"İnsanlar kendi teyitçileri olabilir"

Koronavirüsün yaygınlık kazanması ile yalan ya da manipülatif haberler de kendine yeni bir alan buldu. Uzun yıllar haber kanallarında program hazırlayıp sunan, yöneticilik yapan Mirgün Cabas son zamanlarda haber doğrulama sitesi teyit.org ile çalışmalar yürütüyor. Cabas ile gelinen son durumu konuştuk.

Sosyal medyada yalan haber üretmek zaten epey bir süredir önemli bir meselemizdi. Koronavirüs'ün yaygınlaşması ile sanki bir sıçrama yaşandı. Yalan haber üretenler böyle olağanüstü dönemleri "seviyorlar" mı?

Çok seviyorlar hem de. Belirsizliklerin ve çalkantıların olduğu zamanlar, toplumun kaygılı olduğu dönemler, sahte haberin en fazla dolaşıma girdiği zamanlar. Çünkü böylesi zamanlarda habere duyulan ihtiyaç da, kitlelerin haber tüketimi de artıyor. Böyle zamanlarda haber, insanların oyalanmak, dünyada olan biteni öğrenmek için okudukları bir şey olmaktan çıkıyor. İnsanlar hayatta kalmak, pozisyon almak için habere ihtiyaç duyar hale geliyor. Deprem olacak mı, virüs ne kadar yakınımızda, tehdit ne kadar büyük, nasıl korunacağız gibi… Tıpkı başka ürünlerde olduğu gibi, talebin fazla olduğu zamanlarda haberde de işin içine hile hurda, "tağşiş" karışıyor. Tabii yağda, peynirde ya da ne bileyim, alınıp satılan emtiada hile hurdanın sebebini anlamak kolay. Kolay para kazanma hırsı, ahlaksızlık… Ama haberde bunu yapanların motivasyonları biraz daha çeşitli.      

Ben yalan haber üretiminde iki saik görüyorum, bilmem katılır mısın..Bir, siyasi amaçlarla bunu üretenler, yani iktidarı bir tür kollama ya da her ne vesile ile olursa olsun iktidara (yalan ya da çarpıtma haberle bile olsa) saldırma. İki, böylesi bir amaç bile olmadan öylesine, sırf iş olsun diye haber üretmek. Durum basitçe öyle mi yoksa daha mı karmaşık?

İlk kısımda haklısın. İktidarın hoşuna gitsin diye yalan dolan üreten, gerçekleri çarpıtan geniş bir kesim var. Üstelik bunların bazıları televizyon, gazete, internet sitesi gibi yerleşik ticari kurumlar. Başka ülkelerde bu tür sahte haberleri küçük yeraltı grupları üretip yayıyor. Mesela 2016 ABD seçimlerini manipüle ettiği söylenen sahte haberler, Balkanlarda, Baltık ülkelerinde filan bir iki kişilik troll ekipleri tarafından yazılıyordu. Ama bizde kendilerine ana akım diyen medya kuruluşları bu tür sahte haberleri üretiyor. Bunların dışında bir de, iyi kötü deşifre olmuş bir paralı troll ordusu olduğunu biliyoruz. Bunlar da boş durmuyor. 
Bunun karşısında da iktidarı yıpratmak, muhalefetin saflarını sıklaştırmak için haber uyduran, çarpıtan bir kesim var. Üçüncü bir taraf da, sivil muhalefeti kullanıp iktidarı yıpratmaya çalışan FETÖ bağlantılı grup. Onlar da evvelden olduğu gibi hala süper manipülatif. 
Ama bunlar, siyasi saiklerle yapılan sahte haberleri açıklıyor. Bir de senin “iş olsun diye dediğin” deprem, virüs, kar yağışı gibi olaylarda pek bir siyasi amacı olmadan haber uyduranlar var. Bunların da birkaç nedeni var herhalde. Birincisi, takipçi sayısını ve trafiğini artırarak gelir sağlamak. Bir diğeri takipçi sayısını artırdıkları hesaplarını takipçileriyle birlikte satmak... Üçüncü sebep de ilgi budalalığı ve kötücüllük gibi psikolojik saikler herhalde. Eminim bu işi başka sebeple yapanlar da vardır. Bunun üzerine çalışmak lazım ama bildiğim kadarıyla böyle bir çalışma yok, nasıl yapılır onu da bilmiyorum.  


Yalan ya da çarpıtma haberin üretilmesi kadar yayılması da mesele. Baktığımızda yabancı dil bilen, üniversite eğitimi almış, yani saçma ya da tuhaf bir haberin sağlamasını yapabilecek kişilerin de bu kervana katıldığını görüyoruz. Bunun eğitim düzeyiyle bir ilgisi yok galiba.. 

Eğitimle ilgisi yok gerçekten de. Belirleyici olan anlık çıkarlar, ruhsal durum ve angajman. Kaldı ki angajman dediğim şeyin sadece siyasi olması gerekmiyor. Canan Karatay’a angaje olup onun söylediklerini yayanlar da aynı kategoride. İşin kötüsü eğitim ve bilgi arttıkça üretilen sahte haberin sözde "niteliği" de yükseliyor. Aynı şekilde bunların yayılma oranı da eğitimli kişilerde azalmıyor. Çünkü insanlar, özellikle siyasi haberler söz konusu olduğunda, karşı tarafın aleyhine olan haberleri, her zaman gerçek olduğunu düşündüğü için yaymıyor. Kimi zaman da öyle olma ihtimali hoşlarına gittiği için forward ediyor. Çoğu zaman onlar da biliyor o işin öyle olmadığını. Ama böylesi kutuplaşma zamanlarında habere cephane gözüyle bakıldığı için, kendisini karşı kampa kurşun sıkmış gibi hissediyor o haberi yayarak. Tabii karşı cephenin mühimmatı da aynı yollarla oluşuyor.      

Sanıyorum bunda bir etken de birçok köklü medya kuruluşunun güvenilirliğini yitirmesi, özellikle de bizim ülkemizde..

Bu en önemli nedenlerden biri. İnsanlar önemli haberleri yerleşik medyadan alamayacaklarını biliyorlar. O yüzden de fısıltı gazetesi, sosyal medyada iddialı şeyler anlatan, komplo teorileri üreten ama kim olduğu belirsiz kaynaklar bu boşluğu dolduruyor. Hükümetin konvansiyonel medya gibi zaman zaman sosyal medyayı da karartması bunun etkisini artırıyor. Ne kadar marjinal şeyler anlatıyorsan, o kadar ilgi uyandırıyorsun. Gerçi bir yerden sonra belli bir kesimin bunları hikaye gibi dinlediğini de düşünüyorum ben. Özellikle gençlerin. Ama inansalar da inanmasalar da dağarcıklarında bu veriler bir şekilde yer tutuyor ve sonraki benzer olaylarda bu çarpıtmalar, referans haline gelebiliyor.         

Yalan haberin daha çok yayıldığı zaten bilinen, geleneksel bir olgu. Peki doğrusunu yazdığınızda, düzelttiğinizde bu ne kadar etkili oluyor? 

Teyit işini yapanların çok önemli bir iş yaptıklarına, günümüzde gazeteciliğin en önemli dallarından birini oluşturduklarına inanıyorum. Elbette amaç, bir yalan haberi okuyan herkese onun doğrusunu ulaştırabilmek ve "hayır öyle değil, doğrusu böyle" demek. Ama bu hedefe her zaman ulaşılmıyor. Çünkü yalan, doğası gereği daha cazip ve dolaşma hızı daha yüksek. Kimse sıkıcı gerçeklerle meşgul olmak istemiyor, yalanlar daha eğlenceli. Bir haberin doğrulama analizini okuyan kişiler, okuduklarına kolay inanmayan, şüpheci insanlar. Ben teyit.org'la birlikte video yapmaya başladığımdan bu yana, eğitimli ve bilinçli saydığım ne kadar çok insanın bu türden haber tuzaklarına düştüğünü hayretle gördüm. Ama şu da oldu, tanıdık tanımadık pek çok insan, sosyal medyada, WhatsApp gruplarında karşılarına çıkan şeyleri gönderip, "Bu doğru mu?" diye sormaya başladı. Zaten asıl amaçlanan bu. Her sahte haberin doğrusunu insanların önüne koymaktansa, insanların "Bu haber acaba doğru mu?" diye zihinlerine şüpheyi yerleştirmek. Çünkü bir haberin doğrulamasını yapmak her zaman o kadar da zor değil. Bir miktar medya okuryazarı olan, bir miktar sağduyusu olan herkes yanlışı doğrudan ayırabilir. İnternet aramaları, geriye doğru görsel aramalar en basit ve etkili yöntemler. Videolarda uzun uzun bu yöntemleri anlatma sebebimiz de bu. İnsanlara kendi teyitçileri olmanın yolunu göstermek.     

Mirgün Cabas

Son olarak: Böylesi dönemlerde okurlara ne tavsiye edersin? Haberleri nasıl bir süzgeçten geçirmekte fayda var?

Bir kere okuduğumuzda şok edici etkisi olan her şeye mesafeyle yaklaşmak lazım. Ayrıca şunu unutmamak gerekir. Bu tür sahte haberler gücünü inandırıcılığından ziyade, yayılma hızından alıyor. Ne kadar çok kişiye ulaşırsa aralarından o kadar çok kişiyi inandırıyor. Dolayısıyla özellikle WhatsApp gruplarında yayılan haberlere, bir arkadaşın arkadaşının kaynak gösterildiği bilgilere hiç ama hiç itibar etmemek gerekiyor. Corona virüsünün ilk günlerinde sözde Wuhan'da yaşayan birinin gördüklerini nakleden, bir ses kaydı vardı. Duymayan kalmadı... “Aslında 40 bin kişi öldü, sokaklar cesetlerle dolu” filan diyordu. Ne kadar çok kişiyi inandırdı... Herkes birbirine yolladı o kaydı. Bana sorarsanız o kaydı yapan kişi kadar, onu elden ele yayanlar da sorumlu bunun yol açtığı tedirginlikten. Üstelik dediğim gibi, pek çok kişi, yanlış olduğunu bile bile bazı haberleri yaymakta sakınca görmüyor. Bana gaipten geldi, ben de gaibe yollayayım diyor ve bunu başkalarına yolladığı anda unutuyor, hiç sorumluluk hissetmiyor. Oysa bunun bir bedeli var, herkes bunun farkına varmalı. Ben "arkadaşlar" diye başlayan bir ses kaydı geldiği anda siliyorum. Herkese de aynısını öneririm. Özellikle bu dönemde hepimizin akıl sağlığına ve berraklığına ihtiyacımız var. Böyle zamanlarda sosyal medyayı bile sınırlı kullanmayı öneriyorum ben. Amaç haber almaksa, Twitter’ın listeler özelliğini kullansın insanlar. Sadece güvendikleri kurumların hesaplarından oluşan listeler yapsınlar. Günde bir iki defa o listeden gelen içeriklere baksınlar, yeter, artar bile.                 

 

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE