İlhan Cavcav hayatını kaybetti mi?

Gençlerbirliği Kulübü yetkilileri efsane başkan İlhan Cavcav’ın hayatını kaybettiğini bildirmişti. Ancak uzun süredir ciddi sağlık problemleri ile mücadele eden Cavcav’ın henüz hayatını kaybetmediği, ancak durumunun kritik olduğu öğrenildi. İlhan Cavcav Ankara Çankaya’da bulunan Güven Hastanesi’nde yoğun bakımda tutuluyor.

Gençlerbirliği'nin Basın Sözcüsü Ali Rıza Koç bu konuda bir açıklama yaparak, 'İlhan Cavcav'ın öldüğü haberleri gerçeği yansıtmıyor, şu an yoğun bakımda' dedi. 

Solunum yetmezliği ve yüksek tansiyon nedeniyle uzun zamandır tedavi gören İlhan Cavcav’ın, gece yarısı cankurtaranla Ankara Güven Hastanesi’ne getirildiği ve acil serviste yoğun bakıma alındığı belirtildi.

Doktorlar, ilk aşamada, kalbinde bir rahatsızlık tespit edilmediğini,  beyindeki ödemi dağıtmak için İlhan Cavcav’ı ameliyata aldıklarını söyledi. Dün dengesini kaybederek düşen, kolu ve kafasını çarpan 81 yaşındaki duayen başkanın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.     

GÜVEN HASTANESİ'NDEN AÇIKLAMA

'Başkan şu anda yaşıyor. Durumu kritik. Doktorlarımız herhangi bir cerrahi işlem yapmayacaklarını söylediler'

1978 yılında Gençlerbirliği Kulübü’ne başkan olan 82 yaşındaki İlhan Cavcav, yaklaşık 40 yıldır Ankara ekibinin başında bulunuyor

Saygı Öztürk'ün kaleminden İlhan Cavcav:

Ankara Hamamönü’nde doğan İlhan Cavcav’ın babası Haşim Bey, 1910’lu yıllarda Priştine’den Türkiye’ye göç etmiş bir ailenin çocuğuydu. Aile İstanbul, Adana gibi şehirlerde bir süre kaldıktan sonra Ankara’ya yerleşip aile mesleği olacak fırıncılık ve değirmencilik yapmaya başlamıştı. Cavcav’ın çocukluğu Mamak’ın Boğaziçi Mahallesi’nde geçti. Eğitim yaşamına Ankara 10. Yıl İlkokulu’nda başlayan Cavcav, öğrencilik yılları boyunca bir yandan da babasının işlettiği değirmende çalıştı. İlkokuldan sonra Gençlerbirliği’nin kurulduğu Ankara Atatürk Lisesi’nde eğitimine devam eden İlhan Cavcav, ailesinin artan işleri nedeniyle ortaokuldan sonra eğitimine son verip, 14 yaşında aile şirketinin veznesinde ve sonrasında şirket muhasebesinde çalışmaya başladı.

Ailesinde Tayyar Cavcav ve Cevat Muratal gibi birçok profesyonel futbolcu bulunan İlhan Cavcav’ın futbol yaşamı, Mamak Maskespor için çalışan Cici Necdet’in dikkatini çekmesiyle başladı. Cavcav, 16 yaşındayken Maskespor kadrosuna katıldı ve savunma oyuncusu olarak oynamaya başladı. İlhan Cavcav, 19 yaşında PTT’de oynarken kendisine profesyonelliğe geçiş sözleşmesi teklif edilse de, fabrikadaki işleri nedeniyle sözleşmeyi kabul etmedi ve amatör futbolcu olarak oynayabileceği Bahçeli Gençlik Spor’a gitti. Bahçeli’deki ilk maçını PTT’ye karşı oynayacak olan Cavcav, eski takımı PTT karşısında duygusal davranabileceği gerekçesiyle oynatılmadığı için futbolu bıraktı.

Futbolu bıraktığı 1950’li yıllardan 1970’lere kadar iş yaşamında yoğun bir çalışma hayatı olan Cavcav, 1960 yılında, aile şirketinden ayrılarak tek başına ticaret hayatına atıldı. 1967’de Konya asfaltı üstündeki Ankara Un Sanayi’nin bulunduğu arsayı satın alarak halen başında olduğu un fabrikasını kurdu. Bunun sayesinde Ankara’nın büyük sanayicileri arasına girdi. 1975’te, ailesinin eski mahallesinin takımı olan Hacettepe’nin başkanı oldu. Ancak Hacettepe’nin düşüşünü engelleyemeyince görevinden istifa etti. Cavcav bu kez 1977 yılında Yahya Demirel Gençlerbirliği başkanıyken, kulübün yönetim kuruluna girerek 1978’de kulüp başkanı oldu. Dönemin yöneticileriyle anlaşmazlığa düşen Cavcav, başkanlığa kısa bir süre ara verdi. 1981 yılında anlaşmazlıkların çözülmesiyle takıma başkan olduğunda Gençlerbirliği 3. Lig’e düşmek üzereydi. 2. ve 3. liglerin birleştirilmesini futbol yöneticilerine kabul ettiren Cavcav, böylelikle Gençlerbirliği’nin tekrar 2. Lig’e dönmesini sağladı. Bir sezon sonra 1. Lig’e yükselen Gençlerbirliği, 1988 yılından beri Türkiye Birinci Ligi’nin süreklilik açısından en başarılı 5. takımı oldu. Bu sürede 2 kez Türkiye Kupası’nı kazanma başarısı gösteren Gençlerbirliği, modern tesislere sahip olan bir futbol kulübü haline geldi.

İlhan Cavcav’ın çok ucuza aldığı genç ve yetenekli futbolcuları diğer kulüplere yüksek meblağlara satma politikası kulübün bütçesini oluşturmuş, kasasını doldurmuş ve Gençlerbirliği’ni hiç kimseye borcu olmayan bir kulüp haline getirmiştir.