Ayasofya; inanç pazarlamacılarının yan tesirleri yüksek uyduruk, “bağımsızlık” ve “şahlanış” hapı. 50’lerde “din afyonunu” keşfeden Demokrat Parti (DP) ve Adnan Menderes iktidarı ile test edildi. Uyuşturuyor. Aksine, bir “tam bağımlılık” ve “dibe çöküş” hikâyesi.

Ayasofya, yabancı sigara tekellerine sonsuz kredi için tütün ekmesi yasak çiftçinin, savaştan çıkan Suriye’den ithal edilen samanın simgesi. Satamadığı portakalını döküp aç kalan üreticiyi gizliyor. Ayasofya; atanamayan öğretmen, belediye önünde kendini yakan baba, aile intiharlarında kullanılan siyanür.

AKP iktidarı ve Saray rejimi açısından, “Danıştay kararı” ile camiye dönüştürülen Ayasofya’ya, bunca anlam yüklenmesi anlaşılır. Erdoğan, yeni bir “diriliş” metni üzerinden konuştu. İktidar vekilleri kararı mecliste tekbirler ile karşıladı. Ayasofya taşı ile 3 kuş birden vuruluyor.

EKONOMİK ÇÖKÜŞÜ GİZLEME ARACI

Toplumu, ne Hazine ve Maliye Bakanı’nın “anlaşılmaz açıklamaları” ne de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “büyüme” masalları tatmin ediyor. Boş sözler karşısında çığ gibi büyüyen işsizlik, aç bırakan asgari ücret var. AKP, Ayasofya’yı öncelikle kamuoyunu “ekonomik çöküş” gündeminden uzak tutma aracı olarak görüyor.

ERİYEN TABAN İÇİN TUTKAL, TOPLUMU BÖLMEK İÇİN AYRAÇ

İktidar ayrıca onu; oy kaybını önlemek ve eriyen tabanını birleştirmek için tutkal niyetine kullanıyor. Devleti ele geçiren dinci yapılanmalara bu yolla göz kırpıyor. “Birlik” mesajı ile içeride toplum arasında, dışarıda ise uluslararası alanda ihtiyaç duyduğu gerilimi yaratmaya çalışıyor.

CUMHURİYET İLE HESAPLAŞIYOR

Türkiye’nin sağ, İslamcı geleneğinin “dönüşüm” iştahını yansıtan Ayasofya ile laikliğe büyük bir gedik daha açıldı. Bu, “kılıç artığı” ya da “kılıç hakkı” ifadelerini Ayasofya ile birlikte ele alınca daha net görülüyor. Eleştirirken tuğla koyamadığımız Cumhuriyet rejiminin yerine, ümmet, din, fetih, ganimet, talan ideoloji konup, kurumsallaştırılıyor.

SERT BİR VİRAJ GİRİLDİ

Ayasofya sert bir dönemeçti. Gerisi gelecek gibi. Türkiye’nin 2002 yılına ait meydanlara, umuma, mekanlara, yaşam tarzına ilişkin fotoğrafları, aynı temalardaki 2020 kareleri ile yan yana koyulursa “Ne olduğu” anlaşılır. Mekan ve tarihlerden semboller yaratan saray rejiminin 2023 hesabını da buradan görmek mümkün.

MUHALEFET AÇISINDAN HİZALANMA

Ayasofya, iktidar açısından “dönüşüm”, muhalefet açısından ise “hizalanma”. AKP’nin içine çektiği siyasal İslam çamuru çok kapsayıcı. Bu “milli egemenlik” ve “hak sahibi” olmak lafları nasıl yayılıyor anlaşılmaz. Misak-ı Milli sınırları daha 3 gün önce Ayasofya ile mi çizildi, öncesinde bağımsız değil miydik? Kültürel mirasta nasıl tekil bir hak bu?

İKTİDAR NE DİYORSA O

Saray rejimi sahasında bir kısmı iktidarla paslaşan, bir kısmı da top çeviren “muhalif” siyasileri izliyoruz. İktidar “tabu” diyor, muhalefet tartışmıyor. AKP, siyaset üretemiyor, yıllardır, “kutuplaşma” ile ülkeyi yönetmeye çalışıyor. CHP ise diri tabanına rağmen muhalefet üretemiyor, “Aman kutuplaşmayalım, nasılsa giderler” diyor.

HALK HAPSOLDU

Ancak bariyerleri geriye çektikçe iktidara daha fazla alan açılıyor, üstelik zaman azalıyor. At ile Üsküdar arasındaki mesafeler daraldı, geçişler çoğaldı. Çok büyük kitleler, kapısına dayanan iktidar ile “Aman tatsızlık çıkmasın” diyen muhalefet arasında hapsoldu. Kaygıyla “yeni Türkiye”de olanları izliyor.