünkü yıllar içinde baskı altına alınan, gazetecilere hayat hakkı tanınmayan, bağımsız bir kaynak bulmanın güçleştiği İran medyasından herhangi bir işaret almak bugünlerde çok zor. Yine Sosyal medya ve vatandaş gazeteciliğinin hareket geçtiği günler yaşanıyor İran'da.

Türkiye, Dışişleri kanalıyla 'kışkırtmalardan ve dış müdahalelerden kaçınılması" eksenli bir mesaj yayınladı. Ankara nasıl bakıyor bu meseleye?

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması komşu bir ülke olarak İran'da itidal tavsiye ediyor. Özellikle taleplerin yasal sınırlar içinde kalması ve şiddetten kaçınılması ve sorunların çözümü yönünde bir açıklama. Ve tabii ki dış müdahaleden kaçınılması. Herhangi bir ABD veya İsrail müdahalesi söz edilen. Ya da çok zor olmakla birlikte Suudiler gibi Körfez ülkelerinden kışkırtıcı bir yaklaşımın önlenmesi. İran Türkiye’nin bölgedeki en önemli rakibi ama kimi yerlerde birlikte hareket ettiği (Irak’ta Kürt bölgesinde ve Suriye’de) İran'da, kontrolden çıkan bir durumun hem kendi hem de bölgenin aleyhine olduğunu düşünüyor. Öyle bir durumda bölgede zaten olmayan istikrar tamamen bir kaosa dönüşebilir. Aslında bu durum Trump yönetiminin bile aleyhine olur. Ancak Trump'ın neyi nasıl yönettiğini bence Amerikan devleti dahi bilmiyor ya da farkında değil. Çünkü Trump'ın söylem ve yaklaşımı anakronik ve 20 yıl geride kaldı. 

2018 Ortadoğu için yine hareketli bir yıl olacak gibi görünüyor. Ne bekleyebiliriz Suriye'de? 

2017 kadar olmasa da 2018 de hareketli bir yıl olacak. Çünkü Irak'ta Kürtler deyim yerindeyse kendi ayaklarına kurşun sıktılar ve Barzani yılın kaybedeni oldu. Iraklı Kürtler için daha karmaşık ve yeni denklemlerin ortaya çıktığı yıl olacak. Iraklı Kürtlerin 2018’de kaybettiklerini kazanmaları zor artık. Diğer bir kaybeden IŞİD oldu. Ancak, örgütün kanlı eylemlerine şahit olabiliriz. Suriye'ye gelince: Birincisi, tabii ki Kürtlerin durumu. Kürtler derken kastımız YPG-PYD çizgisi. Türkiye'nin belli yerlerde bu yapıya yönelik müdahaleleri olabilir. Rusların bu yapı ile gizli tasarrufunu göreceğiz. Özellikle anayasa hazırlama sürecinde Kürtlere de yer verilecek. Bu bir federatif yapı da olabilir kısmi bir özerklik de. Bu tabii ki Ruslar (ve dolaylı olarak Esad yönetimi) ile Türkiye arasındaki sıkı pazarlık sonucunda ortaya çıkacak. Ama YPG'yi tamamen ABD'ye bırakmak isteyen bir Rusya ile karşılaşabiliriz. ABD ise bölgede tutunduğu tek dal olan YPG-PYG çizgisi ile işbirliğini sürdürecek gibi görünüyor. Suriye'deki pazarlıklar için elindeki tek koz, bunu bırakmayacak. Türkiye ise tepkisini sürdürecek. Bir diğer konu İdlib bölgesindeki selefi, cihatçı örgütlerin varlığının ne olacağı. Sisteme nasıl eklenecekler? Silahlarını kime bırakacaklar? Türkiye burada nasıl bir rol oynayacak? Burada sorun çıkabilir. Çünkü o örgütlerin şu an var oldukları biçimde orada kalmaları sorun yaratacaktır.

Suriye'deki Kürtler ile ABD ilişkisi çok konuşuldu. Bu yıl bu alanda neler bekleyebiliriz?

ABD Ortadoğu'da Ruslara karşı özellikle Suriye'de kaybetmiş durumda. Trump her ne kadar Suudi'lere, Mısır'a silah satıyor para kazanıyor olsa da inisiyatif Ruslar'da. ABD bölgede ne yaptığını ve ne yapacağını da bilmiyor. Darmadağınık durumda. Kudüs'ün başkent kabul edilmesi kararından, Suudi-Mısır hattı ile Katar'ın karşısına çıkması ama istediğini elde edememesine kadar, ne yaptığını bilmez durumda. Söylediğim gibi bölgede tutunduğu tek dal YPG. Suriye'deki varlığını YPG'ye bağladı. Bu da ABD gibi bir gücün ne istediğini bilmediğini gösteriyor. Trump güvenilmez bir isim, ne yaptığı belli değil. Muhtemelen Dışişleri de dış politikayı tweetlerle yöneten bir başkan ile ne yapacağını düşünüyor. Kudüs kararı bunun örneklerinden birisi. Bölgede sadece İsrail ile tüm sorunları yönetemezsiniz.

Son olarak Suudi Arabistan'da da hareketli günler yaşandı. Burada önümüzdeki dönemde Ortadoğu siyaseten etkileyecek gelişmeler beklemeli miyiz? 

Suudi Arabistan arayış içinde. Orayı da sarsan ekonomik sorunlar var. Tüm bunlar tıpkı İran'daki gibi sadece petrole bağlı ekonomilerin sonucu. İran da biraz böyle. Rantiye devletler. Fiyatlar düşünce gelir düşüyor. Suudiler müthiş bir silahlanma içinde. Bunları kullanacak askerleri olmasa da silah alıyorlar. İran'dan ürküyorlar. Yemen'de yanıbaşlarında İran var. Katar'la olan kapışmada başarılı olamadı. Şartlarından teker teker vazgeçti. Suriye'de kaybetti. İçeride sözüm ona yumuşamaya çalışıyor. Ama dünyanın en geri, en baskıcı ve en kapalı ülkelerinden biri olan Suudi Arabistan'ın şu anda İran'da olan bitenden en memnun ülke konumunda olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ayrıca Suudiler artık Sünni dünyayı da domine edemiyorlar. Bölgedeki ülkelerin Kudüs meselesi etrafında birleşmeleri bile zorunluktan kaynaklanıyor gibi görünüyor. Suudi Arabistan önemi kaybetmemiş olsa da giderek eskisi gibi olamayacağını biliyor. 

Kategoriler

Güncel Dünya Dünya

Etiketler

İran protesto


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE