"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlmin izzetini muhafaza etmek

Şemseddin ÇAKIR
20 Ekim 2017, Cuma
Saadet-i uzmâ; Azim, yani büyük saadet, daha doğrusu saadet-i dareyn veya her iki dünya saadeti demektir. Müslüman olarak eğitim anlayışımızın kapsam alanı budur ve böyle olmalıdır. Bu sebeple Bediüzzaman Hazretleri “tek dünyalı olanlar karşıma çıkmasın” derken saadet-i uzmâyı hedeflediğini belirtir.

İlim, hasseten dünya maksatlarına  âlet edilemez. Zaten bütün çektiklerimiz, ilmi şu dünya menfaatlerine âlet etmek değil mi? Hz. Ali ulema-is’su’u neden öyle tokatlıyor? Ve “Semâ ve arz arasında en fenâ şey fenâ âlimlerdir” diyor. Yâni ilim fani maksadlara âlet edilecek kadar basit bir şey değildir. İlim aynı zamanda Allah’ın (cc) subutî sıfatlarındandır. Onun kıymetini tenzil etmek kimsenin hakkı ve haddi değildir. Böyle değerli bir hazine eğer  maddî menfaate âlet edilirse heba olur gayretullaha dokunur, dünyada olmasa da âhirette hesâbı sorulur. 

Cenâb-ı Hak dört grup insanı huzuruna çağırıp hesaba çekecektir. Bunların birisi de âlimlerdir. Âlimlerin maruz kalacakları ilk soru, “Ey kulum, benim için ne yaptın?” olacaktır. Âlim de, “Ya Rabbi senin için ilim tahsil ettim, insanlara şöyle anlattım, böyle anlattım” diye anlatırken, Cenâb-ı Hak tekrar “Benim için mi anlattın, yoksa insanlar sana ne kadar bilgili bir insan desinler diye mi?” diye sorunca foyalar meydana çıkacak. O zaman Cenâb-ı  Hak,  “Madem insanlar için yaptın, git mükâfâtını da onlardan al” buyurunca bu âlimin hâli ne olacak? 

Bir kıssa ile konuya açıklık getirmek istiyorum. Zira temsil tabaka-i avam için bürhandan daha muknîdir.

Bir mabed inşaatında üç tane taş yontma ustası çalışmaktadır. Bir meraklı bunlara sorar:  “Ne yapıyorsun?”

Bu soruya birinci usta, “Ailemin nafakasını kazanıyorum,” ikinci usta, “Taş yontuyorum, benim işim bu,” üçüncü usta da, “Mâbed yapıyorum” diye cevap verirler.

Şimdi, bunların hangisi mabed ustasıdır? Elbette üçüncüsü. Çünkü öbürleri dünya menfaati için çalışırken, üçüncüsü bunun yanı sıra asıl mabed yapmak için çalıştığının farkındadır. Öbürleri sadece menfaatleri için taş yontmaktadırlar. Bu adam ise demiyor “Nafakamı çıkarmak için taş yontuyorum, bilâkis ben mâbed yapıyorum” demekle “ibadet yapıyorum, Allah’ın rızasını kazanmaya çalışıyorum” diyor.  “Bu câmide ibadet edildikçe, Allah bana da sevap verecek” inancıyla işini en iyi şekilde yapmaya gayret ediyor.  

Bizim eğitimcilerimiz de eğer bu şuurla işlerini yapsalar, âlimlerimiz bu inançla hareket etseler, o zaman hem ilmin izzetini muhafaza edecekler, hem de helâl yoldan nafakalarını temin etmiş olacaklardır. O zaman milletçe daha medenî, daha münevver ve daha müreffeh bir halde olacağız. Hem de âlimler ilmin izzetini muhafaza etmiş olacaklardır.         

Okunma Sayısı: 2973
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı