29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İnce'nin parti kurması uzak ihtimal

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

MUSTAFA İLKER YÜCEL
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin Meral Akşener'e yaptıkları çağrının ardından hangi gelişmeleri öngörüyorsunuz? İyi Parti şaşırtan bir çıkış yapar mı?

Bugün bir gazetede -sanıyorum Cumhuriyet’te- okuduğum bir yorumda “siyasette hiç bir adımın arka plansız ve maksatsız olarak atılmayacağı” ifade ediliyordu. Uzun yıllar siyaset dünyasını izlemiş biri olarak bu sözlerin her harfine katıldığımı baştan belirteyim. O nedenle Devlet Bahçelinin dün kadınlık onuruyla dahi oynadığı, hakkında akla gelmeyecek sözler sarf ettiği -eksi MHP’li- Meral Akşener’i “EVİNE DÖN” diyerek MHP’ye çağırmasına, Bahçeli’nin aklına gelen bir düşünceyi ağzından kaçırması diye bakmadığımı söyleyeyim:

Bahçeli bu sözlerin belki İyi Parti’de bir çatlamaya sebep olacağını, Meral Akşener’in “Beni eski partim çağırıyor, buna EVET demeli miyim, yoksa başında olduğum İYİ PARTİ’yi güçlendirmeye mi bakmalıyım?” tereddüdü geçireceğini hesap ettiğini düşünüyorum. Ancak İyi Parti’den gelen yanıtlar başta Meral Şener olmak üzere orada kimsenin MHP Genel Başkanına yüz vermediğini ortaya koydu.

Demek ki Bahçeli’nin -dediğimiz türden bir hesabı varsa- maksadı gerçekleşmedi.

Bahçeli’nin Meral Şener’i çağırırken sadece kendi şahsi fikrini dile getirdiğini sanmıyorum. Büyük ortağı Erdoğan’ın -açık, kapalı- onayını aldığına inanıyorum.

Bu onayın gerisinde hangi hesap olacağı sorusuna gelince:

Tayyip Erdoğan’ın, kendi ısrarıyla getirilen “Cumhurbaşkanlığı sistemi” döneminde geçerli oyların yüzde 50+1’ini almadan o koltukta tekrar oturamayacağını gördüğü kuşkusuzdur. O nedenle gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu oranı sağlayabilmek için şimdiden derin hesaplar yaptığı bilinmektedir. Bu oranı sağlayabilmek:

Gayri resmi olarak korunan Millet İttifakı’nı parçalamak veya en azından

İyi Parti’yi bu ittifaktan koparmak şartıyla mümkün olabilecekmiş gibi görünmektedir.

Her iki ihtimal için de kilit parti “İyi Parti”dir. O nedenle Meral Akşener’in

aklını çelmek Bahçeli ile Erdoğan’a cazip gelmiş olabilir

Bu konuda yeni bir gelişme olacağını yani Akşener’in bugünkü tavrını değiştireceğini ben şahsen sanmıyorum. Unutmayalım:

Devlet Bahçeli zaman zaman şaşırtıcı açıklamalar yapan, bununla siyasetin akış yönünü değiştiren bir kişidir. Ama Meral Akşener izlediği siyasi çizginin kırılmamasına itina eden bir kişiliğe sahiptir. Bu yüzden Bahçeli’nin çağrısının uzun vadede de bir şeyi değiştireceğini düşünmüyorum.

  • Muharrem İnce "Parti değil hareket başlatıyorum" açıklaması yaptı. Bu "hareketin" siyasi-program düzleminde Kemal Kılıçdaroğlu'nun izlediği çizgiden bir farkı olur mu?

Muharrem İnce’nin “yeni bir parti” kurması ihtimali bana baştan beri “uzak bir ihtimal” olarak görünmüştü. Bugün gazetelerde “bir parti kurmak değil ama parti içinde bir hareket başlatmak” kararında olduğunu öğrenince “tahminimde yanılmamışım” dedim. Çünkü İnce’nin CHP’den kopan (1946 yılında kurulan Demokrat Parti dışında) hiçbir yeni partinin “iflah olmadığı”nı bildiğinden emindim.

Bu durumda İnce’nin CHP içinde nasıl bir hareket başlatacağını ve bunun Kılıçdaroğlu’nu ne kadar etkileyeceğini tartmak gerekir:

Son Kurultay’da Muharrem İnce’ye yapılan “KABALIK” hariç, İnce’nin CHP politikalarından veya yönetiminden şikâyet ettiğine -ufak tefek eleştiriler hariç- ben tanık olmadım. O nedenle İnce’nin “nasıl bir hareket başlatacağına” ve “ne gibi politikalar dile getireceğine” ilişkin bir yorum yapamıyorum.

  • Uzun süredir sormadık: Bu aralar ne okuyorsunuz, ne dinliyorsunuz, ne izliyorsunuz?

Bu soruyu yanıtlarken Antonio Vivaldi’nin “Dört Mevsim” isimli eserini dinliyordum. Daha önce de yazmış mıydım, anımsamıyorum. Çalışırken müzik sesi sevdiğim bir şeydir.

Ne okuduğuma gelince:

Bir kitap çalışmasında ihtiyaç duyduğum için Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar 1453-1650” isimli 6 ciltlik kitabını, Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız’ın “Ordu Yöresinin Tarihi Kaynakları-1455 Tahrir Defterleri” isimli 3 ciltlik kitabını ve Mahmet Öz’ün “XV-XVI Yüzyıllarda Canik Sancağı” isimli kitabını taradım.

Bahaeddin Yediyıldız’ın “Ordu Tarihinden İzler” ve Ordu Valiliğinin “Osmanlı Belgelerinde ORDU” isimli kitapları, Prof. Dr. Faruk Sümer’in “Oğuzlar (Türkmenler” ve “Çepniler” isimli kitaplarını okudum.

Bunlar dışında İsmail Saymaz’ın “Türkiye’de IŞİD”, Ali Özgündüz’ün””17/25 Aralık- Rıza’nın “Rıza”sını Kazananlar”, Tufan Türenç’in “GAZETECİ- Abdi İpekçi’nin Dramatik Yaşam Öyküsü” isimli kitabını okudum. Şimdi elimde Kaan Gaytancıoğlu’nun “Türk Siyasal Yaşamında HÜSAMETTİN CİNDORUK” isimli kitabı var. Baktım 157’nci sayfaya gelmişim.